SİYASİ PARTİLER TARİKATA DÖNÜŞÜRKEN!

Cengiz Akgün

Marmaris’te yerel basın çalıştayı için salonda yerimizi aldık ve programın başlamasını beklemeye başladık.

Derken bir anda salonun giriş kapısında hareketlenme olduğunu fark ettik.

Önce çok sayıda korumalar ardından ise CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve parti yöneticileri giriş yaptı.

Salonda yediden yetmişe (gazeteciler çoğunlukta) herkes ayağa kalktı ve coşkulu şekilde alkışlamaya başladılar.

Biz birkaç gazeteci oturduğumuz yerden kalkmadık ve alkışlamadık.

Nedeni şu ki gazeteciyiz ve meslek etik kurallarına göre davrandık.

Asla bir saygısızlık veya çok bilmişlik içinde olmadık.

Kemal Kılıçdaroğlu konuşmasını bitirdikten sonra fotoğraf çektirmek isteyenleri, yanına sokulmak için cansiperane cenk edenleri hayretler içinde gördük.

Bende Kemal Kılıçdaroğlu’nun yerinde olsam katiyen genel başkanlığı bırakmam.

11 seçimi kaybedip CHP’yi bu duruma düşürdükten sonra bile yüksek dozda ilgi ve alaka görsem, ‘’Halk beni seviyor, demek ki yaptıklarım doğru şeyler’’derim.

Egoma teslim olurum!

Siyasi parti liderlerinin hepsi aynı hatta seçim kaybetmekten daha nirvana durumunda olanları bile var!

Şu bir gerçek ki siyasi partiler demokrasiden uzaklaştıkça tarikata dönüşmeye başlıyor.

Lider şeyh, parti üyeleri mürit oluveriyor!

Lider, parti yöneticileri ve üyeleri tarafından ulu, her şeyi bilen olarak görülüyor.

Hani bir söz var, ‘’Şeyh uçmaz müridi uçurur!’’ tamda öyle.

Bakın, dikkat ederseniz hangi parti olursa olsun üyeler genel başkanlarına toz kondurmuyor.

Adam veya kadın yanlışın daniskasını yapıyor lakin biat etmiş üyeler, ‘’Genel başkanım öyle demişse doğrudur demek ki var bir bildiği’’ diyor.

Yani lideri onun için yanlışlık yapmayan, kurtarıcı, insanüstü bir varlık!

Kendi içine yalıtılmış olan siyasi partiler bir süre sonra ülkede değil parti içinde iktidar olmak öncelikli hale geliyor.

Tıpkı CHP’de olduğu üzere!

Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarındandır.

Ciddi anlamda demokrasinin var olması, sağlanması tüm kurum ve kurallarıyla işlemesi adına siyasal partilere mühim sorumluluklar, görevler düşüyor.

İleri ülkelerin demokrasilerinde siyasetçiler başarısızlık anında istifa eder ve belirlenen süre içinde görev yaparlar.

Buna parti liderleri de dahildir.

Sonrasında siyaseti bırakıp olağan yaşamlarına geri dönerler.

Bizim ülkemizdeki gibi parti lideri, milletvekili, belediye başkanı, il ve ilçe başkanı, meclis üyesi olmak için akla ziyan olmadık şeyler yapmazlar.

Bir gün ülkemizde tam varlığıyla demokrasinin olduğu, siyasetin meslek olmadığı görmek umuduyla.