‘Bize her yer Trabzon’  mikro milliyetçiliğin reddidir

‘Bize her yer Trabzon’ mikro milliyetçiliğin reddidir

Gebze’de hukuk ve siyaset camiasının renkli isimlerinden Yüksel Genç, 1938’de kurulan Kocaeli Barosu’nun yönetimine Gebze’den giren (1998) ilk Gebzeli ve elbette Trabzonlu, Trabzonsporlu: ‘Bize her yer Trabzon’ mikro milliyetçiliğin reddidir

Gebze’nin gerek aktif siyaset gerekse hukuk camiasında en renkli isimlerinden Avukat Yüksel Genç’in Trabzonsporlu yönü bugüne kadar hiç açığa çıkarılmamıştı. Aslında Genç ile röportajı duyurduğumuzda toplumun önemli kesiminin siyasetçi veya hukukçu yönleriyle giriş yapması gerektiğini düşünebilir. Ancak dizi başladığından bu yana sporu, futbolu öne çıkartmamış olmanın getirdiği iç sıkıntısıyla, bir de arka kapağın bir zamanlar bu gazetenin spor sayfası olmasından sebep Trabzonspor’u politik yaklaşımlarla değerlendirmesini istedik. Yanıt önceliğini, bordo maviye verdik:

 

-         Bize her yer Trabzon. Açar mısınız ?

-          

-         57 yıllık yaşamımda çok slogan gördüm, attım, duydum, bazıları gerçekten içi dolu ve güzel sloganlardı. Ancak, “Bize her yer Trabzon” bence en dolu ve güzelidir. Her kim yazmış ve söylemişse özel teşekkürü hak ediyor.

 

-         Şöyle ki; Öncelikle bu slogan Trabzonspor taraftarının enternasyonal yönünü ortaya koyuyor. Suni sınırları aşan, tüm dünyanın bir olduğunu düşünen ve her yerin Trabzon kadar benimsendiğini, her canlının ve insanın aynı değerde tutulduğunu, mikro milliyetçiliğin reddedildiğini ortaya koymaktadır.

 

-         Ne halkların kardeşliği ne de bir başka slogan bu kadar kapsayıcı ve birleştirici değildir. Ben bu sloganı böyle değerlendiriyorum. Bence bu slogan üniversitelerde akademik bir tez konusu olabilir.

 

-         İki farklı Trabzonspor var sanki. Biri sizlerin, Kazım Koyuncular’ın Trabzon’u… Bugünküyle o günkünü kıyaslar mısınız? Fark çok mu can yakıcı?

 

-         Aslında Trabzonspor tektir ve taraftarlarının ortak noktasıdırİdeolojik olarak birbirlerinden çok farklı düşüncelerin ortak noktası olarak ortaya çıkmakta ve bu anlamda barıştırıcı ve birleştirici bir görev üstlenmektedir. Dışardan bakıldığında daha doğrusu toplumda yaratılan bir algı olarak Trabzonlu ve Trabzonsporlular’ın ırkçı, kavgacı, şovenist oldukları zannedilir. Oysa Trabzonspor tek başına parantez içinde "devrimcidir" 1975 yılına kadar futbol deyince akla İstanbul'un Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş kulüpleri gelirken Trabzonspor'un o dönemki adıyla Birinci Lig’e çıkmasıyla bu durum değişti. Artık Anadolu’dan, öz kaynaklarından beslenen yoksul emekçi insanların bir takımı İstanbul'un köklü takımlarına isyan ediyor. ‘Futbol sadece İstanbul'un değil Türkiye’nindir’ diyordu. O dönem Trabzonspor’da futbol oynayan herkes tamamen amatör ruhla alın teri dökerek mücadele ediyordu.

 

-         Yanılmıyorsam o dönem futbolcularının tamamına yakını üniversite veya yüksekokul mezunudur. Herkesin saygı duyduğu bu futbolcular aynı zamanda da halkın sorunlarına değinen, onlara çözüm yollarını öneren ve çözüm için mücadele eden kişilerdi. Türkiye’de futbol bugünkü kadar para getiren, kara para aklanan sektör haline gelmemişti. Anadolu kulüpleri Trabzonspor’un devrimini örnek alarak toparlanmışlardır.

 

-         12 Eylül sonrası özellikle Trabzon pilot bölge olarak seçilmiş ve burada işsiz yoksul gençler birileri tarafından devşirilerek yetiştirilmiştir. Hrant Dink cinayeti, Papaz Sandoro cinayeti, TAYAD’lılara yönelik linç girişimleri devşirilen bu gençlerin kullanıldığı özel savaş taktikleridir. İşte Trabzonspor'un dışardan algılanan iki farklı yönü burada ortaya çıkmaktadır. Anadolu futbol devriminin öncüsü Trabzonspor ile Trabzon’da devşirilen gençlerin Trabzonspor’u. Ancak Trabzonspor bu lümpen, ırkçı, faşist gurühün ele geçirebileceği bir kulüp değildir. Çünkü onun özünde devrimci bir ruh vardır. Tüm dünya da taraftarı olan büyük bir dünya kulübüdür.

 

-          

 

-         Futbolda ve Trabzonspor’da yabancı teknik direktör ve futbolcu Değerlendirme yapar mısınız?

-          

-         Bugün futbol dünyasında dönen para silah ve ilaç sektöründe dönen parayla yarışabilecek boyuttadır. İnsanların gerçek gündemlerinden uzaklaştırılması ve toplumsal muhalefetin yükselmesinin önüne geçebilmek adına başvurulan bir yöntem olarak kullanılmaktadır. Türkiye’de de futbol bu amaç doğrultusunda kullanılmaktadır. 12 Eylül 1980 sonrası halı sahaların yaygınlaşması, futbol tesislerinin ve stadyumların iyileştirilmesinin altında insanların gerçek sorunlarını ve gündemlerini oluşturmasının önüne set çekilip futbol ile uyutulmasının en güzel örnekleridir.

-          

-         Futboldaki rant o denli büyümüştür ki globalleşen ve küçülen dünyada futbol bir spor olmaktan çıkarak para, güç ve toplumsal muhalefetin şiddet içermeyen yöntemlerle uyutulması amacına hizmet eder hale gelmiştir. Doğal olarak amatör ruhundan uzaklaşan futbolda yabancı futbolcu ve teknik adamların gelişi de yaygınlaştı. Gelişen ve profesyonelleşen futbol dünyasına ayak uydurabilmek adına yabancı futbolcu ve teknik adam ithalatının önü açılmıştır. Oysa futbolun temelinde spor ve amatör ruh kalmış olsaydı her yörenin kendi gençlerinin spora eğilmesi ve teşvik edilmesi, böylelikle toplumsal halk sağlığına bir katkı sunulması söz konusu olacaktı. Fakat bu düşünceler ne yazık ki çağımızın çok gerisinde bir ütopya olarak kalmıştır.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.