TIMARHANEYE TAŞINMAK

Tuncer Altunbulak

Ünlü İngiliz matematikçi ve düşünür Bernand Russell evrenin bir tımarhane, hastaların da tımarhaneyi ele geçirdiğini ve birbirlerine kötülük yaptıklarını, her yanı yakıp yıktıklarını söyler. Yine 1957 Nobel Ödüllü yazar Albert Camus, “tek bir felsefe sorunu vardır o da delilikle intihardır” der. Bence herkes hiç değilse bir süreliğine tımarhanede yatmalıdır. Özellikle özgün bir eğitimin olmadığı, bilimin edebiyatın, sanatın ve felsefenin yadırgandığı Türkiye gibi ülkelerde tımarhanede yatmanın sayısız faydaları vardır. Sokağa çıkın, insanları şöyle bir izleyin. Sokağın gerçekten bir tımarhane olduğunu göreceksiniz. Artık insanların durumu siz düşünün. Ben bugün rahat yaşayabiliyor, insanlarla ilişki kurabiliyor ve şu yazıyı yazabiliyorsam bunda tımarhanenin büyük faydası vardır. O dönem biz ailece bir tımarhaneye taşınmıştık. Epey bir süre delileri tedavi eden doktorlar, hemşireler ve delilerden hizmetlerini esirgemeyen hasta bakıcılarla yaşadık. Bir gün babam isim vermeden oğlum bu adamların hepsi deli demişti. Kolay mı her gün buraya ülkenin her yanından çeşitli nedenlerden dolayı çileden çıkmış, çıldırmış, intihara yönelmiş yüzlerce insan geliyor. Bu insanlarla uğraşmak, tedavi etmek kolay mı? İnsan evde üç kişiyle baş edemiyor. Babamın sesi burkuldu ve söylediğine de pişman oldu bence. Türkiye’nin kalbi bu hastanede atıyor. Türkiye’nin tamamı bu olmasa bile yarısı buradan gelip geçmiştir. Ziyaretime gelen annem çok korkmuştu “oğlum senin buralara düşeceğini rüyamda görsem inanmazdım ama işte hayat insanın istemedikleri başına geliyor buna da hayat deniyor” dedi. Ailemin buraya taşınması köylüler ve komşularım tarafından olumsuz karşılanmıştı. Bu cahil, görgüsüz insanlar ailece deli olduğumuz kanısına varmıştılar. Yaşadıkları dar çevrenin dışında hiçbir şey görmemişler, okumamışlar, yazmamışlar hayatta yalnız kendi yaşadıkları küçük şeyleri görmüş yaşamın da böyle şeyler olduğuna karar vermiştiler. Bu tür insanlara ne kadar önemli şeylerden söz ederseniz edin onlar ancak kendi anladıkları kadarını anlarlar. Çoğu hayatı yemek, içmek, yatmak ve kalkmaktan ibaret sanıyorlar. Bu yüzden Thomas Hobbes “insan insanın kurdudur” demiş. Kurttan da öteye insan insanın cehennemi, felaketi, kursağı, yarası, yoksunluğu, hayal kırıklığıdır. İnsanoğlu canlıların en zalimi, en gaddarıdır. Bazen birbirimizin varlığına ihtiyaç duyarız, çoğu zaman akla hayale gelmez kötülükler yaparız birbirimize. Sokağa çıkın yüzlerce insan en çok güvendiği dostundan, akrabasından büyük acılar görmüş ve ihanete uğramıştır. Bu yüzdendir ki insan insanın felaketidir demişler. İnsanlık tarihi insanların birbirine yaptığı kötülüklerle doludur. Çıkarları için birbirlerine yapmadıkları şey kalmamıştır. Ünlü Rus yazarı Çehov’un eşler arasındaki sadakatsizliği anlatan bir öyküsü vardır. Müşterisi ölen bir tüccar, adamın borcunu tahsil etmek için adamın eşine gider ve eşinin ihanetini orada görür Maksim Gorki’nin Güneşin Çocukları adlı eserinde dönemin Rusya’sında korkunç İvan’ın Rus halkına yaptığı büyük insanlık dışılıkları anlatır. Yine ünlü yazar Tolstoy Moskova’da aldığı daireyi bir tımarhanenin yanında alır. Dostları neden diye sorar, onlara yakında delireceğimi biliyorum bu yüzden der. Yine büyük Rus yazarı Gogol’un müfettiş isimli bir eseri var. Orada devlette çalışan memurların ne kadar telaşsız olduklarını ve işe önem vermemesini anlatır. Yazıyı sevgili annemin sözleri ile bağlamak isterim. Uzun süre tedavi görmeme rağmen annem “sen akıllı bir çocuksun, doktorlar seni burada boşu boşuna yatırdılar. Boşver burada yatmayı, burada iyice delirirsin. Evimize gidelim, ben seni iyileştiririm” annemin bu sözleri bana hep Hazreti İsa’nın çarmığa gerildiğini anımsatır. İsa çarmıkta asılı dururken bir adam karşısına geçer sevgili peygamberim affet seni buraya gerenleri onlar ne yaptıklarını bilmiyorlardır der.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.