Yitirdiklerimiz

BARBAROS TANTAN

 

 

 

İnsan, yaşamı boyunca yitirdiği iki şeyden çok etkilenir. Birincisi sevdiği üretken insanlar, ikincisi ise sosyolojik ve ekonomik değerler.
İlkinden başlayalım...
Bu kentin ve döneminde belki de ülkenin unutamadığı görev şehitlerimiz.
Sözünü ettiğim isimler 48 yıl öncesinin İzmit Belediye Başkanı Leyla Atakan ile mesai arkadaşları Belediye Meclis Üyeleri İsmail Kolaylı, Feridun Özbay ve Abdurrahman Yüksel.
İzmit için unutulmaz, unutulmaması gereken bu isimler, kent yaşamı için önem arz eden yitirdiklerimizin başında geliyor. Çünkü, bir görev için 11 Şubat 1971 tarihinde gittikleri Karamürsel ilçesinden dönerken akşam saatlerinde geçirdikleri trafik kazasıyla ebediyete intikal edip aramızdan ayrıldılar.
Koca bir kent adına yitirdiklerimizi düşününce akla ilk gelen isimler olmalarının altında çalışkanlık ve üretkenlikleri yatıyor.
Meraklısı, kent tarihini kısaca incelerse bu konudaki bilgilere rahat ulaşır.
Yitirdiklerimiz derken, bu dört görev şehidini anma ve hizmetlerini yeni nesillere aktarma konusundaki duyarlılığın yitirildiğini ya da (kasıt aramıyorum ama) yitirtilmek istendiğini anımsatmakta yarar var.
Yaşama veda ediş tarihleri olan 11 Şubat'taki anmalar, kent yönetimi AKP zihniyetinin eline geçtiğinden beri içerik ve biçim değişikliğine uğradı. 
Yeni nesillerin bu isimleri anmasını sağlayacak anlatım zeminleri terk edilerek, anılarına sadece mevlid okutma ve mezar ziyaretleriyle yetinilir oldu.
Bu da, vefa duygusunun yitirilmek üzere olduğunu işaret eden bir sonuçtur.
Sosyolojik ve ekonomik değerlerin yitirilmesi meselesine kent penceresinden baktığımızda söylenecek o kadar çok şey var ki, buna ne yazı alanımız ne de zamanımız izin vermez.
Fakat, yine de çok önemli bir başlık olduğu için değinmek gerekir.
Kentin sosyolojik yapısı korunması gereken kültürel değerlerin değişime uğratılmak istenmesi ve kısmi de olsa bu konuda zorlamaların gündeme gelmesiyle değiştirildi. Bu değişim süreci, yerel yönetimler eliyle hız kesmeden sürdürülüyor.

Bir de, ülkemin emekçilerinin yitirdikleri var ki, sormayın gitsin…

Metal işkolundaki işçilerin 16 yılda yitirdiklerinin hangi noktaya ulaştığı konusunda sizlerin fikri nedir, çok merak ediyorum.

Ben, yitirilen hakların, metal ve diğer işkollarındaki işçilerin önemli bir bölümünü yoksulluk ve hatta açlık sınırında bir ücretle yaşamaya zorladığını düşünüyor ve görüyorum Birleşik Metal-İş Sendikası Sınıf Araştırmaları Merkezi’nin Ocak 2019 dönemi için ortaya koyduğu araştırma da bunu doğruluyor.

O hesaplamaya göre, dört kişilik bir ailenin sağlıklı ama açlık sınırına yakın biçimde beslenebilmek için 1957 TL harcama yapması gerekiyor. Daha açıkçası, dört kişilik bir ailenin günlük sağlıklı beslenmesi için gereken rakam bugün için 65.22 TL’dir. Yoksulluk sınırı ise 6 bin 745 lira olarak belirlenmiş ki, bu sınıra yaklaşık ücret alan işçi ve emekçi neredeyse yok gibi.

AKP’li dönemler başlamadan önceki Ocak ayında 435 TL olan açlık ve yoksulluk sınırı, 16 yılda 4.5 kat artmış oldu.

Bu tablo, işçi ve emekçilerin AKP dönemleriyle başlamak üzere iyice yoksullaştığını ve neredeyse ailece açlığa mahkum edildiğini gösteriyor.

Şaşırdık mı ?

Hayır, şaşırmadık. Çünkü, AKP’nin siyasal ideolojisi ve buna bağlı olan stratejisi sermaye çıkarlarını korumaya yöneliktir…

Ulusal ve uluslararası sermayenin taleplerini emir kabul edip sistemin yeniden organizasyonunu sağlamak ve sömürüyü daha yaygın ve kalıcı hale getirmek için her yolu deneyen, bu yaklaşımlarının geniş kitleler nezdinde kabul görmesini sağlamak için de dini duyguları son noktaya kadar kullanan siyasal anlayışı teşhir edip yerine yenisini koyma cesaret ve yürekliliğini gösteremezsek, yitirdiklerimiz hep artacak.

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.