TÜRKİYE’DEN İNSAN MANZARALARI

Tuncer Altunbulak

 

 

İktidar koltuğuna oturmak milyonları yönetmek, emirler vermek iktidar olmanın olanaklarını kullanmak müthiş bir keyif!...

Türkiye kapitalist bir ülkedir.

Türkiye’de iktidar olmak kiralık gibi, sultanlık gibidir.

Bizde geçerli olan kültür biat kültürüdür. Her iş, emir ve komuta zinciri içinde yürür. Sorup sorgulamak, eleştirmek yoktur.

İktidarın başının iki dudağının arasından çıkan her şey kanundur ve yerine getirilir.

80 yıldır Türkiye aynen böyle yönetilmektedir. İtirazı olan birisi varsa, çıksın böyle değil diye itiraz etsin!...

Darbelerle yönetilmiştir Türkiye.

İktidara gelenler halkı zenginleştirmek, işsizliği, açlığı iç kargaşaları ortadan kaldırmak için değil daha da fazlalaştırmak için gelmişlerdir.

Ben şimdiden söyleyeyim; yarın Pazar günü yapılacak olan yerel seçimler, yaklaşık iki yıl sonra yapılacak, genel seçimlerde iktidara gelecek partiyi belirleyecektir.

Halka yapacakları hayali vaatleri şimdiden başlatmışlar. Boş vaatler nasıl olsa söyledikleri hiçbir hizmeti yapmayacaklardır.

AKP, iktidara gelmeden önce işsizliği, açlığı, cehaleti, kardeş kavgasını ortadan kaldıracağını söylememiş miydi?

Söylediklerini yaptılar mı? Yok….

Bundan sonra iktidara yine gelseler yapacaklar mı? Yok….

Türkiye’ye ileri bir demokrasi getireceklerini söylüyorlar.

Getirdiler mi? Yok….

Bütün bunların tam tersini yaptılar, halkı ikiye böldüler. Halkın %50 dedikleri bir bölümünü karşılarına aldılar.

Aynı mahallede, aynı apartmanda oturan insanlar birbirleriyle konuşmuyorlar. Kardeş kardeşiyle konuşmuyor.

İleri Demokrasi, demek ki bu!...

Bir dönem Özal hükümetini bile halk arar duruma gelmiştir.

Ki Özal hükümeti Türkiye’ye Menderes hükümetinden sonra en kötü hükümettir. Türkiye’ye özelleştirme, taşeronlaştırma sistemini Özal hükümeti getirmişti.

Türkiye halkının başına gelenleri ben bir terekeme yurttaşımızın başına gelenlere benzetirim.

Bu vatandaşın başına gelenleri anlatayım da ibret alın!..

Yaşadığı köyün zalim ağasından aşiret kavgalarından bıkıp usanan bu vatandaş malını, mülkünü yok pahasına satar, başka bir köye gider, oraya yerleşir.

Bir iki gün sonra ne görense iyidir? Bu köyün ağası geldiği köyün ağasından daha zalim, üstelikte 12 tane de oğlu var.

Tarlasını, tapanını otunu yakmışlar adamın.

Anlayacağınız, terekem yağmurdan kaçarken, doluya tutulmuş.

Bir gün bu eza, ceza canına tak etmiş, ağayı devlete şikayet etmek için şihre gitmiş. Arzuhalcıya bir dilekçe yazdırmış.

Arzuhalcı ; okuyayım, dinle de imzala demiş, başlamış okumaya.

Bir anda bakmış bizim terekeme ağlıyor, göz yaşları sel olmuş. Saçını başını yoluyor.

Ama niye ağlıyorsun diye soruyor.

Terekeme derin bir ah çekip, sorma ay balam, meğer ben ne hallere düşmüşüm?

Aynen böyledir işte…. 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.