ŞİMDİ NE YAPACAĞIZ?

Halil Yeni

Sabah kalkıp pencereyi açacak, güneşin doğuşuna selamlayacağız. Geceden katlanıp koyulmuş en güzel elbiselerimizi giyecek, evden çıkmadan önce sevdiğimizin çiçek yüzünü öpecek ve kedersiz şarkılar eşliğinde yollara düşeceğiz.

Karşılaştığımız insanlara gülümseyecek, otobüs yolu gözleyen işçi arkadaşlarımıza selam verecek, yol boyu çantamızda taşıdığımız şiir kitabını okuyacak, iş yerinde ki dostlarımıza kolaylıklar dileyeceğiz. Surat asmak yok. Vazgeçmeyeceğiz güleç olmaktan. Yüzümüzde umudun belirecek çizgileri…

Yine sigaramızı efkârlı çekeceğiz belki… Ama hüzün bir sigara içimlik kadar sürecek. İzmaritine basıp ezdiğimiz gibi ezeceğiz karamsarlığı. Sen insansın. Ne zorluklar yaşanmış tarihinde. Gözümüz kararmayacak. Öfkemizle değil bilincimizle hareket edeceğiz. İnsan umutları bittiği zaman ölürmüş, o kahrolası kefeni giymeyeceğiz. Yere sereceğiz teslimiyet bayrağını.

Yine şiirler yazacağız güneşli güzel günlere inanan, yine türküler söyleyeceğiz çakır keyif. Güzel romanlar okuyacak, yeni albümler alacak, muhteşem filmler izleyeceğiz. Yani yaşamaya devam edeceğiz. Dostun omzundan tutacak, daha bir sıkı sarılacağız. El vereceğiz birbirimize. Söz vereceğiz hep beraber yeniden yaşatabilmek adına güzellikleri.

Yıldız kaydığında dilek tutmaktan vazgeçmeyeceğiz. Gökkuşağı çıktığında altından geçmeyi hayal etmekten. İstediğimiz olmadı diye düşlerimizi yarı yolda bırakmayacağız yani. Eylemlere gitmekten. Eylemler düzenlemekten. Haykırmaktan ve talep etmekten vazgeçmeyeceğiz.

Yine çok seveceğiz ülkemizi. Dostlarımızın yüzünü yere düşürmeyeceğiz. Karanlık saldırsa da dört bir yandan, karamsarlık, yenilgi çökse de adım başı, sende yenilmiş olsan, üzülmüş olsan bu kahrolası sonuçlara bakıp, sevdiklerimize yüreğimizi açıp, yaralarını iyileştireceğiz.

Yürümekten başka ne var güzel bir gelecek adına. Mücadele etmekten, iyilikleri büyütmekten, kötülükleri mezara gömmekten daha güzel ne? Bu bir çağrı değil aslında. Sanki başka seçeneğin mi var vicdanlıysan. Vazmı geçeceğiz? Durmayacakmıyız yaşadığımız günlük haksızlıkların karşısında? Başkasından da bahsetmiyorum bak. Senden bahsediyorum. Benden. Sus pus içinde mi dolduracağız ömür denen defteri? Bize yapılan adaletsizliklere, hakaretlere, terbiyesizliklere, hayatımıza yapılan müdahalelere boyun mu eğeceğiz? İmkânı var mı bunun. Onursuzca yaşaya bilir mi bizim gibi insanlar?

Zalimlerin karşısına dikilmekten, saldırılara göğüs germekten ve bunu yaparken nüfus cüzdanlarımızda yazan memleketin adına, dilimize, inancımıza, cinsiyetimize hani gönül verdiğimiz ne varsa farklılıklar adına… Bunlara bakmadan, bunları takmadan, can cana yaşamaktan başka kurtuluşu kaldı mı? Doğmasını beklediğimiz sımsıcak yarınlar adına. Ben göremiyorum.

Biraz soluklanıp koşmaktan başka ne var, güzel bir gelecek adına? Yürümekten. Emek etmekten. Şarkı söylemekten. Şiir yazmaktan. Dayanışma içinde olmaktan. Sevmekten, âşık olmaktan, güzellikleri büyütmekten. Kötülükleri mezara gömmekten. En zor günlerde yanyana durmaktan. Zalimlerin karşısına dikilmekten. Saldırılara göğüs germekten…

Ne zorluklar yaşadık, ne acılara katlandık bu ülkede… Ağrımız azalsın. Yüzümüz yerden kalkıp yüreğimiz ayaklansın. Karanlık günleri yere serelim. Geleceğimiz aydınlansın.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.