Şiir Hikâyeleri: On beşlere Ağıt

Halil Yeni

Mustafa Suphi, 1882’de Giresun’da doğdu. Babası Ali Rıza Bey, çeşitli illerde valilik görevleri üstlenmiş üst düzey bir Osmanlı bürokratıydı. Suphi yüksek öğrenim için Fransa’ya gitti. Burada Jön Türklerle tanıştı. Padişahın yetkileri "sembolik" bir düzeye indiren ve seçimlerle milletvekili seçerek meclis üzerinden ülkeyi anayasa ile yönetmeyi amaçlayan 2. Meşrutiyetin ilanından sonra İstanbul’a döndü ve çeşitli gazetelerde yazmaya başladı. İstanbul’da Hukuk fakültesini bitirdi.

 

Önce İttihat ve Terakki Partisi içinde yer aldı. Daha sonra muhalif tarafa geçtiği için Sinop’a sürgüne yollandı. 1914’te kırım’a kaçtı. Bu firar hayatının dönüm noktası olacaktı. Bakü ve Batum’a gitti. Osmanlı İmparatorluğu Rusya ile savaşa girince düşman ülkenin vatandaşı olduğu için tutuklandı ve esir kampına gönderildi. Kampta Marksist fikirlerle tanıştı. Bolşevik Partisi’ne katıldı.

 

1917 devriminin ardından serbest kalarak Moskova’ya gitti. Burada da parti içindeki Tatar-Başkırt devrimcileriyle birlikte Yeni Dünya gazetesini çıkardı. 10 Eylül 1920’de çeşitli bölgelerden gelen 75 delegenin katılımıyla Bakü’de Türkiye Komünist Fırkası’nın 1’nci kongresi toplandı ve TKP kuruluşuna öncülük etti.

 

TKP’nin Merkez Komitesi Başkanı olan Suphi, emperyalist işgale karşı Ankara hükümetiyle işbirliği yapmak, maddi destek sunmak ve kurtuluş savaşına katılmak için bir grup parti yöneticisiyle birlikte 28 Aralık 1920’de Anadolu’ya geçti. Ankara’ya gidip, Kemal Paşa ve yönetimindeki hükümetle görüşmeyi hedefliyorlardı.

 

Kars’ta Doğu Cephesi Komutanı Kazım Karabekir Paşa tarafından karşılanan heyet uzun süre burada bekletildi. Erzurum – Bayburt – Gümüşhane – Maçka üzerinden, günler süren zorlu bir yolculuk sonucu Trabzon’a gönderildiler. Yolda idari, askeri yöneticilerin, yerel liderlerin, din adamlarının kışkırttığı kalabalıkların engellemeleri, baskı, hakaret ve eziyetleriyle karşılaştılar.

 

28 Ocak 1921 akşamı Trabzon’da doluşturuldukları bir taka güya onları Batum’a bırakmak üzere denize açılmıştı. Trabzon ya da Sürmene açıklarında, arkadan gelen ikinci teknedeki bir grubun saldırısına uğradılar. Bir bölümü süngülenerek bir bölümü elleri ve ayakları bağlandıktan sonra, denize atılarak öldürüldü. Bindirildikleri taka 29 Ocak’ta Trabzon’a boş olarak döndü. Ve türkülerimizin tek sesli korosu Ruhi Su ’’15’lere ağıt’’ şiirini yazıp, besteleyerek hafızalara unutulmaz bir belge sundu. Aşağıda ki şiirin hikâyesi işte buydu.

 

 

Hayali gönlümde yadigar kalan / Bir yanım deryada çalkanır şimdi / On beş mürşid ile boğulup ölen / Bir yanım deryada çalkanır şimdi

Garip garip öter derya kuşları / Su içinde uykuları, düşleri / Bir gelin, döker kanlı yaşları / Bir yanım deryada çalkanır şimdi

Yaralarım tuz içinde kanıyor / Uyku gelmiş ela gözler sönüyor / Bir yanımda Suphi Nejat ölüyor / Bir yanım deryada çalkanır şimdi

Gelir günler gelir, yaram sarılır / Böyle gitmez bir gün hesap sorulur / Bir yanım Acem'den, Çin'den görünür / Bir yanım deryada çalkanır şimdi

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.