Sendikada yöneticiliği de mücadele ile edineceğiz

Eğitim-Sen Gebze Şube Sekreteri Meryem Meriç, gazetemizin 8 Mart ilavesi için yorumunda, “Kadınların sendikalarla var olmasını sağlamak, farklı örgütlenme biçimleri benimsemek ve eşitlikçi politikalar geliştirmek için mücadeleye devam edilmelidir" dedi

Son yıllarda sendikaların güçlerini kaybetmesi ile kadınların sendikalardaki örgütlenmesinin arttırılması için çalışılmaktadır. Bundan dolayı da sendikalar kadınların sayısını arttırmak için geleneksellikten uzaklaşılarak farklı politikalar kullanılmaya başlanmışlardır. Sendikalar kadınların çıkarlarını koruyup geliştirdiğinde kadınlarda sendikalara üye olmaya daha sıcak bakacaklardır.

**

Kadınların işgücüne ücretli olarak katılmasıyla çalışma hayatında ve toplumsal yapıda değişiklikler olmuştur. Bu değişiklikler nedeniyle toplumsal yapıda sorunlar ortaya çıkmıştır. Bu yüzden çalışma hayatı yeniden düzenlenmiş ve kadın erkek arasında farklılıklar ortaya çıkmıştır. Sanayi devrimiyle birlikte toplum yapısı değişmiş tarım toplumundan sanayi toplumuna geçilmiştir. Bu geçiş yaşanırken geleneksel toplum yapısının getirileri, kadının eğitimsizliği ve ev dışında iş deneyiminin olmaması sebebiyle kadınlar güvencesiz, düşük ücretli ve part time işlerde çalışmak zorunda kalmıştır.

Modernleşmeyle birlikte kadının eğitim seviyesi artmış ve geliri yüksek işlerde çalışmaya başlamıştır. Böylece sosyal hayat da kadınların lehine çevrilmeye başlanmıştır. Geleneksel roller yerini paylaşımcı cinsiyet rollerine bırakmaya başlamış ancak bu değişim yavaş ilerlemiştir. Çünkü toplumdaki ataerkillik ve toplumsal cinsiyet rolleri varlığını hala devam ettirmektedir. Buna rağmen kadın kendine biçilmeyen rollerde de aktif olmuş ve aile içi ilişkilerde daha demokratikleşmiş hatta kültürleri şekillendirecek iktidarda da söz sahibi olmaya başlamıştır. Bilim ve teknolojinin gelişmesiyle birlikte modern toplum yapısı yerini post-modern toplum yapısına bırakmıştır.

Toplum yapılarındaki değişimle kadın işgücü piyasalarına girmiş ve kadında erkek gibi çalışma hayatındaki haklarının korunmasını istemiştir. Bunun içinde kadınlar sendikalaşma eğilimi göstermiştir. Sendikalı olma oranının en yüksek olduğu bölge Avrupa olmasına rağmen işgücüne katılanların oranıyla sendikaya üye olanların oranları karşılaştırıldığında sendikalardaki üye sayılarının çok düşük seviyelerde olduğu görülmektedir. Sendikaların karar mercilerinde ve yönetim kadrolarında kadınların üye sayısıyla aynı oranda temsil edilmemesi de kadın ve sendika ilişkisindeki sorunlardan biri olmaktadır. Bu konuda Türkiye’ye bakıldığında kadınların sendikalaşma oranlarının düşük olması, yönetimde ve karar mercilerinde az sayıda bulunmaları sorunun gelişmekte olan ülkelerde daha büyük olduğunu göstermektedir

Sendikaların erkek egemen bir hareket olarak gelişmesi de sendika kadın ilişkisinin sorunlu olmasına neden olmaktadır. Bu nedenden dolayı sendikalar kadınların haklarını savunmaya çalışırken, kadınların önceliklerinden ve ihtiyaçlarından bahsederken bile erkek egemen bakış açısını kullanmaktadır. Bu durum eşit işe eşit ücret konusu savunulurken bile görülmekte ve kadınlar ile erkeklerin eşit değerdeki işlerde çalışması söz konusu olduğunda sessiz kalınmaktadır. Sendikaların ortaya çıktığı zamanlardan günümüze kadar bu anlayış varlığını sürdürmektedir.

Kadınların sendikal örgütlere ilgisinin az olduğu ileri sürülse de bazı ülkelerdeki sendikalara kadınlar ile erkekler aynı oranda, hatta kadınlar daha yüksek oranda üye olmaktadır. Mesela; İngiltere, İrlanda ve Kanada’da kadın ve erkek sendika üyeliği oranı eşit, Finlandiya, Norveç ve İsveç’te kadınların sendika üyeliği oranı daha yüksek olduğu görülmektedir. Ama bu durum gelişmekteki ülkelerde aynı olmamaktadır.

 Kadınlar küresel sendika üyeliğinin yaklaşık yüzde 33’ünü oluşturmakta, sendikaların yönetim organlarının ise yalnızca yüzde 1’ini temsil etmektedirler. Açıkça kadınlar sendikal hareket içinde erkeklerle eşit statüye ulaşamamıştır. Bu durum özellikle işyerinde cinsiyete dayalı ayrımcılığın hala yaygın olduğunun göstergesidir. Bunlarla birlikte ülkemizde elde edinilmiş tüm kazanımlar kadının kendi gücüne inanıp verdiği mücadele ile  KESK’te bugün kadın sekreterlikleri ve kadın kotası mevcut. Eğitim - Sen’in hem merkez hem de şube yönetiminde yüzde 40 kadın kotası bulunur. Disiplin ve denetleme kurullarında yine kadın kotasına dikkat edilir. Elbette bunlar hep mücadele ile elde edilmiş kazanımlardır. İşçi sendikalarında ve diğer kamu sendikalarında maalesef böyle bir kazanım yok henüz. Ancak kadınlar örgütlü mücadeleleri ile bunu da elde edecekler. Kamuda pantolon giymeden, süt iznine, doğum iznine kadar belirleyici unsur kadın mücadelesidir.

Kadınların sendikalarla var olmasını sağlamak, farklı örgütlenme biçimleri benimsemek ve eşitlikçi politikalar geliştirmek için mücadeleye devam edilmelidir. Kadınlar sadece 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü ve 8 Mart Kadınların Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü’nde hatırlanmamalı, yılın tümünde kadınların sorunlarına bütüncül bir bakış açısıyla eğilerek kadın mücadelesine devam edilmelidir.

 

Meryem MERİÇ

Eğitim-Sen Gebze Şubesi

Şube Sekreteri

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

EMEK Haberleri