0 – 0, 0 – 1… olsa da topu dışarı atardım
Gebzespor – Osmaniye İstiklal maçı 2-0 lehimize iken rakip yerde kalınca topu dışarı atıp takımın olası üçüncü, kendisi adına sezonun ilk golünü veya asistini pas geçen Şervan Övenç , “O esnada skor 0-0 veya 0-1 olsaydı da o topu dışarı atardım" dedi
** Gebzespor – Osmaniye İstiklal maçı 2-0 lehimize seyrederken rakip yerde kalınca topu dışarı atıp takımın olası üçüncü, kendisi adına sezonun ilk golünü veya asistini pas geçen Şervan Övenç sorumuz üzerine, “O esnada skor 0-0 veya 0-1 olsaydı da o topu dışarı atardım. Gençlerbirliği’nde yetiştim. Biz öyle gördük” dedi
Gebzespor sezonun ikinci haftası evinde İstanbul, Bakırköy İlçesi’nin temsilcisi Osmaniye İstiklalspor’u ağırladı. İlk yarısı golsüz sona eren mücadelede 47’de Ali Şentürk, 56’da Erol Hakan Sepil’in golleriyle 2 – 0 öne geçtik ve 85’e bu skor avantajıyla girdik. Müsabakanın bitmesine rakibe olası beraberlik ve hatta galibiyet için yeterli derecede uzatmalar dahil 10 dakika süre vardı. Şervan Örenç ayağındaki topla rakip kaleye doğru yöneldi. Olası üçüncü gol ve rakibin gardının Şanver’in golü veya asistiyle gelmesi işten değildi ama rakipten bir futbolcu kendisini aniden yere bırakınca Şanver de o topu taca attı. Stat alkıştan yıkılırken maçın orta hakemi Yunus Aytekin Atabek de fair play diye adlandırılan adil oyun tavrından ötürü futbolcumuzu tebrik etti.
GENÇLERBİRLİĞİ’NDE ÖYLE GÖRDÜK

Takımın olası üçüncü, kendisi adına sezonun ilk golünü veya asistini pas geçen Şervan Örenç’e “Maç 0-0 veya aleyhimize 0-1 seyrediyor olsaydı o topu yine dışarı atar mıydın?” diye sorduk. Bir süre tereddütte kalan Övenç, “O esnada skor 0-0 veya 0-1 olsaydı da o topu dışarı atardım. Gençlerbirliği’nde yetiştim. Biz öyle gördük” diye yanıtladı.
ANIN PSİKOLOJİSİNE BAĞLI AMA…
“O esnada maç golsüz berabere seyrediyor olabilirdi. Daha kötüsü, 1-0 geride de olabilirdik. O halde aynı tavrı, kuvvetle muhtemel yine sergilerdim. Elbette anın psikolojisine bağlı ancak diyelim ki rakip yerdeyken devam ettim. Golü attım veya pas verdim, asiste dönüştü. O şekilde ola ki geridiysek edinilecek bir puan, ola ki maç berabereyse ilaveten iki puanı en azından şahsım adına ne kadar sindirirdim, hazmederdim, bilemem. Herhalde o vicdan azabıyla geceyi uykusuz geçirirdim. Sözün özü; aynı şey 0-0 veya 0-1 hallerinde bile yaşansa topu dışarı gönderirdim.”
AHLAKLI OLMAYI, İYİ İNSAN
OLMAYI ÖĞRETTİLER
- Gençlerbirliği’nde futbol tekniğinin yanı sıra ne anlattılar, ne öğrettiler?
- Ailemin Siirt’ten Ankara’ya göçünün ardından futbola olan ilgi ve yeteneğimden ötürü gerek ülkemizin gerek Ankara’nın köklü ekiplerinden Gençler Birliği’nin altyapısında 2006 yılında, 11 yaşından itibaren futbola başladım. Gençlerbirliği’nde futbolun teknik özelliklerinden önce ahlakı ve ahlaklı olmanın önemini, centilmenliği, iyi insan ve iyi öğrenci olmayı anlattılar. O öğretileri bugüne kadar formasını giydiğim tüm takımlarda yansıtmaya çalıştım. Günümüz itibariyle de Gebzespor’da sürdürmeye çalışıyorum.
POZİSYON SÜRSEYDİ PAS YERİNE
GOLE GİTMEYİ TERCİH EDERDİM…
- Diyelim ki öyle bir vaka yaşanmadı. Pozisyon sürüyor. Şuta veya kaleye mi yönelirdin, daha rahat pozisyonda olduğun takım arkadaşına pas mı atardın?
- Mevkiim sol bek ve mevkiimin saha içindeki lokasyonu gereği gerek gol gerekse asiste uzak bir noktadayım. Halbuki hele ki Gebzespor dahil olmak üzere taraftarı olan kulüplerde, takımlarda şahsım dahil olmak üzere bir futbolcunun yaşayacağı en büyük mutluluklardan biri gol kaydedip tribünlere doğru koşarken takım arkadaşlarını da peşinden sürüklemektir. Bilemedin, asistin bile değeri vardır. Golü atan en önde koşarken ikinci sırada yer alırsın. Osmaniyespor karşılaşmasında top o pozisyonda ayağıma geldiğinde karşılaşmada 2-0 önde olmanın getirdiği rahatlıktan da sebep kuvvetle muhtemel bu sezon ilk golümü atmayı, yüksek olası asiste dönüşecek pasa tercih ederdim.
DEMEK Kİ BİLİNÇALTIMA YERLEŞMİŞ
- Ancak aynı esnada rakibimizden bir futbolcunun yerde yatması sonrası oyunu durdurup topu dışarı atmamdaki ana etkenin Gençlerbirliği altyapısında aldığım eğitim olsa gerek. Elbette o anda 2006’daki eğitim aklımdan geçmiyor ancak bilinçaltına benimseyerek yerleştiğim bir değeri hayata geçirmiş oluyorum.

CENGAVER OLDUĞUMU SÖYLÜYORLAR, SÖYLEYEBİLİRİM: İsminin ne manaya geldiğini sorduğumuz Şervan Örenç, “İsmimim Osmanlıca’daki anlamı mal mülk sahibi kişi, Kürtçe’deki anlamı savaşçı, cengaver. Ben ikinci anlamını üzerimde taşıyorum. Savaş itici bir kelime, cengaver tanımlamasını tercih ediyor ve ismimin anlamını karakter olarak sahaya da yansıttığımı düşünüyorum. Benim ne düşündüğümden ziyade başkalarının; yönetim, teknik heyet ve taraftarın değerlendirmeleri önemli. Onun üzerinden de, cengaver olduğumu söyleyebilirim.

Şervan Örenç’i pozisyonun ardından maçın orta hakemi Yunus Aytekin Atabek de bu şekilde tebrik etti. (Foto: Hürses Gazetesi / Çağlar Akar)
**
SPOR YAZARLIĞINI DA HOBİ OLARAK DÜŞÜNÜYORUM
Futbol sonrası esnaflığı
Ahilik kültürüyle yapacağım
- Futbolda hedefin nedir veya neydi?
- 27 yaşındayım. Futbol ömrüm 8, kendime müthiş iyi bakarsam ve bünyem de elverirse taş çatlasa 13 sene daha sürer. Elbette Süper Lig ekiplerinde de forma giymek isterdim ancak mevkiimde benden çok daha yetenekliler varmış ki 2’nci Lig ötesini göremedim. O da kelebeğin ömrü misali, tek maçlık oldu. Ekserisi 3’ncü Lig’de, profesyonelce geçti. Yine profesyonelce sürdüğünü söyleyebilirim çünkü bence Bölgesel Amatör Lig de profesyonel bir lig. Futbol ömrümün geride kalan en fazla 13 yıllık sürecini Bölgesel Amatör Lig ile 2’nci Lig arası bir yerlerde tamamlarım diye öngörürüm.
İPEK YOLU SİİRT’TEN DE GEÇTİ
- Sahada futbol oynamayı bıraktığında; antrenörlük, hakemlik, yazarlık gibi diğer kulvarlarından sürdürmeyi düşünüyor musun?
- Futbolu bıraktıktan sonra teknik direktörlük, hakemlik veya spor yazarlığı seçeneklerinden birini tercihle farklı bir kulvardan sürdürmeyi düşünmüyorum. Amacım ticarete atılmak. Bunda da iki etken var. Biri; vakti zamanların meşhur ticaret kervanı, İpek Yolu güzergahında memleketim Siirt ve İpek Yolu’nun izleri var. Daha da ötesi o ticari ruhun varlığını sürdürdüğünü düşünüyorum.
BAŞKAN DA, TARAFTAR DA İŞÇİLERDİ
- Öte yandan bir futbolcu bir takıma transfer olduğunda aynı zamanda yeni bir kültürle tanışmış oluyor. Daha sonradan Büyük Anadoluspor’a dönüşen Türk Metal Kırıkkalespor’da da top koşturdum. Ülkemizde iki üç tane olduğunu sandığım işçi sendikası kulüplerinden biriydi. O yıllarda şunu da hissettim. Araştırdım ve Türk Metal’in temelinin Kırıkkale, MKE fabrikası olduğunu öğrendim. Hemen her kulüpte başkanlıkları işveren, esnaf sürdürür ve finansör de aynı çevredir. Orada finansör işçilerdi ve işçiler aynı zamanda taraftardı.
KIRIKKALE’DE AHİLİK KÜLTÜRÜ
- Yine Kırıkkale, esnaflıkta Ahilik kültürünün merkezi Kırşehir’e 140 kilometre, 1.5 saat mesafede ve aynı kültürü yaşıyor. Esnaflığı Kırıkkale’de o kültürü hayata geçiren esnaftan sebep sevdim. Ben esnaflığı Ahilik kültürü üzerinden yapmayı hedefliyorum. Hangi iş kolunda olacağına dair henüz kararım yok. Arz talep dengeleri üzerinden şekillenecek. Günümüzde; yerli üretim et üzerinden burger yerleri de yoğunlaştı ama yüksek meblağlarda yatırım gücü lazım. Ancak 8 - 10 sene sonrasının tüketici tercihleri ne olur? Gıda veya giyime mi yönelir, turizm dahil hizmet sektöründe mi yer alırım. Onu o günün koşulları gösterecek. Ama şu kesin: Ahilik kültürü üzerinden işleteceğim.
OKUMAYI SEVİYORUM AMA
YAZMAK EĞİTİM GEREKTİREBİLİR
- İkinci bir seçenek; sosyal faaliyet olarak yaşadığım veya yaşayacağım kentin yerel basınında spor yazarlığını, gönüllülük temelinde sürdürebilirim. O kent kuvvetle muhtemel Ankara olacak ancak başkent ve Büyükşehir olmasından ötürü yerel basını var olsa dahi, ulusal basının çok daha hakim olduğu bir şehir. Seçenekler arasında herhangi bir, Bölgesel Amatör Lig ağırlıklı haber sitesi de olabilir. Kitap okumayı seviyorum ama yazmak farklı bir şey. Belediyelerin yazarlık kurslarından birine giderek kendimi o alanda geliştirirsem spor üzerine yazarlığı ticari bir getiri olarak değil bir sosyal uğraş, bilgi paylaşımı gibi yaklaşımlar üzerinden tercih edebilirim.
NEŞAT ERTAŞ’I İLİKLERİMDE HİSSETTİM: “Şahsımda futbolcuların futbol yaşantısını sürdürdüğü kentlerde, oranın kültüründen de etkilendiğini düşünüyorum. Yine Kırıkkale’de oynarken ünlü halk ozanı merhum Neşet Ertaş’ı iliklerimde hissettim. Üstadı Kırıkkale öncesi de dinlerdim. Kırıkkale’de daha bir özdeşleştim. Kaldı ki üstadın İç Anadolu faktöründen ötürü Ankara’da da yeri farklı.” (Foto: Facebook / Şervan Örenç)
**
Gebzespor’da mutluyum

“Gebzespor’da yer almaktan günümüz itibariyle çok mutluyum. Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik şartlar göz önüne tutulduğunda bizleri mağdur etmeyen bir yönetim, aile ortamı oluşturan ve buna uyum sağlayan bir teknik heyet ve takım, tribünde ise olağanüstü destek ve sevgisiyle taraftar var.

Elbette sürdürmek, istikrar isterim. Gebzespor formasıyla 3’ncü Lig, 2’nci Lig formaları da giymek isterim. Ancak bu sadece benlik bir durum değil. İlerleyen süreçte mevcut veya olası şekilde değişecek yönetim ve teknik heyetin tercihleriyle de ilişkili olacak. Teknik heyetin şahsımda futbolcu tercihinde de tek etken futbolcunun performansı değil. Bir teknik adam takımını oluştururken futbolcu tercihini, kendi sistemine uyumu veya olası uyumu üzerinden de yapabiliyor ve gayet doğal.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.