YEREL GÜNDEMDEN GERÇEK GÜNDEME...!

İsmail Kadı

Devletli büyüklerimiz; “işsizlik gümbür gümbür çökertmemiz lazım” diye uyarıda bulunuyor.

“Herkes bir işçi alsa” diye devam ediyor.

Siyasetin bildiği yöntemle işler hallolmuyor.

Bu yüzden işsizlik yükseliyor.

Ülkemizin nüfusu 80 milyon, çalışabilir insan sayımız 59 milyon geride bakıma muhtaç çalışmayan 21 milyon kişi var.

Onlara kim bakacak, tabiki çalışanlar ve çalışanların vergileriyle devlet.

Şimdi esas konu, çalışma iş gücüne sahip 59 milyon insandan sadece 31 milyonu işgücünü oluşturuyor.

Geride kalan 28 milyon insanın canları çalışmak istemiyor.

Yanlış anlaşılmasın bu ifadeler bana ait değil, devletin istatislik kurum verileri böyle diyor.

Tabiki bu kadar fazla insan çalışmak istemiyor olamaz.

Bu gün güya kriz yok deniliyor.

İşsizlik oranı %11.8 çıkıyor.

Bu işin bir de resmi olmayan tarafı var.

O rakamlar daha korkutucu...!

Gerçek rakamları kimse telaffuz bile etmiyor.

Kahveler tıklım tıklım dolu.

İş saatinde sokağa çıkın yürüyecek yol yok.

Eski Çarşı, Yeni Çarşı, Kent Meydanı havalar biraz ısınınca kalabalıktan geçilmiyor.

Gebze Türkiye’nin üretim üstü buna rağmen işsizlik oldukça fazla.

Son iki ayda döviz fiyatlarındaki yükseliş bizim maliyetlerimizin tamamına yansıdı.

Sadece bir kalem fiyat artışını örnek vermek isterim;

Sürekli kullanmış olduğumuz aydınger paketi 80 TL’den 104 TL’ye çıktı.

Buna rağmen ithalatçı firma nakit para almadan ürünü satmak istemiyor.

Diğer kullanmış olduğumuz kağıt fiyatları döviz kurlarına göre artıyor.

Bize gelince bu maliyetleri çalışmış olduğumuz işletmelere yansıtmamız halinde çalıştığımız firmaları kaybetme riski ile karşı karşıyayız.

Haliyle her üretici firma maliyet artışları sonucu sıkıntıya girdiğinde ilk akla gelen tasarruf işten insan çıkartmak olur.

Devleti yönetenler ne diyor; “Bir kişi yahu” diyor  demesine ama devlet istihtam yapan herkesi cezalandırma peşinde.

Asgari ücret dahil maaşların üzerinde aşırı vergiler var.

Bir kişinin işe başlatılmasının maliyeti oldukça yüksek.

Bu şartlar altında bir tarafta referandum gerilimi, diğer tarafta ekonomik sıkışmışlık.

Hiç kimse yarın ne olacağını göremiyor.

Devleti yönetenler kendileri gibi düşünmeyen herkesi “düşman” olmakla itham ediyor.

Bu şartlar altında nereye savrulduğumuzu bu ülkeyi yönetenler anlatsın.

Bizde önümüzü görelim...!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.