ŞİİRİN ÇIĞLIĞI

İsmail Kadı

 

      İyi niyetlerimizle çıktığımız yolculuklarımızda, çalışmalarımızı bilimsel ve etik değerlerle güçlendirsek de önümüze hitler kılıklı engeller konu veriyor. Bu engelleri koyanlar senin sesinle şiirin sesini birbirine karıştırırlar… Senin sesini kıstık zannederler ya; gerçekte kısılan, yok edilmeye çalışılan şiirin sesidir.

 

      ‘Adam şiir sevmiyor ne yapalım?’ demek, şiire ihanettir. Şiire ihanet insanın kendisine ihanettir.

 

Pervasız vurur yüreğim

Kahpeliği şah damarından.

Deli dolu çizer beni

Kadınımın yüreğine…

Sıradanlığı öğütler ve sever

Sıra dışı uçuk, hatta kaçık

Sevdalarım

Tarihe yazdırmak ister adını…

 

İnsanla başlar şiirin çığlığı. Acıya eş, sevdaya yoldaş olmuştur bu çığlık.

Şiirin tarihsel gelişiminde nice zorbalar çıkmış ortaya, şiirin çığlığını kesmek için.

Ne işkenceleri, ne zindanları, ne de idamları şiirin kendine özgü çığlığını yok edememiştir. Ve bu çığlık insandan yana, sevdadan yana hiç susmamış, susmayacaktır...

 

   Şairler acıyı bal eylese de, dişlerini kenetleyip yumruğunu sıksa da dizeler de yeşerir umut türküleri, güneşli günlere duyulan özlemler…

 

İçim bir tuhaf

Delirtir beni,

Senin gibi

Yasak kadınlar tanırım.

Her akşam girerler kanına .

Yasak sözcükler gibi.

Senin yüzünden

Denize söverek taş atmam.

Senin yüzünden…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.