1955 yılında kurulan Gebzespor’un ilk kadın yöneticisi veya yöneticilerinden biri İlker Çakır’ın kulüp başkanlığı döneminde günümüz Gelecek Partisi İl Başkanı Serap Çakır oldu, başkanvekilliğine kadar görev üstlendi…
67 yıllık tarihi olan Gebzespor’da yeni bir ilkte kuvvetle muhtemel bu dönem yaşandı. Gebzespor yönetiminde Funda Tüfekçi ve Nilgün Erol şahsiyetlerinde iki kadın yönetici birden yer aldı.
Gebzespor’un daha önceki dönemlerinde denetleme, disiplin kurulu üyelikleri; yönetim kurulu yedek üyeliği gibi pasif konumlarda görev alan Nilgün Erol bu dönem Başkan Resul Tat’ın davetiyle yönetime esaslı bir giriş yaptı. Genel Sekreter Yardımcılığı görevini üstlendi:
GÖREVİM TANITMAK VE DESTEK SAĞLAMAK
“Profesyonel ve aktif yöneticilik anlamında ilk deneyimim. Gebzespor yönetiminde çok yeniyim. Diğer arkadaşlarım bir önceki yönetimde de beraber çalıştığından biraz daha aktifler. Şu sıralar bir akrabamdan ötürü sağlık problemim var. O yüzden çok aktif değilim. Ben bana verilen her görevi yaparım. Günümüz itibariyle bana verilen görev Gebzespor’u tanıtmak ve destek sağlamak, destek bulmak. Biraz bunu yapıyoruz.”
Nilgün Erol ile bu röportajın sohbetini Arapçeşme Mahallesi, Gençlik Caddesi üzerindeki Faruk Güllüoğlu Kafe Restaurant’ta, fotoğraf çekimini Gebze Alaettin Kurt Stadı’nda gerçekleştirdik. İnceden siyaset ile aktif siyasette kadının yeri ve kadın kotası, eşitlik temeli üzerinden kadın, iş dünyasında kadın gibi konular ile yine spora ve Gebzespor’a dair diğer konuları önümüzdeki günlere aktardık.
ATLETİZM, HENTBOL, VOLEYBOL
Nilgün Erol’un sporla ilişkisi lise yıllarında başladı, üniversitede sürdü. STFA Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde bir dönem atletizm yaptı. Yine STFA’da amatör ve Kocaeli Üniversitesi’nde yarı profesyonel olarak hentbol ve voleybol takımlarında pivot / oyun kurucu mevkiinde oynadı:
OYUN KURUCULUĞUNU SEVİYORUM
“Yaşam biçimimde de oyun kuruculuğunu seviyorum. Tercihleriniz sizi geliştiriyor, şekillendiriyor. STFA Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi benim okuduğum yıllarda popüler bir liseydi. Sezai Türkeş Fevzi Akkaya / STFA Grup kurumsalında şirket destekliydi. Spor günleri, yılları olurdu. Dönem itibariyle spora çok önem verilen bir okulda yetiştim. Takım sporu yaptığım için, bu spor tipine ve grup çalışmalarına yatkınım.”
STFA’DA SADECE HENTBOL
TEKNİĞİ ANLATILMADI…
Nilgün Erol’a, “Spor ahlakına dair ne söylemek istiyorsunuz?” diye sorduk. “Atatürk’ün ‘Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim’ sözüyle başlamak gerekiyor” diye yanıtladı. Sonra biz sormayı sürdürdük, Erol yanıtlamayı:
DIŞARIDA NASIL TEMSİL
EDECEĞİMİZ ÖĞRETİLDİ
“Diğer liseleri, okulları bilmiyorum ama sporu destekleyen bir lisede eğitim gördüğüm için lisenin hentbol takımında forma giyerken bize anlatılan sadece hentbol sporunun tekniği, incelikleri ile sınırlı kalmadı. Öncelikle rakibe saygı ve rakibi küçümsememe öğretildi. Hentbolun bir takım oyunu olduğu, herkesin kazanabileceği veya kaybedebileceği, kazandığında veya kaybettiğinde nasıl davranman gerektiği anlatıldı. Dışarıda takımı temsil ettiğin hatırlatılıp nasıl temsil etmen gerektiği, ona uygun hareket etmen gerektiği öğretildi.
TAKIM OYUNUNDA BERABER
YAŞAMAYI ÖĞRENİYORSUNUZ
Tenis ve benzeri gibi bireysel sporların içinde yer almadım. Takım oyununda takımla birlikte hareket etmeyi, beraber yaşamayı öğreniyorsunuz. Yeme düzeniniz, uykunuz, hayatınız daha düzenli, tamamı kontrol altında oluyor ve daha düzenli bir hayat yaşıyorsunuz. Zararlı alışkanlıklara yönelmiyor, farklı uçucu diye tabir edilen maddeleri kullanma ihtiyacı hissetmiyorsunuz. Çünkü oyun oynadığınız için bedeninize iyi bakmanız gerekiyor.
DÜŞENİ KALDIRIYOR, DÜŞÜNCE
KALDIRILACAĞINIZI BİLİYORSUNUZ
Liseye ve lise takımında yer almaya 1992’de başladım. 1992’ye kadar daha dağınık bir hayat yaşadım. Zaten çocukluktan genç kızlığa geçiş sürecimdi. Takım oyunun bana en fazla kazandırdığı şey beraber hareket etme ve ortak yaşamdır. Takım oyununda bireysel yaşamdan ortak yaşama geçmiş oluyorsunuz. Ortak yaşamda bir şeyleri paylaşmayı, düşeni kaldırmayı, takım arkadaşınıza destek olmayı öğreniyorsunuz. Düştüğünüzde, birinin sizi kaldıracağını biliyorsunuz. Daha disiplinli bir hayat yaşamaya başlıyorsunuz.”
GÜNYÜZÜ İÇİN ŞAMPİYONLUK İSTİYORUZ: Nilgün Erol, Gebzespor takımından beklentisini, “Takımdan elbette şampiyonluk istiyoruz. Bu sene artık o sene olsun istiyoruz. Uzun yıllardır BAL’da, burada kaldık. Çıkalım istiyoruz. Bu şehirde birazcık artık gün yüzü görsün istiyoruz aslında” diye izah etti.
**
**
KİMDİR
Gebze’nin hastanesiz
yıllarında Kadıköy’de doğdu
1979’da; Gebze’deki hastane yetersizliğinden ötürü İstanbul Kadıköy’de, (dönemin) SSK Göztepe Hastanesi’nde dünyaya geldi.
Afyon kökenli. Ailesi 1970’den, kendisi doğumundan itibaren Gebze’nin İstasyon Mahallesi’nde oturuyor.
İlk ve orta okulu İstasyon Mahallesi’ndeki 60’ncı yıl (dönemin) İlköğretim Okulu’nda, liseyi STFA Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde okudu.
Kocaeli Üniversitesi Mimari Tasarım Bölümü (2002) mezunu.
25 yıldır Unsurlar Grup’ta yönetici pozisyonunda çalışıyor.
Bekâr.
**
KADINLAR İÇİN EN GÜZEL PAZAR AKTİVİTESİ
Gebzespor tribünlerinde
mor beyaz şarkılar söylemek!
Gebzespor’un bu döneminde iki kadın yöneticisinden biri olan Genel Sekreter Yardımcısı Nilgün Erol, “Kadınların tribünlere gelmesini elbette istiyoruz. Pazar günleri aslında Gebze’de yapılabilecek en güzel sosyal aktivite Gebzespor o pazar iç saha oynuyorsa bence maça gelmek” dedi. Bu röportaj görüşmesi için bir gün önceden randevulaştığımız Erol kıyafet olarak da mor bir kazak ve beyaz gömlek tercih etti. “Gebzeli kadınlar için bence en güzel pazar aktivitesi Gebzespor tribününde mor beyaz şarkılar söylemek” demedi ama ima etti. “Gebzeli kadınlar maça gelsinler çünkü kadının olduğu her yer çok daha güzel” teorisini şahsında pratiğiyle ve beden diliyle de ifade etti.
Tribünlere de çeki düzen
verdik. Küfrü azalttık
Kadınların futbol tribünlerine bir estetik kattığı, küfürlü tezahüratı tamamen gidermese de azalttığı yönündeki tespitlere katıldığını belirten Erol, “Kaldı ki sadece futbol maçları esnasında tribünde değil kadının olduğu her yerde erkekler kendisine, zorunluluktan değil nezaketen biraz daha çeki düzen vermek ihtiyacı hissediyor. Böyle de olması gerektiğini düşünüyorum ve kadınlar buna da sebep oluyor” dedi.
SEYİRCİ YASAĞINDA
KADINLARA AÇILMIŞTI
Seyirci yasaklı maçlarda sadece kadın ve çocukların maçlara alındığı bir dönem olduğunu hatırlatan Erol, taraftarı olduğu ve pandemi öncesi zaman zaman maçlarını Kadıköy’de izlediği Fenerbahçe’nin öyle bir maçında hiç tribünde yer almadığını ama gözlemlediğini, tribünlerin rengârenk olduğunu kaydetti. Söz konusu uygulama feminist bir işgüzarlık kaldırılmıştı. Erol kaldırılmasını doğru bulmadığını söyledi:
O KADAR FEMİNST
OLMAYA GEREK YOK
“Etkinliği çok desteklemiştim. Pozitif ayrımcılık gibi bir durumdu. Daha sonraları kadınların bir kısmı, ‘Kadınlar taraftar değil mi? Kadınların girmediği yer mi? Neden kadınlara fasulyedenmiş gibi davranılıyor’ gibi tepkiler verince federasyon o uygulamayı kaldırdı. Feminist bir tepkiydi, o kadar feminist olmaya gerek yok. Kadınların her ortamda alabildiğine özgür olması gerektiğini savunuyorum ama o tepki yersizdi.”
HERŞEY KADININ ESERİ: Nilgün Erol, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ulu Önder Atatürk’ü 84’ncü ölüm yıldönümünde, ‘Şuna inanmak lazımdır ki dünya üzerinde gördüğünüz her şey kadının eseridir’ sözleriyle andı. Atatürk ve silah arkadaşlarını rahmet ve özlemle andığını kaydeden Erol, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu sonrası başta seçme ve seçilme hakkının tanınması olmak üzere dünyada pek çok ülkeye örnek olan kadın merkezli politikaların ülkemizde kadınların önünü açtığını söyledi.
**
Afyon Sandıklı maçında
Gebzespor’u destekledim
Gebzespor ve fanatiklik boyutunda olmamakla birlikte Fenerbahçe taraftarı olan Nilgün Erol; 2010 yılından bugüne tribünlerde Gebzespor’u takip ediyor. “Afyon kökenliyim ama bir yerde doğumdan itibaren 40 yılı aşkın sürede orada kalınca oralı oluyorsunuz. Kendimi Gebzeli hissediyorum” diyen Erol, Gebzespor’un renktaşı Afyonspor ile Sandıklıspor gibi memleket takımlarını uzaktan takip ettiğini belirtip ekledi: “Gebzespor’un 3’ncü Lig’de tutunma mücadelesi verdiği 2011-2012 sezonunun Sandıklıspor’u ağırladığı son hafta maçında Gebzespor’u destekledim. O dönem işverenimiz Yavuz Unsur, Gebzespor’un kulüp başkanıydı. Tüm şirket çalışanları olarak o gün tribündeydik. Güzel bir maçtı” dedi.
**
FUTBOL OYNAMAK HİÇ AKLIMA GELMEDİ
Gebze’de Beşiktaş’ı değil
ama Arapçeşme’yi izledim
Futbol hiç oynamadığını, düşünmediğini de belirten Nilgün Erol, “Çok tercih ettiğim oyun olmadı ya da belki de, ‘Kızlar ne anlar futboldan’ mantığıyla yetiştiğimiz için herhalde ancak taraftar olarak kalabildik. Aslında şahsım adına olabilirdi ama lise ve üniversite yıllarımda sporun farklı dalları ile uğraştığım için futbol hiç aklıma gelmemişti. Bir de sözünü ettiğim o dönemlerde futbol daha çok erkek işiydi. Sonradan kadınlar biraz daha seyirci, taraftar, oyuncu, şahsımda da yönetici oldu. Kadınlar sonradan çözdü futbol işini” dedi.
ÇOK SEVİMLİ VE GÜZELLER
Erol sorumuz üzerine, “Beşiktaş Kadın Futbol Takımı’nın geçen sezon Gebze’ye aldırdığı iç saha maçlarından hiçbirini izlemedim. Ama burada Arapçeşmespor’un kadın futbol takımı var. Zaman zaman izliyorum. Çok sevimli ve çok da güzeller. Görüyorum” diye konuştu.