Vakt-i Kurban

Yeşim Ayaz Dağcı

Allah’a yaklaşmak ,Allah rızasına ermek ,niyetiyle kesilen hayvan, kurban demektir.

Hz. İbrahim’in Eşi Sare’den bir çocuğu olmuyordu. Allah’a yalvardı dua etti. Kendisinin ve eşinin yaşlı olduğu bir zamanda mucizevi bir şekilde oğlu oldu. İsmi  ismail diye konuldu. İsmail biraz büyüdüğünde, Hz. İbrahim Peygamber rüyasında onu kurban etmesi gerektiğini görür. Oğluna “Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?” dedi. O da, “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın” der.

 

Peygamberlerin rüyaları normal insanların rüyalarından farklı olduğundan bu bir emir olarak kabul edilmiş ve Hz. İbrahim peygamber oğlunu kurban etmeye götürmüştür. Ancak Allah’ın emriyle bıçak çocuğu kesmez. Bu esnada Cebrail kucağında bir koç ile gelir. Bu imtihan başarı ile geçildikten sonra tüm İbrahimi dinlerde Zilhicce ayının 10. günü aynı şekilde kurban kesilerek kutlanan bayram, kurban bayramıdır. Kuran’da da böyle  anlatılmıştır.

 

Duanın karşılığı bir evlattır. Ve İbrahim peygamber duasının  kabulü karşılığında imtihana tabii tutulmuştur. İmtihanı başarıyla geçmiştir. Çünkü o bir peygamberdir. 

 

Kimine göre ise  bu bayram hayvan katlidir ve kimine göre  hayvan kesilmesiyle bayram aynı cümle içinde dahi kullanılamaz, böyle bir bayram olmaz ...

 

Gelelim bize. Bizlerde kurban bayramında  Allah’a yakınlaşmak için kurbanlarımızı kesiyoruz. Bayramımızın ilk gününü bu kesim işleriyle geçiriyoruz. Çünkü  uzun ve meşakkatli  bir iş. Ufak tefek kazalar  yaralanmalar olsa da başarılıyız. O gün hepimiz kasabız. Hakkından gelebiliyoruz.

 

Milletçe hatıralarımızı anlatırken kurban bayramına dair de hemen hemen her kişinin  mutlak bir hatırası mevcuttur.

 

Her şey tamam, alma kısmı, hissedarlarla paylaşım kısmı, buzdolabı poşetleri, dondurucular hepsi  tamam. Ama sıra  kurban etini ihtiyaç sahipleriyle paylaşma kısmına gelince oraya bir bakalım. ne kadar başarılıyız.

 

Eti dibine  kadar sıyrılmış kemikler, en yağlı veya sadece yağ kısmını ihtiyaç sahibi olanlara vermekte de başarılıyız. Derin dondurucuları ağzına kadar kurban etiyle doldurma kısmında da. Etleri doldurduktan sonra hadi bir tatile gidelim kısmında da. Ama konu önemli, mevzu sadece hayvanı kurban etmek değil.

 

Dağıtmak! Peki peygamberimiz ne diyor bununla ilgili;

 

Bir gün Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (sav) evinde “kurban” kesmiş... Parçalama işlemi bittikten sonra, Efendimiz (sav) evden ayrılmış...

 

Hz. Aişe validemiz de, kurban etinin hemen hemen hepsini ihtiyaç sahiplerine dağıtmış... Elinde sadece “kürek kemiği” kalmış.

 

Hazreti Peygamber Efendimiz eve gelince sormuş “Aişe validemiz”e; “Ya Aişe, Kurban’ı ne yaptın, ondan geriye ne kaldı?”

 

Aişe validemiz cevap vermiş; “Kalan, bir kürek kemiğidir.”

 

Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (sav) gayet mutlu bir ifade ile şu karşılığı vermiş; “Desene kürek kemiği dışında hepsi bizim oldu.” 

 

Yani eğer bu bir ibadetse ve eğer sevap işlemek, rıza   olunmak içinse,

dağıttıklarımız bize kalacak olanlar. Eğer değilse, o zaman afiyet  olsun hepimize ... 

Dağıttıklarımız  bizimle gelecek olanlar. Hatta bu bayram şöyle yapabilsek. Özenerek  yemeklik hazırlasak etleri  ve  kıyma çektirsek güzel bir şekilde, dolap poşetlerine koyup öyle dağıtsak ne kadar güzel olur değil mi? 

 

Verdiğimiz kişi kendini ne kadar özel hisseder ve  bu bayram belki  yüzünde bir tebessüme sebep oluruz.  Değmez mi Bu kadar meşakkate. Bu bayram bütünün bir kısmını kendimiz ve ailemiz için tadına bakmaya,  kalan büyük kısmını ihtiyaç sahiplerine dağıtmaya niyet edin. Çünkü hayat alışveriş değil, veriş  veriş veriştir. Veriş olunca güzelleşir dünya.

 

Bayram paylaşılınca bayram olur.

 

Şimdiden  iyi bayramlar.