Dünya Tuza Dikkat Haftası’nda Uzmanlardan Uyarı

Prof. Dr. Şengül, dünyada ve Türkiye’de hızla artan kronik böbrek hastalığının önemli bir halk sağlığı problemi haline geldiğine dikkat çekerek, bu durumun hem yaşam kalitesini düşürdüğünü hem de sağlık harcamalarını ciddi ölçüde artırdığını vurguladı. Kronik böbrek hastalarında sıkça kalp-damar, metabolik ve periferik damar hastalıklarının görüldüğünü belirten Şengül, bu hastalıkların gelişiminde beslenme alışkanlıklarının ve özellikle tuz tüketiminin büyük rol oynadığını ifade etti.

Günlük önerilen tuz tüketiminin 4-6 gram olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Şengül, “Bu miktar yaklaşık olarak silme bir tatlı kaşığı ya da tepeleme bir çay kaşığına denk gelir. Ancak bu ölçü yalnızca eklenen tuzu değil, yiyecek ve içeceklerde halihazırda bulunan tuzu da kapsar” dedi.2010 yılında gerçekleştirilen ve ülkemizdeki tuz tüketimi ile tansiyon ilişkisini değerlendiren SALTURK çalışmasında, Türkiye’de günlük ortalama tuz tüketiminin 18 gram olarak saptandığını söyleyen Prof. Dr. Şengül, bu rakamın önerilen miktarın yaklaşık üç katı olduğuna dikkat çekti.

Çalışma ayrıca, tuz tüketiminin obez bireylerde, yaşlılarda ve düşük eğitim seviyesine sahip bireylerde daha yüksek olduğunu; artan tuz tüketiminin hipertansiyonla ilişkili bulunduğunu ortaya koydu.Hazır soslar (soya sosu, ketçap, hardal), cips ve atıştırmalıklar, tuzlu kuru yemişler, turşu, salça, tarhana, mineralli içecekler, işlenmiş gıdalar, ekmek, kahvaltılık gevrekler ve restoran yemeklerinin, günlük tuz alımımızın yaklaşık %80’ini oluşturduğuna işaret eden Şengül, bu ürünlerin dikkatli tüketilmesi gerektiğiniifade etti.

TUZ TÜKETİMİNİ AZALTMANIN SAĞLIĞIMIZA ETKİSİ BÜYÜK

Basit önlemlerle günlük tuz tüketiminin azaltılabileceğini vurgulayan Prof. Dr. Erkan Şengül, “Evde yemek hazırlanırken tuz kullanımını azaltmak, masada tuzluk bulundurmamak ve tuz oranı yüksek yiyeceklerin tüketimini sınırlamak; hipertansiyonun önlenmesi ve böbrek, kalp-damar sağlığının korunmasında büyük katkı sağlar” dedi.