ÜLKEMDEN İNSAN MANZARALARI

Tuncer Altunbulak

Gebze’nin sokaklarının birinde bir sokak lambasının altında bir elinde cep telefonu diğerinde bir şarap şişesiyle yatan bir adam üstüne aldığı kirli battaniye sigara ateşiyle delik deşik olmuştu bir yerleri nasılda yanmamış hayret ettim sabaha yakındı spora çıkmıştım onu öyle o halde görünce ilgilenmek zorunda kaldım onu öyle o pis çaputların içinde görünce aklıma çok sevdiğim bir türkünün şu iki dizesi geldi “ sokakta yatanın kürkü, beşikte yatanın sütü çalınmaz denir “ güzel sözler bunlar ama uyan kim yaşadığımız bu zamanda böylesi güzelliklere yer yok sokakta yatanın kürkü beşikte yatanında sütü çalınıyor insanlık ölmüş merhamet ve vicdana yer yok insanların çoğunda arlanma ve utanma kalmamış.

Zaman mutluluklarını başkalarının acıları üstüne kuranların zamanı bu insanların sözleri ve davranışları geçer akça olmuş yoksula dışarıda kalmışsa işsize önem verilmiyor bazı hokka bazları emekçileri önemsemiyorlar direğin dibinde donmak üzere olan adamın yanında geçenlerin birisi ona bakmıyor muktedirlerin marifeti oradan geçenlerin çoğu elindeki şarap şişesi yüzünden tepki gösteriyordular sövmekle saymakla ve kabalıkla mahir olan kimseye yardım elini uzatmayan gönül fukarası bazı tüpler adama küfür ederek gittiler oradan yazıklar olsun onlara

Ülkemde insan manzaraları iki gün önce çorba içmek için gittiğim bir lokantada çok üzücü bir olaya şahit oldum müşteriye çorba getiren garsonun ayağı masalardan birine takılınca elindeki çorba tası yere düştü patron olacak herif müşterilerin önünde çocuğa söylemediği laf bırakmadı garsonunu aklından geçenleri allah bilir bir çoğunun ben tahmin edebiliyorum ekmek parası işte başka bir iş bulabileceğini bilse çucuk hemen o işi bırakırdı aslanı kediye boğduran bir zamanda yaşıyordu Mahsuni boşuna demiyor yiğit muhtaç olmuş kuru soğana bilmem söylesem mi söylemesem mi

Bir kahve de gördüklerim sözünü ettiklerimden hiç farklı değil ülkemin insanları yapacak bir şey yok insanlar öbek öbek masalara dağılmış okey oynuyorlar mümine için bir tane gazete okuyan düşünen ve ya sohbet eden yok dört kişiyi görmeyi değerdi hala içlerinde biri vardı ki her taş çekisinde masaya yumruk indiriyor taşlara küfür ediyor sonunda parti ona kaldı okey taşlarından bir siya yediliyi eline aldı kahvedekilere göstererek şu yediliği şu şeytanı bu şerefsizi görüyor musunuz bu şeytan yüzünden

Yenildim kahveden biri şansızlık işte yoksa sen yenilecek adam mısın adam sanki bilim adamı bir şansızlık olmuş da işi yarıda kalmış başka biri iyi bir işin anlat işin gücün oyun torunun dede bana bir hikaye anlat dese anlatamazsın hayırlı bir iş var gel deseler gitmezsin sanki memleketi yoksulluktan kurtarmışsın bu günüm çok heyecanlı ve verimli geçti akşam eve dönüyordum Cuma pazarının ortasında aşağı trafonun oradan kavga sesleri geliyor koşarak indim oraya bir anda onlarca insan toplandı birisi kırmızı ışıkta geçmiş araçlar adama vurmamak için bir birine girmiş adam kaçmış gitmiş biri bağırıyor kural kaide bilmeyen insanlarla doldu bu şehir adam doğru söylüyor insanlarımızın çoğu hayla köylerinde yaşadıklarını sanıyorlar okumuyor düşünmüyorlar kurallara uymaya çalışsalar okuyan yazan ve düşünenlerde çoğunluk oluşturamıyorlar yüzde seksenimiz psikolojik sorunluyuz bu ülkede para kazananlar psikiyatrılar falcılar ve bakıcılardır ülkenin yarısı sorunlarına çözümü bakıcıların kapılarında arıyorlar demek ki onlar da bu insanların derdine derman bulabiliyorlar fiziğin  - kimyanın ve felsefenin rağbet görmediği okutulmadığı yerde falcılar, bakıcılar tartışmasız hale gelirler.    

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.