YABANCI DİL BOYUNDURUĞU

                                          

         Dil, insanlığın iletişim kurmak üzere sesi terbiye ederek bulduğu bir iletişim aracıdır. Bilimsel incelemeler, dillerin yaratılmasına ilişkin çok çeşitli tezler ortaya atmışlardır. Baskın görüş; var oluşta insanların öbekleşe yerleştiklerini ve binlerce senelik bir evrimden sonra dillerini ayrı ayrı bulduklarını göstermektedir.

        İnsan öbeklerinden doğan diller uzun bir zaman sürecinde bu kez “alfabe” denilen yazım şekilleri bularak yeni bir aşama yapmışlardır. İnsan öbeklerinin, belirli bir bilinç ilerlemesi içinde devletler kurmasında, diller etkin rol oynamışlardır. Ülkelerarası ilişkiler yoğunlaşınca da diller başka ulusal yurtlara taşınmışlardır. Tarih boyunca bazı devletlerin dünya siyaset alanındaki etkin ve egemen olmaları, kullandıkları dilin yaygınlığına da yol açmıştır.

       Evrensel ilişkilerin artmasıyla insanların özellikle; seyahat, kültür ilişkileri ve ticaret amacıyla dünyanın her yanına gitmeleri artmıştır. Bu kez de ortaya yeni bir sorun olarak “dil” konusu çıkmıştır. Buna çare olarak 19.yy.da ilk ortaya çıkan Polonyalı Dr. Zamenof’tur. “Ümit dili” anlamındaki “Esperanto” isimli yapay dil, tam bir dile bire bir bağlı değildir. Kelime haznesi Romen dil grubuna giren Esperanto, Slav dil fonetiğine yakındır. Hint-Avrupa dil grubundan olan Esperanto kimi zaman gelişmeler göstermiştir. Bugün 2 milyona yakın kişi bu dili konuşabilmektedir.

      Britanya, Fransa, Almanya, İspanya, Portekiz ve Fransa gibi ülkelerin 15. yy. da başlayan 20.yy.lara ulaşan etkin sömürge siyasetleri, o dillerin dünyanın dört bir tarafına yayılmasında zorunlu etken olmuştur. Özellikle İkinci Dünya Savaşından sonra ABD faktörüyle de İngilizce öne geçmiştir. Günümüzde İngilizce; 1.8 milyar kişi tarafından konuşulmaktadır. BM ve AB’nin de resmi dilidir.

      Sömürgeciliğin sadece siyasal ve ekonomik olmadığı, aynı zamanda bir kültür yayılmacılığı olduğunu da dil üzerindeki emperyalist oyunlardan anlayabiliriz. Sömürge ülkeleri güya , ayrıldıkları ülkelere bayrak ve bando serbestliği tanımışlar ama çoğunun resmi dili;İngilizce ve Fransızca kalabilmiştir.Pakistan’ın bile iki resmi dilinden biri İngilizcedir.

      Bilim ve teknik ilerlemelerin olduğu, İletişim araçlarının sarmaladığı, ticaret ve seyahatin giderek arttığı dünyamızda yabancı diller, önem kazanmıştır. Uluslararası ilişkiler yabancı dil bilmek zorunluluğu getirmektedir. Ama önce insan kendi ana dilini iyi bilmeli, bunun üzerine de yeterli yöntemlerle yeni diller inşa etmelidir. Kendi ulusal varlık ve kimliğini inkâr edercesine başka dillere yönelmek, Atatürk’ün deyişiyle: “Yabancı dil boyunduruğu altına girmek “demektir.