Aslolan sendikalaşmaktır  Tercihlere baskı yapılamaz

Aslolan sendikalaşmaktır Tercihlere baskı yapılamaz

"DİSK’in örgütlendiği her yerde, her fabrikada her işyerinde mutlaka birçok baskıyla karşı karşıya kalırız. İşten çıkarmalar, direnişler olur."

-       Bir sendikanın örgütlü olduğu yerde bir başka sendikanın örgütlenme çalışmasını, hatta örgütlenmesini yorumlar mısınız?

 

 

Biz DİSK’in yeniden çalışmalara başladığı 1991’den itibaren bütün örgütlenmelerimizde çok yoğun bir baskı sürecini yaşıyoruz. Yani gerek işverenler gerek Hükümet çevreleri DİSK’in örgütlenmesini istemezler. İşverenler özellikle, ‘DİSK olmasın’ diye bakarlar. DİSK’in örgütlendiği her yerde, her fabrikada her işyerinde mutlaka birçok baskıyla karşı karşıya kalırız. İşten çıkarmalar, direnişler olur. Bütün bunlar aslında DİSK’e dönük bir tutumun sonucudur.

 

İşçilerin sendikalı olması onların temel ve Anayasal bir hakkıdır. Burada önemli olan işçilerin kendi özgür iradelerine saygı göstermektir. İşçiler sendikalarını özgür bir şekilde seçme hakkına sahiptir. Sendikal tercihler konusunda herhangi bir biçimde baskı uygulamak asla kabul edilemez. Bu ister işveren ister Hükümet’ten gelsin. Biz bunu asla kabul etmeyiz.

 

Aynı işkolunda olan sendikalar arasındaki iki detayı önemlidir. Birincisi; işçilerin sendika seçme özgürlüğüne saygı gösterilmesidir. İkincisi; esas olan işçilerin sendikalaşmasıdır, ve bize göre de doğru bir sendikal zeminde, DİSK çatısı altında sendikalaşmasıdır. O nedenle bizim bütün örgütlenme kampanyalarımızda, ‘Sendikalı ol. DİSK’li ol’ deriz. Hangi iş kolunda olursa o arkadaşı kendi iş kolundaki sendikaya üye olmasının çağrısını yaparız.

 

Öte yandan iş kollarında da, farklı konfederasyonlara bağlı sendikalar arasında sendikal örgütlenmeyi güçlendirmek adına zaman zaman protokoller, sendikal örgütlenmeye yönelik güçlendirme adına çeşitli yaklaşımlar oluyor. Bu son derece doğaldır. Asıl olan işçilerin sendikalaşmasıdır. Çünkü Türkiye’de şu an yüzde 13’ler düzeyinde yani son derece düşük düzeydedir sendikal örgütlülük oranı.

 

Örneğin 12 Eylül öncesinde yüzde 50’lere yakın örgütlenme düzeyi varken şu an işçi sınıfı hem nicel hem nitel olarak bu kadar büyük bir genişleme yaşarken örgütlenme anlamında işçi sınıfının sendikal örgütleri tarihinin en zayıf dönemini yaşıyor Türkiye’de. Bu gerçeği görmek ve sendikasızlığa mahkum edilmiş binlerce, milyonlarca işçi arkadaşımızın sendikalaşması için mücadele veriyoruz.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.