Hak mücadelesinde kadınlar ile yürünür

Hak mücadelesinde kadınlar ile yürünür

 Örgütlü olduğu iki zincir markette yeni dönemin temsilci atamalarında tercihini yüzde 48.5 oranda kadından yana kullanan Tez Koop-İş Sendikası Gebze Şubesi’nde Başkan Engin Şimşek tutumu kısaca, “Hak mücadelesinde kadınlar ile yürünür” diye özetledi

“Marketlerde çalışanların yüzde 60 civarı erkektir. Çünkü iş gücü, kas gücüne dayalı bir işkolu. Kasiyerliklerde kadın ağırlıklıdır ama diğer çalışma alanlarında erkek yoğundur. Erkek ile kadın arasında bir tercih yapmak zorunda kalsam, ayrımcılığı kadından yana kullanırım. Hak arama mücadelesinde kadınları hep önde tutmak lazım. Hele ki sahiplenirlerse önemli kazanımlar edinilir. Kadınlarla yol yürünür.”

YÜZDE 48.5 ORANINDA

 

kadinlaaar.jpg

Örgütlü olduğu iki zincir markette yeni dönemin temsilci atamalarında tercihini yüzde 48.5 oranda kadından yana kullanan Tez Koop-İş Sendikası Gebze Sendikası’nda Başkan Engin Şimşek tutumu kısaca, “Hak mücadelesinde kadınlar ile yürünür” diye özetledi

 

TÜBİTAK İLE ÖZDEŞLEŞTİLER AMA…

Gebze’de sendikalar sadece adları, sanları, eylemleri ile değil aynı zamanda örgütlü oldukları işyerleri de anılır. Tez Koop-İş Sendikası Gebze Şubesi denilince de akla ilk gelen yer, TÜBİTAK Gebze Yerleşkesi ile TÜSSİDE başta olmak üzere ilgili birimleri oluyor. Ama onun ötesinde örgütlü oldukları bir alan daha var.

A101, BİM!!! REAL???

tez-koop---is-31.jpg

Şube Başkanı Engin Şimşek ile o alanı, emek değerleri ve hatta kariyer imkânları üzerinden o iş kolunu ve adeta “virüs” gibi yayılan A101 ve BİM ile Hukuk Fakülteleri’nde “Hak ihlali” diye tez konusu olsa yeridir konumlu Real Hipermarket vakasını da konuştuk:

 

  • Marketlerde de örgütlüsünüz. Pandemi süreci marketlerde nasıl geçti. Geçiyor?

İŞ YÜKLERİ ÇOK AĞIR

  • “Market işkolu, Türkiye’nin en zor işkollarından bir tanesi. Çünkü kalifiye elemana ihtiyaçları yok. Biraz lisanı düzgünse, kasiyer olabiliyorlar örneğin. Zaten hepsi eğitimli, önemli kısmı üniversite mezunu kişiler. Bazen yeni bir iş arayana kadar gelip markete giriyor. Sonra vazgeçiyor. Ama iş yükleri çok ağır.

PANDEMİDE İŞ YÜKLERİ

ÇOK DAHA FAZLA ARTTI

Özellikle pandemi sürecinde çok ciddi sıkıntılar yaşadık market sektöründe. Çalışma saatleri yine toplu sözleşmeye uygun oldu, onun dışında bir şey yaptırtmadık. Ama bu süreçte çok yoğun talep oldu. İnsanların alışveriş arzuları depreşti. Halk olarak öyle bir özelliğimiz var. Sanki bitecekmiş gibi gıda ürünlerine çok yoğunlaştık. Mağazaların aylık cirosu yüzde 300, yüzde 400 oranında artış gösterdi. Bu süreç mağaza çalışanlarının iş yükünü çok yükseltti.

10 KİŞİNİN İŞİNİ 5 KİŞİ YAPTI

İşveren, çalışanların pandemi sürecinde virüsten arınması için gerekli koşulları sağladı. İş yerlerine sürekli gidip geldiğimiz için onu görüyoruz. Koruyucu önlemler anlamında yapılması gereken her şey alındı. Mesai saatleri artmadı, iki vardiyada sekizer saat çalıştı arkadaşlarımız ama tempoları çok yoğun oldu. 10 kişinin yaptığı işi, 5 kişiyle yapmak durumunda kaldılar.

TÜBİTAK’TA DAHA FAZLA VAKA

Marketlerde alınan her türlü önleme rağmen Covid’e yakalanan arkadaşlarımız oldu ama öngördüğüm kadar olmadı. Marketler ve AVM’ler, hasta olup olmadığı belirsiz kişilerin girip çıktığı yerler. ‘Çok daha fazla olur mu?’ diye endişem vardı. TÜBİTAK’ta, marketlere nazaran daha fazla oldu mesela. Çok ciddi vakalarımız olmadı. Ailesinden dolayı Covid’e yakalanan arkadaşlarımız da oldu.

KENDİLERİ SEÇERLER

 

  • Örgütlü olduğunuz marketlerde kadın temsilci oranı dikkat çekecek derecede yüksek…

 

  • Örgütlü olduğumuz marketlerin temsilciliklerinde kadınların yoğun olması, şahsımın şube başkanlığındaki süreçte oldu. İş yerlerimde temsilci seçimi yapmayı arzu ederim. Bunu çok önemserim. Zaten belirlediğimiz arkadaşları kendileri seçerler.

 

“PROBLEM” VARSA

PROBLEM YOK DEMEKTİR!

 

  • Problemli’ olan, müdürün ya da yöneticisinin konuşmasından rahatsızlık duyduğu, böyle hak arayan kişiler de var arkadaşlarımızın içerisinde. Onları özellikle tutarım. Yönetici o kişiden rahatsızsa, benim için önemli kişidir.

KADIN TEMSİLCİYE ERKEK

PROBLEMİNİ SÖYLEYEBİLİYOR

  • Ama arkadaşlara özellikle, temsilcilerin kadın arkadaşlardan olması gerektiğini söylüyorum. Mesela erkek temsilcilere, kadın çalışanlar sorunlarını çok fazla söyleyemiyor. Ama kadın temsilciye erkek çalışan, sorununu söyleyebiliyor. TÜBİTAK’ta da bunu sağlamaya çalışıyoruz. Çünkü onların çalışma yaşamlarındaki zorlukları farklı. Ben özellikle yönetimsel anlamda kadın temsilcim olsun diye çok gayret ediyorum.

--

 

ANADOLU’DA “KIZIL”, REAL’DE “SARI” SENDİKAYIZ!

 

Ne olduğumuzdan çok

olmadığımızı anlatıyoruz!

 

logoooo.jpg

 

“Bir de bize karşı şöyle bir algı, yanlış tanımlama var. Anadolu’da örgütlenme çalışması yapıyoruz. ‘Kızıl, komünist’ sendika oluyoruz. Örneğini verdim, Real’deki vakadan ötürü, ‘Sarı’ sendikayız. Bu tür yakıştırmalar bizi gerçekten de üzüyor. Mücadele etmemiz gereken alanlar belli. Bu tür haksız yaklaşımların getirdiği üzüntü, sıkıntı bir yana yer yer yanıt vermek durumunda oluyor, enerjini harcıyorsun. Sendikal örgütlenme esnasında ne olduğumuzu anlatmak dururken, bize yakıştırılan yaftalardan sebep ne olmadığımızı anlatmaya çabalıyoruz.”

 

 

--

 

HER MAHALLEDE VARLAR. ÖRGÜTLÜNMEK KOLAY DEĞİL

 

A101 ve BİM’de

güçbirliği gerekli

 

  • A101, BİM tipi çok yaygın marketlerde sendikal örgütlenme mümkün değil mi?

 

  • A101 ve BİM ile benzeri zincir marketlerin küçük esnafımıza bildik tahribatının yanı sıra emek hareketini merkeze aldığımızda bizlere de tahribatları oldu. Aslında aynı işkolundaki Hak-İş’e bağlı Öz Büro-İş dışındaki sendikaların kendi aralarında kavga edene kadar, güç birliği yapması gereken bir alandır.  Bizim bağlı olduğumuz Türk-İş’ten Koop-İş ve DİSK’ten Genel-İş ile bizim sendikamızın işbirliği yapması gerekir. Öz Büro-İş’in zaten böyle bir derdi yok, onlar işveren tarafına gider.

 

ONCA SÖMÜRÜYE RAĞMEN

PATRON GİBİ SAHİPLENMİŞLER

 

  • Sendikalı olmayı aynı zamanda çalışanın da talep etmesi gerekmiyor mu?

 

  • Alışveriş yaparken örgütlü olduğumuz yerleri daha çok tercih eder ama gerek tanışmak, gerek nasıl çalıştıklarını gözlemlemek için diğer marketlere de zaman zaman giderim. Çalıştıkları marketleri inanılmaz sahiplenmişler. İşveren, bu kadar akrabayı bir arada bulamaz. Çalışanı, sanki mağazanın sahibi gibi konuşuyor. 10 saat çalışıyorlar. Asgari ücretin 300 lira üzerinde maaşları var. Ama sabahtan akşama kadar çalışıyorlar. Yemek ve yol parası hakları yok. Bu olumsuzluklara rağmen çalışan işçi, yerin sahibiymiş gibi davranıyor.

 

ESAS KÖLELİK RAF

SİSTEMİ OLMAMASINDA

 

  • Bu belki onların sorunu ama marketler arası rekabette de belirleyici değil mi sendikalı işyeri ile sendikasız işyeri?

 

  • Rekabette eşitlik yok. Toplu iş sözleşmesi yaptığında, maliyetleri bindirdiğinde sendikalı iş yerlerinin maliyetine yüzde 80 yük geliyor. Ama diğerlerinde durum öyle değil. Raf sistemi olmadığı için üç dört elemanla bir günü çevirebiliyorlar. Esas kölelik burada. Sendikaların el atması gereken konulardan biri bu. Herkesin işbirliği yapması lazım.

 

MESLEK TANIMI VAR

AMA İŞ TANIMI YOK

 

tez-koop---is-26.jpg

 

  • Raf sistemi olmamasının çalışan için dezavantajı nedir?

 

  • Raf sisteminin olmaması, apayrı bir vaka. Çalışana o anlamda getirdiği bir iş yükü yok. Ama koca mağazada üç dört kişiyle çalışıyorsun. Normalde o marketin metrekare olarak dengi olan, raf sistemine sahip bir markette çalışan sayısı 17-18 iken diğerinde 3-4. Tamam, belki raf dizmiyor. Etiketlere nasıl bakıp yetiştiriyorlar, onu da bilmiyorum. Ama adam kasaya bakıyor, temizliği yapıyor, malı vuruyor, etiketi koyuyor. Çalışanın iş tanımı yok. Öncelikle, bu doğru değil. Öte yandan, meslek tanımı var. Sıcak bir şey, yemek anlamında bir şey satmıyorlar. Örneğin; kasaplık meslektir. O marketlerde kasiyer, o işe de bakıyor.

 

DİĞERİNDE ÖRGÜTLENMEMİ

ÖRGÜTLÜ OLDUĞUM DA İSTİYOR

 

  • O tip marketlerde hiç mi sendikal örgütlenme çalışması, çabası olmadı?

 

  • Benim bildiğim, herhangi bir sendikanın o alanda bir örgütlenme çalışması yok. Ama bu alanın örgütsüz olması bizim elimizi kolumuzu bağlıyor. Her TİS pazarlığında örgütlü olduğumuz yerlerin işvereni aynı şeyi söylüyor: ‘Aynı makarnayı ben de 2 liraya satıyorum, diğeri de. Bana makarnanın maliyeti 1.35, adama 1.05. Benden toplu sözleşmede şunu istiyorsun ama nasıl vereyim? Git, orayı da örgütle.’ Üstü kapalı mesaj gönderiyor. Orayı da örgütlersek rekabette şartlar eşitlenecek.

 

  • Sözünü ettiğimiz tip marketlerde sendikal örgütlenmenin zorlukları neler?

 

  • Bu noktada A101 ve BİM ile emsallerinin ‘şansı’ sürekli mağaza açmaları, az elemanla çalışmaları. Örgütlenme çalışması yaparken üç dört çalışana ulaşabilirsin belki ama Türkiye’nin her yerinde mağazaları var. Öyle az buz, bir sendikanın tek başına baş edebileceği bir örgütlenme çalışması değil.  Üç sendikanın üst yönetimleri anlaşıp bir işbirliği yapmalı. Ama nasıl yapılır, başarılabilir mi? Aslında istenirse başarılabilir.

 

ALTINDA KADRO YOK

AMA MAĞAZA MÜDÜRÜ

 

  • Buradaki işçi direncini kırmak lazım. En önemli sıkıntı o zaten. Konuştuğun adam, oranın sahibi sanıyor kendini. Bir de 200-300 lira daha vererek, sorumluluk eklemişler. Müdürdür, müdür yardımcısıdır unvan veriyor ki onu mutlu ediyor. Altında kadro olmayan müdür, sömürüldüğünün farkında değil. O marketlerin çalışanlarında bilinç eksikliği var ve sendikal duruşun içine sokamıyorsun. Bu bilinci edinmeleri de elbette çalışma ile sağlanır, o arkadaşlar da o bilinci edinir ama çok uzun soluklu bir çalışma gerektirir. Çok maliyetli bir örgütlenme çalışması olur ama yapmak lazım.

SEKTÖRÜN EN KÖTÜ İŞVERENLERİ

  • Her mahallede iki üç mağazaları var. Onların envanterini çıkartmak, çalışan sayısını tespit etmek lazım. Çalışanların direncini kırmak lazım ki bence en büyük engel zaten çalışanlar. Kolay bir örgütlenme değil ama çözüm bulmak lazım. Sektörün en kötü işverenidir BİM ve A101.

kiyameeet.jpg

 

MİGROS DEPODA TEMSİLCİ OLSAYDI KIYAMET KOPARDI: Marketlerin lojistik iş koluna giren depolarının örgütlenme anlamında iş kollarına girmediğini belirten Engin Şimşek, “Migros Depo’daki DGD-SEN direnişi esnasında bir çalışanın ortaya attığı taciz iddiası. Bu çok kötü bir örnek. Orada bir temsilcilik olsa, kıyamet kopar. İma bile edemez kişi. Kabul edilir bir durum değil” dedi.

 

--

 

KARİYER: CARREFORSA’DA SIKINTI. MİGROS’TA ÇOK MÜMKÜN

Liseli mağaza müdürü

Üniversiteli direktör olabilir

 

kocabas.jpg

Tez Koop-İş Sendikası Gebze Şube Başkanı Engin Şimşek’e örgütlü oldukları marketler başta olmak üzere zincir market sektöründe gençler için kariyer ve gelecek olup olmadığını da sorduk: “Migros’un bu konuda muhteşem bir sistemi var. Migros’un bölge direktörleri, bölge müdürleri ve mağaza müdürleri Migros’un içinden çıkan adamlar. İşe başlamış, kasa indirmiş, meyve sebze vurmuş, raf dizmiş. Eğitiminden dolayı müdür yardımcısı, mağaza müdürü, bölge müdürü ve direktör olabiliyor. O sistem var Migros’ta.

KASAPSAN TAHSİL DE ARANMIYOR

Kişinin en az lise mezunu olması lazım. İyi bir kasapsan okuluna gerek yok zaten, meslek çünkü. Migros kasap çalışanı, daha yüksek ücretlerle işe alıyor.  Lise mezunu isen mağaza müdürlüğüne kadar yükselebiliyorsun. Daha üst mevkiiler için eskiden aramıyordu ama şimdi üniversite mezunu olma şartını arıyor.

 

CARREFOURSA PROFESYONEL

YÖNETİCİ İLE ÇALIŞIYOR

Carrefoursa o konuda daha tutucu. Daha çok profesyonel yönetici ile çalışıyor. Aslında Migros’un başarısı da bence; kendi içinden çıkan kişileri yöneticileri yapmasındandır, gözlemlerim odur. Çünkü işçilikten, alttan gelen kişi o işin nasıl yapıldığını da biliyor.  İnsan ilişkileri de farklı. Migros’un yönetim anlayışı, tarzı diğerlerine benzemiyor.

EN İYİSİ KİPA İDİ. İFLAS ETTİ

Perakendede en iyisi Kipa idi, iflas etti. Kipa’nın çalışan odaklı, çalışanın nasıl daha mutlu olacağı odaklı bir konsepti vardı. Kipa bir kooperatif hareketeydi. Daha sonra Fransızlar aldı. Tez Koop-İş Sendikası’nın tarihinde Kipa ile Carrefoursa örgütlenmeleri önemli bir yere sahiptir. Kipa’da çok arkadaşımız işinden oldu, mücadele edildi, ‘kavga dövüş’ yaşandı. Adamlar sürekli mağaza açıp kapattılar sırf sendikal örgütlenme olmasın diye ama Tez Koop-İş orada örgütlenmeyi başardı. Kipa daha bir farklı idi. Ama dayanamayıp iflas ettiler, Migros aldı onları.

--

 

Genel merkez Real’i namus

meselesi gibi gördü ama..

 

real-001.jpg

 

  • Real Hipermarket… diyeyim. Sözü size bırakayım

 

  • Toplu iş sözleşmesi döneminde Real batmak üzereydi. Hala aklıma geldi mi içim kanıyor. Siz orada 20 yıl çalışmışsınız. Kıdem tazminatı dâhil bütün haklarınız hileli iflas gerekçesiyle elinizden alınmış. Biz aslında toplu sözleşme döneminde farkındaydık işin. Gebze Center’daki Real Mağazası’nda toplantılar yapıp arkadaşlara da anlattım. Hatta o zaman, ‘İşveren gibi konuşuyorsun’ deyip eleştiren arkadaşlarımız da oldu.

 

  • Aslında o toplantılarda söylemek istediğim şuydu: ‘Bu işyeri batıyor. Almak isteyenler de var. Almak isteyenlere bir an önce satmasını sağlamamız lazım sizin haklarınız kaybolmasın diye. Çünkü burası iflas eder de adamlar ahlaksızlık yapıp giderlerse çok ciddi sıkıntılarımız olur. Adam, Beğendik Grubu’nun oğlu Hacı Beğendik iflası planlamış zaten. Belgelerde vardı. O zaman için söylüyorum. Haziranda, temmuzda kavunun kilosu 10, şeftalinin kilosu 30 lira olur mu?

 

TEZ KOOP-İŞ ÜZERİNE

DÜŞENİ YAPTI

 

  • Sendikanız da bu sürece dair kimi çevrelerde eleştirildi…

 

  • Tez Koop-İş Sendikası bence konuyla ilgili olarak üzerine düşeni yaptı. Eksikleri olmuş olabilir. Mücadele anlamında senin tarzınla benim tarzım bir olmayabilir ama neticede işçi hakkı olduğu için hiçbir sendika bunu görmezden gelemez. Avukatlar tutuldu. Gidildi, dilekçeler verildi.

 

MAHKEMEDE TARAF OLMA

YETKİMİZ ELİMİZDEN ALINDI

 

  • Size üye işçiler Nakliyat-İş’e gitti?

 

  • Sonra hangi düşünceyle bilemiyorum ama Nakliyat-İş’e gitti arkadaşlar. Bizim mahkemede taraf olma yetkimizi de aldılar. Nakliyat-İş devam ettirdi. Mahkemeler bitti. İşçi lehine bitti ama parayı alamıyorlar. Türkiye’de çok üzücü bir durum. Yani 21’nci yüzyılda yapılacak iş değil. Öyle mağdur arkadaşlarımız var ki adama bir şey de diyemiyorsun. Gençliğini, geleceğini vermiş adam.

 

  • Mahkeme yetkisi sizdeyken durum neydi?

 

  • Mahkemede sürdürme yetkisi bizdeyken Türkiye’deki en iyi hukukçulara, profesörlere bir çalışma hazırlattırdık. Genel merkezimiz bu işi çok ciddiye alıyor, namus meselesi görüyordu. Bir şekilde işçi lehine sonuç alınması için çok ciddi çalışmalar yaptırttığını biliyorum genel merkezimizin. Ama mahkemeye müdahil olamayınca, Nakliyat-İş’in neler yaptığını bilemediğim için bir şey söyleyemem.

 

İCRA YAPILACAK MI?

BİLEMİYORUM

 

  • Tez Koop-İş’te davayı sürdürse ve aynı sonucu edinzse İşçi parayı alabilir miydi..

 

  • Tersten söyleyeyim. O zaman Nakliyat-İş’in bu konuya girmesine ne gerek vardı. Madem sonuç bu olacaktı. Öte yandan bizde belgeler vardı, istenseydi verilirdi herhalde çünkü sonuçta Nakliyat-İş’te işçi hakkı için mücadele ediyor. O avukatların gücü kuvveti, hocaların etkinliği ya da icra yapılacak mı mesela? Süreci bilmiyorum, süreç bizde kesildi. Erdal Kopal başkan daha iyi bilir süreci, ben bir yere kadar getirdim.

 

O KELİMENİN ALTINI

BOŞALTTIRMAMAK LAZIM

 

  • Nakliyat-İş’in bu süreçte sendikanıza yönelik ağır ithamları da oldu…

 

  • Türkiye’deki sendikal algı kötü aslında. Çoğusuna, ‘Sarı. Bunlar işveren yanlısı’ diyorlar zaten. Vatandaş senin orada ne söylemek istediğine bakmaz. O kelimenin altını boşalttırmamak lazım. Sen eğer buna, sınıf mücadelesine inanıyorsan o zaman orada durman lazım. ‘Bu söylem bütün sınıfa zarar veriyor’ demen lazım. İyi bir şey değil. Ki Erdal Kopal başkanı da severim.

 

HEM ŞAHSIMIN HEM

SENDİKAMIN DESTEĞİ OLDU

 

  • Nakliyat-İş’in Arçelik örgütlenmesinde şubemizin idari sekreteri idim. Orada çalışan köylülerim vardı. Erdal Başkan’a şahıs olarak desteğim oldu. Tez Koop-İş Sendikası olarak da destek verdik. İşçi sınıfının bir eylemi etkinliği olduğunda, ‘Ondan bize ne’ diyecek bir durumda değiliz. DİSK’in olsun, Hak-İş’in olsun kimin bir mücadelesi varsa emekçi oraya gider. Öyle de bir hukukumuz vardı ama ne yazık ki hatırlattığınız süreç yaşandı.

tez-koop---is-23.jpg

 

 

KAVGALI OLMAK, YANLIŞ: Engin Şimşek,  “Zaten üzücü olan şu: İşçi örgütlerinin bu konuda dayanışma içinde olması lazım. Kavga ediyormuş gibi bir pozisyonda olmak yanlış” dedi.

 

--

 

EKONOMİK KAZANIMI İKİNCİ PLANDA KALIR

Sendikalı işyerinde patronun

çalışana tutumu bile farklı

 

 

  • Market sektöründe sendikalı çalışanın diğerine kıyasla avantajları nedir?

 

  • Sendikalı olan marketlerde çalışanların ikramiye hakları var örneğin. Ama parayı bir kenarda tutmak lazım. ‘Ben seni böyle çalıştırıyorum’ diyen bir patronla TİS imzaladığı için iş kanununa uymak zorunda olan bir patron ayırımı var. Hitap farkları var. Diğerinde müdür, müdür yardımcısı gibi unvanlılar var ama senin mağaza yöneticin ya da bölge müdürün çalışanla iletişim kurarken, ben biraz haddimi aşarsam buraya gelip, ‘Sen ne yapıyorsun?’ diyen sendikacılar var karşılarında. Sendikal yapı ondan çok önemli. Çalışan arkadaşlarımıza güvence veriyor.

 

MUKAYESE ETMEK BİLE

AYIP OLUR ASLINDA

 

  • Maaş edinimi olarak da diğerleriyle en az yüzde 50 oranda farklılığımız var. Bir kere, haftalık çalışma saatlerin belli. Onu bir saat geçtiğinde, karşılığını alıyorsun. Bayramlarda çalışmalarının karşılığını alıyorsun, diğerinde öyle bir hak yok. Orada 09.00 – 22.00 çalışıyorsun, yemek hakkın bile olmuyor. Bu yanda tüm o haklarla birlikte molaların var. Bir saatlik yemek molasıyla birlikte iki çay molası var arkadaşlarımızın. Bizim gibi örgütlü yapıyla A101 ve BİM gibi yerlerde çalışanları mukayese etmek bile ayıp olur yani.

 

--

 

Telefon edinmek için

markette çalışan var

 

Market sektöründe evli, çoluk çocuk sahibi kadın çalışanların bekarlara nazaran çoğunlukta olduğunu kaydeden Engin Şimşek şöyle devam etti: Sektörün talihsizliği şu. Sadece bir telefona sahip olabilmek için marketlere girip çalışanlar var. Sirkülasyon çok fazla. Eski işçi çok kalmadı. Kalanların da zaten yüzde 99’u, hatta tamamı evli. Dolayısıyla onların işe, emeğe bakışı da farklı. Daha bir sahipleniyorlar. Zaten kadının fıtratında var sahiplenmek.

“GEÇİCİ” DİYEREK GİREN

ÇOK ÜNİVERSİTELİ VAR

Ama yeni nesil gençler daha farklı bir bakış açısına sahip. Kendisine markette gelecek görmüyor. ‘Sınava girerim. Kamuda bir yer bulursam oraya geçerim. Daha iyi şartlarla iş bulursam oraya geçerim ama en azından şimdi  işsiz kalmayım’ diyerek marketlerde çalışan çok sayıda üniversite mezunu genç var.  

“KÖTÜNÜN İYİSİ” DEYİP

SÜRDÜREN DE VAR

Marketler, geleceği olan bir sektör ama senin hayat planlamanda nerede? Sırf telefon almak için kalan, telefonu edindikten sonra çekip giden de var. Onu dengeleyemiyorsun. O çocuklar hayatla ilgili neyi planlıyor da orada duruyor veya durmuyor? Sonra şartlar değişiyor. Dışarıda başka iş bulamayan genç otomatikman orada kalıyor. ‘Kötünün iyisi’ demeye başlıyor.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.