Umarım, bütün olumsuzluklar eski yılda kalır.
Son bulur kötü olan her şey...
İşlek, kalabalık, esnafın ve vatandaşın gün boyu iç içe olduğu bir lokasyon.
Ve bir trafo patlıyor.
Şans eseri can kaybı yok.
Ama asıl soru şu: Bu gerçekten “şans” mı, yoksa yaklaşan büyük bir ihmaller zincirinin küçük bir fragmanı mı?
Çünkü bu patlama, tek başına bir olay değil.
Gebze’de yaşayan herkes biliyor; elektrik kesintileri uzun süredir hayatın olağan bir parçası hâline geldi.
Adı hep aynı: “Planlı bakım.”
Ama bu kadar sık bakım yapılan bir şehirde trafolar patlıyorsa, insan ister istemez şunu soruyor:
Bakım mı yapılıyor, yoksa sorunlar sadece bir sonraki arızaya mı erteleniyor?
Üstelik hafızamız da çok taze.
Geçtiğimiz yıl Gebze’de doğalgaz kaynaklı bir patlama yaşandı.
Bu kez “ucuz atlatıldı” denilemedi.
Bir anne ve yaşlı bir adam hayatını kaybetti.
Bu cümle burada durmalı.
Çünkü mesele artık sadece kesinti, korku ya da maddi hasar değil;
Can kaybı yaşanmış bir şehirden söz ediyoruz.
Dün doğalgaz patladı.
Bugün elektrik trafosu patlıyor.
Yarın ne olacak?
Sorun başlık değiştiriyor ama verdiği mesaj aynı:
Bu altyapı alarm veriyor.
Üstelik mesele yalnızca elektrik ya da doğalgazla da sınırlı değil.
Aynı şehirde zaman zaman su basıncının ciddi şekilde düştüğünü yaşıyoruz.
Musluktan akan su, bazen sadece bir hatırlatma gibi.
Özellikle üst katlarda yaşayanlar için bu durum, günlük hayatın durması demek.
Elektrik kesiliyor.
Doğalgaz can alıyor.
Su akmıyor.
Bunların hiçbiri “küçük aksaklıklar” değil.
Bunlar bir kentin altyapısının yük altında ezildiğinin açık işaretleri.
Elbette teknik gerekçeler vardır.
Artan nüfus, sanayi yoğunluğu, eskiyen hatlar, yetersiz yatırımlar…
Ama vatandaşın ihtiyacı olan şey gerekçe değil, güvendir.
Ve şu soruyu da sormadan geçmek mümkün değil:
Maliyet düşürme kaygısıyla yapılan tercihler, güvenliğin önüne mi geçiyor?
Bakır yerine daha ucuz malzemeler mi kullanılıyor, yoksa sistem artık gerçekten taşımıyor mu?
Bu sorulara karşılık ise çoğu zaman tek bir şeyle karşılaşıyoruz:
Sessizlik.
Oysa bir şehirde patlamalar yaşanıyor, kesintiler artıyor, su basıncı düşüyorsa; yetkililerin çıkıp açık ve net şekilde konuşması bir tercih değil, zorunluluktur.
En tehlikelisi ise alışmak.
“Bugün de böyle oldu” demek.
“Can kaybı yok, şükür” diye derin bir nefes almak.
Buradan açık bir çağrı yapmak gerekiyor.
SEDAŞ’a, doğalgaz ve su altyapısından sorumlu tüm kurumlara ve yerel yöneticilere:
Altyapıyı parça parça değil, bütüncül ele alın.
Bakımı kâğıt üzerinde değil, sahada gerçekten yapın.
Riskleri olay olduktan sonra değil, olmadan önce açıklayın.
Vatandaşı belirsizlikle baş başa bırakmayın.
Gebze, sanayisiyle, emeğiyle, kalabalığıyla bu ihmali hak etmiyor.
Bu şehir, tesadüflerle ayakta durmak zorunda değil.
Çünkü bir şehirde elektrik kesiliyorsa, su akmıyorsa, gaz patlıyorsa; orada sorun sadece altyapı değildir.
Orada ihmal vardır.
Ve ihmalin bedelini, er ya da geç, birileri hayatıyla öder.
Başta da belirttiğimiz gibi, umarız bütün olumsuzluklar eski yılda kalır.
U-mutlu olsun yeni yılımız.