Cengiz Akgün

Cengiz Akgün

İZLERİMİZ!

İZLERİMİZ!

Dünyanın 7 harikasından biri olarak kabul edilen MÖ 2551-2560 yılları civarında yapıldığı sanılan Keops piramidi yüzyıllara meydan okuyor.

Anıtsal bir yapıdır.

Öyle enteresan ve gizemli şeyleri var ki şaşkınlık yaratıyor.

Örneğin, Keops piramidinin yüksekliğinin bir milyarla çarpımı yaklaşık olarak Güneşle dünya arasındaki (149.504.000 km) mesafeyi verdiği ortaya çıkarılmış.

Piramidin ağırlığı 10 üzeri 15‘le çarpıldığında, dünyanın yaklaşık ağırlığını vermekte.

Yine Piramidin çevresi, bir yıl içindeki gün sayısını (365,24) göstermektedir.

Piramitlerde radar gibi cihazların çalışmadığı, arkeologların bu yüzden hala birçok odayı bulamadığı bilinmekte...

Piramidin içinde kral ve kraliçe odası bulunuyor.

Bu odalara girilmemesi için birçok tuzaklar hazırlandığı da biliniyor.

Piramidin yapılışında binlerce köle çalıştı, sakat kaldı ve öldü.

Köleler için her gün 11 sığır, 35 koyun kesildiği de yine kayıtlarda ortaya çıkmış.

Piramitler sadece bir yapı olarak değil binlerce yıl ötede yaşanmış kimi acıları, hayalleri, umutları ile de gizemli müthiş bir sürecin adıdır.

İtalya’nın başkenti Roma’da bulunan Kolezyum, İmparator Vespasianus tarafından M.S. 70’li yıllarda yapımına başlanmış, M.S. 80’de Titus döneminde tamamlanmış. İmparator Vespasianus bu devasa amfitiyatroya sülalesi Flavian hanedanlığının ismini vermiş.

188 metreye 156 metre olan dış boyutları ve 48 metreyi aşan yüksekliğiyle Kolezyum o zamana dek inşa edilmiş en büyük amfitiyatroydu.

50 binden fazla seyirci alıyordu.

MS. 80’de Kolezyum’un açılış töreninde 5 bin vahşi hayvan öldürüldüğü kaydedilmiştir.

Bu tarihi yapılar hala ayakta ve zamana karşı direniyor.

Ne var ki zaman içinde diyelim ki bin, üç bin yıl sonra onlarda yok olup gidecek.

Geride tozu bile kalmayacak.

Çünkü her nesne bir şekilde zamana yeniliyor.

Toprağın derinliklerinde hava, su ve öteki elementlerle temas etmemiş sınırlı sayıda kalıntı günümüze kadar ulaştı.

Peki o günlerde dünya nasıl olacak...?

Yani bin yıl sonra...

Bilim ve teknoloji hangi boyutta olacak...?

Kaç canlı ve bitki türü kalacak?

Havada uçan otomobiller olacak mı...?

‘’Zeki Müren’de bizi görecek mi..’’ gibi oldu fakat merak, hayal etmek böyle bir şey.

O sırada yaşayan insan türü örneğin 2000’li yılların dünyasını nasıl ve ne şekilde tanımlayacak...?

Bugünümüz nasıl anlatılacak?

Kısaca, zaman geçip gidiyor geride kalan izlerimizdir...

İyi izler bırakalım.

İzlerimiz bizi anımsatacak ve yaşatacak.

Bu yazı toplam 1304 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Cengiz Akgün Arşivi