Sisteme duyulan güvensizlik

 

 

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, devleti ‘’Laik, demokratik, hukuk devleti’’ olarak tanımlıyor.

Bu tanımlamanın en önemli temeli yasama, yürütme ve yargı dengesidir. Bu denge, sistemin en önemli mekanizmasının, parlamenter demokratik anlayışın hakim olduğu TBMM olarak tanımlıyor.

Ama, bu sistemin Türkiye’ye dar geldiğini, değişmesi gerektiğini ve hatta değiştiğini savunanların gizlemediği bir gerçek ‘’sisteme duyulan güvensizlik’’ oldu. Bunu da gizlemiyorlar.

Uzunca bir süredir, gündemlerinden ‘Başkanlık’ var. Her lafın başı ‘başkanlık, başkanlık’ oluyor…

Sistemin, değişimle birlikte yenilenmesi adına atılan adımların odak noktasında yasama-yürütme-yargı dengesini gözeten parlamenter demokratik sistem yerine, güçlü Başkanlık sistemine ilişkin talep yatıyor.

Çünkü, güçler dengesinin yönetiminde yaşanan tıkanıklıkların aşılamaması ülkeyi darbelerle yüzyüze bıraktı. Bu durumu lehine çevirmek için cumhuriyet değerlerini ortadan kaldırılan, halkın katılım oranını daha da azaltan bir yönetim modelini ‘’işte yeni elbiseniz’’ diye sunan emperyalizm ile kayıtsız şartsız ortaklık yapan gerici, piyasacı AKP ideolojisi önüne ne gelirse devirip geçiyor.

O yüzden de söz ve karar mekanizmasını tek adamlık üzerine kurmakta sakınca görmüyorlar.

Ama, demokratik gelenekleri ve toplumsal değer yargıları farklı olan en az yüzde 65’lik kesim buna karşı direniyor. (AKP içinden de direnç olduğu biliniyor) O yüzden de, bu kadar güce rağmen, tek adamlık konusunda gereken son adımları atamıyorlar.

AKP, ‘Başkanlık’ hayali için sistemi etkisiz hale getirmeye çalışıyor, bu çok açık. Bu yüzden de, TBMM’de komisyonları baypas etmekle yetinmeyip yeni yöntemler izlemeye başladı.

Bunu, CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel ‘’TBMM ilga ediliyor’’ ifadesiyle dile getiriyor.

TBMM’nin ilga edilmesi, Anayasa’ya göre ciddi bir suçtur…

TBMM’yi ilga etmek, 12 Mart 1971 darbesinden sonra Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam edilme gerekçeleri arasında yer alır

AKP, 26. Yasama Dönemi ile birlikte yöntemlerini bilinen çerçevenin dışına çıkarıp, muhalefeti etkisiz hale getirmek için sıklıkla başvurduğu ‘torba yasa’ yöntemini yine doludizgin kullanıyor.

Bu da, bir nevi ‘TBMM’yi ilga etmek’ anlamına gelir…

AKP’nin yaklaşımı, muhalefeti devre dışı bırakan ‘Torba Yasa ile her şey hallolur’ anlayışının hakimiyetini sağlamlaştırmak.

Bunu, çok da iyi beceriyorlar…

TBMM’ye yeni dönemde bin 54 tasarı ve teklif sunulmuş. Bunlardan, uluslararası anlaşma olan 5’i dahil 9’u yasalaşmış.

Geçici Bütçe ile diğer 3 yasa ise ‘torba yasa’ olarak Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan hızla geçirilmiş.

Ehhh, daha iyisi Şam’da kayısı. Daha ne olsun ?

Tek adamlık provaları içerisinde en ciddi adımlar bunlar. İstediğin sayıda ve sadece istediğin kadar tasarı ve teklifi at torbanın içinde geçir Meclis’ten.

AKP, tek adam rejimine zemin hazırlamak için bilinçli olarak parlamenter sistemin damarlarını tıkıyor.

‘Bir şeyin yenisini yapmak için eskisini bozmak gerekir’ derler ya. AKP’nin sistemi bozma telaşı ve ısrarı bundan…

Sisteme sadece AKP güvensizlik duymuyor. Daha başka çevrelerde de güvensizlik öne çıkıyor. Ama, tercihler değişik olunca, iktidar gücüne sahip ideolojinin toplumu gericileştirme operasyonu daha can yakıcı hale geliyor.

Sistemin temel direkleri bile, artık sistemi savunamaz hale getirilirken, bütününe değil ama laiklik, aydınlanma ve devrimcilik gibi değerlere sahip çıkmak, sistemin eski sahibi olduklarını söyleyenlere ve yeni sahibiymiş gibi hareket edenlere karşın yine bizlere kalıyor.