Tuncer Altunbulak

Tuncer Altunbulak

TIMARHANEDEN

TIMARHANEDEN

Hiçbirinin intihar etmesini beklediniz ?mi ha etti ha edecek diye…Bir ikileme girdiniz mi ? Yani tanıdık biri hakkında bu adam bugün yarın mutlaka bir gün intihar eder diye düşündünüz mü intihar duymadığımız bilmediğimiz bir şey değil çoğumuz intihar etmiş insanları görmüşüzdür insanın varlığına yaşamın özüne çok aykırı bir şey de değil tanıdığımız biri vardır yıllar önce kendi kendime bu adam bir gün intihar eder diye düşünmüştüm onunla konuşmalarımızda direkt söylemese bile intihar etme istediğini ima ederdi her şeye sinirlenen, sabırsız ,çok sıkıntılı biriydi sık sık hayattan keyif almadığını yaşamın anlamsız olduğunu söylerdi yine denk düştü Dostoyevski 60 yaşından fazla yaşamak adaletsizliktir der nevrozlu paranoyalı deli bir yazardır böyle şeyler söylemesi çok normaldir bugün yaşamış olsaydı kesin tımarhanelik olurdu kendisi gibi herkesi deli sanıyordu bu yüzden de bütün roman kahramanları nevrozlu paranoyalı ve şizofrendi babası ölene kadar devamlı babasının ölmesini beklemişti sevgili dostlar kendimi bu tür intihar etme düşüncesi olanlara bakarak tanımaya çalıştım intihar etmek benim aklımdan da çok geçmiştir yıllar sonra tımarhaneye girince orada ne oldu bilmiyorum ama intihar etme fikrinden kesin olarak vazgeçtim dürüst olmak gerekirse akılla ve mantıkla düşündüğümü söyleyemem ben duygularımla düşünen ve hareket eden biriyim akla göre hareket etmek benim mizacıma aykırıdır hayat içinde yüzlerce hayat yaşarım bunu başardığımı da sanıyorum şimdi biliyorum güleceksiniz ama on yıla yakındır mastır yapıyorum hangi üniversiteyi bitirdiniz diye soruyorsanız klasik anlamıyla hayat üniversitesi diyebilirim birisi süreyya paşa verem hastanesi birisi de Bakırköy ruh ve Sinir hastalıkları hastanesi olmak üzere iki üniversite bitirdim bence hayattaki en büyük üniversite bu üniversitelerdir oxford , cambridge gibi üniversiteler solda şoför kalır benim okuduğum üniversitelerin yanında yüzlerce onbinlerce insan tanıdım yüzlerce hastalık gördüm yalancılar hokkabazlar dilenciler kabadayılar fahişeler toplumun dışına atılmış sistem tarafından sürgüne tabii tutulmuş yüzlerce binlerce insan ben bu insanlarla aynı yatakhaneyi aynı yemekhaneyi aynı Parkı paylaştım herkesin kendisini haklıyan haklı olan neden bu tür işlere yöneldiklerini anlatan bir öyküsü vardır edebiyatımızın en sıradışı öyküleri de bu insanların hayat öyküleridir şimdi onlardan birini size anlatmak istiyorum X yalnız yaşayan biriydi eşi ve çocukları başka bir şehirdeydi bir gün evine girdiğinde koltuk odasında birisinin horul horul uyuduğunu görür yavaş yavaş adama yaklaşır eliyle dokunmak ister eli koltuğa dokunur bir de bakar adam falan yok orada dokunduğu adam değil koltuktur orada uyuyan birisi yoktur çıldırmak üzere evden ayrılır saatlerce sokaklarda dolaştıktan sonra bir psikiyatra gider doktor halüsinasyon gördüğünü korkulacak bir şey olmadığını söyler birkaç gün sonra bu defa bir gece yatmadan önce su içtiği sürahiyi bir süre sonra yerinde bulamaz var mıydı yok muydu diye su içip içmediği konusunda büyük çelişkiye düşer evin her yanını arar sözünü ettiği bir sürahi gibi bir sürahi yoktur hayal gördüğünü düşünür sonra deliriyorum diye çıkar dışarda geçirir o geceyi yine birkaç gün önce gittiği doktora gider oradan eve değil tımarhaneye götürülür tımarhaneden bir öykü yazarı olarak çıkar işte bu tür insanların analizlerini yapıyor nedenlerini araştırıyorum yani deliliğin mastırını yapıyorum yine kendisini denizde fırtınaya tutulmuş bir gemide sanan ve olur olmaz zamanlarda yüksek sesle ey insanlar gemi batmak üzere lütfen can yeleklerinizi giyin diye kıyameti koparan bir arkadaşımız vardı sonuç olarak kimilerine göre aklın sınırlarını zorlayan bir deli kimilerine göre bir serseri kimilerine göre de bir derbeder olabilirim hakkımda kim ne düşünürse düşünsün her şeye rağmen halkını ülkesini seven ve bunun için canını vermekten kaçınmayan biri olarak yaşadım ve bundan sonra da bu amaç uğruna yaşayacağım

Bu yazı toplam 13328 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tuncer Altunbulak Arşivi