Yine iş cinayetleri !

 

Çok yazdım,

Bıkmadan usanmadan,

Vazgeçmeden

Ve kararlılıkla…

Çünkü, çağımızın en önemli sorunlarından biri oldu bu iş cinayetleri. Sermayenin aşırı kar hırsının kurbanı olan insanların adını her gün duyar olduk ve adli vakalar gibi kanıksadık.

Adalet Arayan İşçi Aileleri, 2008’den bu yana devam eden mücadelesini görünür kılan bir ürün oluşturdu. Adı 4. İş Cinayetleri Almanağı olan bu ürünü Adalet Arayana Destek Grubu yayımlandı.

Almanak, Ocak- Aralık 2015 arasındaki iş cinayetlerine kapsamlı bir bakış sağlayıp resmi istatistiklerde görünmeyen detaylara ışık tutuyor.

Hayatını kaybetmiş işçilerin soğuk birer istatistik verisi olmadığını, medyada ancak üçüncü sayfa haberi olabilen iş cinayetlerinin arkasında birer insan hikâyesi olduğunu göstermeye çalışan kitap, Türkiye’nin iş cinayetleriyle ilgili son derece vahim tablolar ortaya koyuyor.

Çünkü, Türkiye’de işlenen iş cinayetleri sayısı, adli cinayetleri geçti…

Biraz verilere bakalım…

Polisin kontrol ettiği bölgelerde nüfusun yüzde 86’sının yaşadığı varsayımdan hareketle, bu bölgelerde, 2015 yılında resmi rakamlarla 1.542 kişinin cinayete kurban gittiğini gösteriyor. Buna karşılık, aynı dönemde en az 1.703 işçi çalışırken hayatını kaybetmiş.

Bu rakamlara bakıldığında, Türkiye’de her gün en az 4.6 işçi iş cinayetine kurban gidiyor. Geçen yıl iş cinayetlerinde yaşamını yitirenlerin 49’u, 18 yaşından küçük, yani çocuktu.

Üstelik bildirimi yapılmayan, kayıtlara geçmeyen, medyaya yansımayan iş cinayetleri bu istatistiklere dahil değil.

Türkiye bu rakamlarla iş cinayetlerinde Avrupa birincisi ve dünya üçüncüsü oldu.

Dana ne olabilir ki ?

2015’te en ‘ölümcül’ sektör, yine inşaat oldu. 418 işçinin hayatını kaybettiği inşaat sektörünü, 378 ölümle tarım, 219 ölümle taşımacılık, 136 ölümle belediye ve genel işler, 75 ölümle ticaret, büro, eğitim ve sinema, 70 ölümle madencilik, 48 ölümle enerji, 46 ölümle metal, 39 ölümle gıda ve şeker, 35 ölümle savunma ve güvenlik, 28 ölümle sağlık ve sosyal hizmetler, 21 ölümle petrol, kimya ve lastik, 20 ölümle gemi, tersane, deniz ve liman, 19 ölümle çimento, toprak ve cam, 18 ölümle ağaç ve kâğıt, 13 ölümle turizm, konaklama, eğlence, tekstil ve deri sektörü takip ediyor.

Ayrıca, en çok işçi İstanbul’da ölüyor. Bu ilimiz, 327 işçi ölümüyle birinci oldu. Manisa 243, Ankara 107, İzmir 64, Antalya ve Bursa 47’şer, Adana ve Konya 36’şar, Mersin ise 34 işçi ile takip ediyor.

İş cinayetlerinde yoğunluğun yaşandığı ay Eylül oluyor. Geçen yıl bu ayda 178 işçi yaşamını yitirmiş. 173 iş cinayetinin yaşandığı Temmuz ve 164 iş cinayeti yaşanan Mayıs ayı da yabana atılır gibi değil.

Ölen işçilerin yaş aralığı da çarpıcı veriler içeriyor.

14 yaş ve altında 14 çocuk işçi, 15-17 yaş arası 35 çocuk/genç işçinin yanı sıra 18-27 yaş arası 22 işçi, 28-50 yas arası 798 işçi, 51 yaş ve üstü 432 işçi hayatını kaybediyor.

Ek olarak, çalışırken yaşamını yitiren 143 işçinin yaşının tespit edilemeyişi de ilginç bir veri olarak dikkat çekiyor.

Bu kadar çarpıcı veriden sonra söylenecek söz kalmıyor. Bu tablonun ortaya çıkmasında devleti yöneten hemen her kademenin suçu var.

İşçiden yana gibi görünüp eli kolu bağlı oturanlar da en az diğerleri kadar suçlu.

Suçlunun kim olduğundan ve ne ceza aldığından bağımsız, iş cinayetleri ve ölümler sürüyor. Bu vahim tabloyu tersine çeviremeyen her kimse, insanlık suçu işlemektedir. O kişiler, işletmeler ya da kurumlar tarih önünde suçludur…