Unutulmazlar

 

 

Gazetecilik mesleğini yaparken, edinilen anıların bir bölümü ‘’unutulmaz anılar’’ arasına girer ve yıllarca özelliği korur. Hatta, yazılacak bir kitapta müstesna yerini de alır. Ama, öyle anılar vardır ki, yaşanmış ve geçmiştir. Bir kez bile olsa anımsanmaz.

Bu düşünce, her gazetecide oluşur ve yansımalarını gözlemlemek de olasıdır. Çünkü, gazeteci, birey olmanın yanı sıra kamunun malıdır.

Bunlar, benim düşüncelerim…

Çok sayıda gazetecinin benzer düşünceleri paylaştığına tanık oldum, olmaya da devam ediyorum.

Onlardan biri, meslek örgütüm Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti’nin etkinliğine katılan Hürriyet Gazetesi’nde çalışan sevgili dostumuz gazeteci-yazar Süleyman Arat. Sevgili Arat, Gebze Kent Merkezi ve İzmit Sivil Toplum Merkezi’ndeki söyleşilerinde, her iki söyleşi öncesi, sırası ve sonrasında yaşadığı iletişimleri, ‘’benim için unutulmaz bir gün oldu’’ cümlesiyle özetledi.

Süleyman Arat, mesleğe 32 yıl önce Hürriyet Gazetesi’nde başlıyor. Bu sürede yaşadıklarını ve karşılaştığı olayları Yokuş Yukarı adı verilen kitabında anlatıyor. Anlattıkları ve kitabında yer verdiği anektotlar, onun için ‘’unutulmazlar’’ arasına girmiş ve geçirdiği bir unutulmaz günde kentimizdeki gazetecilerle diyalog kurup görüşlerini paylaştı.

Her gazetecinin ‘’unutulmazları’’ vardır. Önemli olan, onları derleyip kendi malı olmaktan vazgeçerek kamuya sunmaktır. Bu cesaret işidir ve yapan gazeteci sayısı çok azdır. O yüzden, Süleyman Arat’ı bir kez daha kutlamak lazım.

Arat, alaylı bir gazeteci. Siyah beyaz filmlerin kullanıldığı dönemden başlayarak renkli film dönemine ve dijital döneme geçişi yaşayan, sürecin tüm zorluklarını yakınen hisseden bir meslekdaşımız. Kısacası, benim de içinde bulunduğum bu kuşan gazeteciler, basındaki bu hızlı değişimi A’dan Z’ye kadar yaşadık.

Sevgili Arat’ın kitabına, Hürriyet’in önemli isimlerinden Uğur cebeci isim bulmuş, ‘Yokuş Yukarı’…

Kitap, hem Babaali Yokuşu hem de Arat’ın hayatından anektotları içeriyor ve ismiyle de önemli bir örtüşme yaşıyor. Kitabın en önemli özelliği, (Kendi deyimiyle) Arat’ın hiç not almadan, hafızasında yer eden anılara olan güveniyle oluşturduğu yazın olması. Bu çok önemli, çünkü, hiç not alınmamış bir yaşamı kitaplaştırmak için önce güçlü bir hafızaya, sonra da analiz yeteneğine sahip olmanız gerekir.

Bence, Süleyman Arat’ın o söyleşilerinde dillendirdiği birkaç cümle, meslek açısından çok önemli. Diyor ki, ‘’Bir daha dünyaya gelsem yine Hürriyet’e çalışmak isterim. Basının gerçekten amiral gemisi. Siyasetten spora kadar her alanda habercilik yaptım. Mesleği çok severek yapıyorum. Her işimi ilk günkü heyecanla yapıyorum. Bu mesleği yapma deseler bana hayattaki en büyük kötülüğü yaparlar…….”

Bu ifadelerden ortaya çıkan gerçek, bana göre şudur;

Sevgili Süleyman Arat mesleğini çok seviyor,

Kurumuna bağlılığı ilke edinmiş, kurumun gerekleri ve taleplerini dikkate alarak en iyisini yapmaya çalışmış,

Kurumu da ona hep vefalı yaklaşması (bir çok personele olduğu gibi)…

Daha ne olsun, bu deneyimleri bizlerle paylaştığı için şanslıyız. Kitabına ilişkin dip notlarım, bir başka yazıya kaldı.

Teşekkürler Süleyman ve bu dizi sürmelidir sevgili cemiyet yöneticileri…