Deprem, Sürdürülebilirlik ve Kent Estetiği
Türkiye ve Avrupa kentleri, deprem riski ile sürdürülebilirlik hedeflerini aynı anda yönetmek zorunda oldukları kritik bir süreçten geçiyor.
Uzmanlara göre İstanbul’da her üç binadan biri deprem riski taşıyor, bu durum mevcut yapı stokunun sismik dayanıklılık açısından yeniden ele alınmasını zorunlu kılıyor. Türkiye’nin deprem kuşağında yer alması, iklim kriziyle birlikte artan çevresel hassasiyetler ve hızla dönüşen kent yapısı, mimarlık ve yapı sektöründe bütüncül bir yaklaşımı gündeme getiriyor. Güvenli yapı üretimi, sürdürülebilir tasarım ve kent estetiğinin birlikte ele alınması gerektiğine dikkat çeken Aura Design Kurucusu ve Türk Serbest Mimarlar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Mimar Filiz Cingi Yurdakul, mimarlığın yalnızca estetik kaygılarla değil, toplumsal sorumluluk bilinciyle ele alınması gereken bir alan olduğunu vurguluyor…
Deprem riski, iklim krizi ve hızla dönüşen kent yapısı, mimarlık disiplininde tasarım yaklaşımlarının yeniden ele alınmasını zorunlu kılıyor. Güvenli yapı üretiminin yanı sıra çevresel sürdürülebilirlik ve kentle uyumlu planlama anlayışı, günümüz mimarlık gündeminin temel başlıkları arasında yer alıyor.
KENT YALNIZCA BİNALARDAN İBARET DEĞİLDİR
Türk Serbest Mimarlar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Aura Design Kurucusu Mimar Filiz Cingi Yurdakul deprem güvenliğinin yalnızca mühendislik hesaplarıyla sınırlı ele alınmasının yeterli olmadığını vurgulayarak şu değerlendirmede bulundu: “Deprem dayanımı elbette birinci öncelik. Ancak güvenli yapı; mimari ana kararlar, malzeme seçimi, uygulama kalitesi ve yapının yaşam döngüsü boyunca göstereceği performansla birlikte ele alınmalıdır. Mimari kararlar yalnızca bugünü değil, yıllar sonrasını da etkiler. Kentsel dönüşümde en çok göz ardı edilen konu ise kentsel hafızadır. Kent yalnızca binalardan ibaret değildir; sokak karakteri, mahalle dokusu ve kamusal yaşam kent kimliğinin temelini oluşturur. Güvenliği artırırken aidiyet duygusunu zayıflatmamak gerekir. Dönüşümün amacı yalnızca yeniden inşa etmek değil, kentsel bütünlüğü koruyarak yeniden kurmak olmalıdır. Deprem güvenliği, daha iyi bir yaşamın başlangıç noktasıdır; dayanıklılık, sürdürülebilirlik ve kent estetiği bu hedefin ayrılmaz parçalarıdır.”
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.