Direnişin yedinci yılında mücadelemiz sürüyor

Direnişin yedinci yılında mücadelemiz sürüyor

HKP Kocaeli İl Sekreteri Murat Kızıltaş, Gezi Direnişi’nin yedinci yıldönümüne ilişkin açıklamasında mücadelenin sürdüğünü söyledi

Halkın Kurtuluş Partisi - HKP Kocaeli İl Sekreteri Murat Kızıltaş, Gezi Direnişi’nin yedinci yıldönümüne ilişkin açıklamasında mücadelenin sürdüğünü söyledi. “Büyük Halk Ayaklanmamız Gezi Direnişi 7’inci Yılında, Mücadelemizde Sürüyor!” başlığı ile yapılan açıklamada şu görüşlere yer verildi:

“Kimi “mesele birkaç ağaç” dedi, kimi “hükümete darbe girişimi” dedi.

Aslında meselenin kökü derinlerdeydi.  Yıllardır süren Ortaçağcı gerici AKP iktidarına karşı Halkın isyanıydı Gezi Direnişi.

Öyle bir Direnişti ki; 27 Mayıs – 1 Haziran arasındaki birkaç gün içinde Taksim Gezi Parkı’nda AKP’giller’in, 31 Mart gerici isyanının karargâhı olan Topçu Kışlası’nın yeniden inşası için adım atma girişimlerine karşı başlayan mücadele, bir anda tüm ülkeyi sardı.

Milyonlar ayaklandı, milyonlar günlerce gaz bombası, biber gazı, basınçlı, kimyasallı su, plastik mermi demeden; ölümlere, yaralanmalara, gözaltılara aldırmadan direndi, mücadele etti.

 

8 İNSANIMIZ KATLEDİLDİ

 

 

Gezi eylemleri sürecinde iktidara karşı mücadele ederken katledilen, gencecik 8 insanımız Ethem Sarısülük, Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Medeni Yıldırım, Ali İsmail Korkmaz, Hasan Ferit Gedik, Ahmet Atakan ve Berkin Elvan (daha 14 yaşında bir çocuktu) Gezi Direnişi Şehitleri olarak tarihe geçtiler. Bu 8 şehidimiz, doğrudan polis tarafından veya AKP’giller’in anlayışına sahip katiller tarafından katledilen insanlarımızdır. Ancak ismini sayamadığımız nice insanımız, polisin sıktığı biber gazı nedeni ile kalp krizi geçirerek, hastalanarak öldüler. Binlerce insanımız yaralandı, çok sayıda insanımız gaz kapsülleri nedeni ile gözlerini kaybettiler.

Peki çoğunluğu 80 sonrası apolitik kuşak olarak nitelendirilen gençlerden oluşan bu direnişçileri canlarını hiçe sayarak meydanlara döken neydi?

 

DOĞA, VATAN VE HALK DÜŞMANLIĞI

 

Bugünlerde yine Salda Gölü’nde, Yassıada’da yaptıkları gibi, Kanal İstanbul Projesi ile planladıkları gibi İstanbul’u ve doğa harikası şehirlerimizi talan edip her yanını beton yığınına çevirmişlerdi ve çevirmeye devam ediyorlardı.

Tek yaptıkları doğa düşmanlığı değildi elbette. Aynı zamanda vatan ve halk düşmanlığı yapıyorlardı.

Kuvayimilliye yadigârı bütün kamu mallarını 1 yıllık kârları bedeline satmışlardı, hatta sata sata bitirememişlerdi.

Halk açlık sınırında yaşarken “asgari ücret yüksek” diyor, işçiyi taşerona mahkûm ediyor, sendikaları, meslek odalarını işlevsizleştiriyor; bugünlerde Meslek Odalarını yandaş yapmak için çıkarmak istedikleri yasa tasarılarının amaçladığı gibi kendilerinden yapamadıkları kurum ve kuruluşlarla türlü yollarla uğraşıyorlardı.

 

GENÇ FİDANLARIMIZ GÖRDÜLER

 

Halkın 19 Mayıs ve Cumhuriyet Bayramını kutlamaması için engeller çıkartıyorlardı. Cumhuriyetimizin kurucuları Mustafa Kemal ve İsmet İnönü’ye “İki ayyaş” diyorlar, insanların özel yaşamlarına müdahale ediyorlardı.

Üniversiteleri bilim yuvaları olmaktan çıkarmaya çalışıyor, değiştirip durdukları sistemlerle lise ve üniversite sınavlarına hazırlanan gençlerimizin psikolojilerini bozuyor, sınav sorularının çalınmasına göz yumup, atama sözü verdikleri öğretmenleri görmezden geliyorlardı.

Bugünlerde meraları paralı hale getirdikleri gibi o günlerde hayvancılığı ve tarımı yok edip tepki gösteren köylüye “ananı da al git, gözünüzü toprak doyursun” diyorlardı.

Bu genç fidanlarımız ve halklarımız, AB-D Emperyalistlerinin Suriye’deki emperyalist politikalarını, bizim yerli uşaklarının da düne kadar canciğer oldukları Esad ve Suriye halkına emperyalistlerin bir emri ile yaptıkları saldırıları gördüler elbette.

Direnişin başından itibaren Genel Başkan’ımız ve tüm Başkanlık Kurulu üyelerimiz ile birlikte Taksim’de en önde mücadele ettik. Çadırımızı kurararak nöbetimizi tuttuk. 1 Haziran günü polis çekilip parka girildiğinde herkes zafer coşkusu içindeydi…

 

SOSYALİZMİ YENİDEN KURACAĞIZ

 

Koronavirüs Salgın süreci Kapitalizmin, Ortaçağcı gericiliğin bilim düşmanlığını, insanlık düşmanlığını bir kez daha ortaya çıkarttı. Kapitalist sağlık politikalarının halk düşmanı yönünü teşhir ederken Sosyalist Küba’nın sağlık sisteminin insancıllığını bir kez daha gün yüzüne çıkarttı. Bu süreci sağlıklı atlatabilen dünya emekçi halklarını bu sefer de ciddi bir ekonomik kriz bekliyor. Bizleri de bu düzene karşı amansız bir mücadele bekliyor.

Halkın Kurtuluş Partisi olarak Gezi Direnişi’mizi 7’inci yıldönümününde selamlarken, insanı sürü hayvanı yerine koyan bu düzenin elbet son bulacağına olan inancımızla mücadelemize devam ediyoruz. Doğaya, insana, hayvanlara, tüm evrene gerçek değerini veren Sosyalizmi kuracağız. Yaşasın Gezi Direnişimiz! Halkız Haklıyız Yeneceğiz! (Haber Merkezi)

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.