SAVAŞIN ÖLÜ ÇOCUKLAR!..

İsmail Kadı

Sosyal Medya üzerinden facebook’uma Çarşamba günü İzmir’den bir avukat arkadaşımın oğlu ölü çocuk resimleri göndermişti.

Muhtemelen Ege kıyılarında batan kaçak teknelerden birinin faciasından olduğunu tahmin ediyorum.

Ortadoğu bataklığından kurtulmak için umuda yolculuk yapan binlerce insandan birinin cesedi olmalı.

İlk bakışta oyuncak bebek gibi görünüyordu.

Yanı başında bir güvenlik görevlisi ölü bebeğin başucunda, muhtemelen otopsi raporu için bulunuyordu.

Sağken koruyamadığımız o çocuğun, ölüsünü koruma altına aldık.

Savaşta ilk çocuklar ölür!..

Onları gömecek babaları bile olmaz.

Çünkü, onların babaları da muhtemelen savaşta ölmüştür.

***

Büyük Şair Nazım Hikmet, bugünleri ne güzel şiirlerinde anlatmıştı.

“Kapıları çalan benim,

Gözünüze görünemem,

Göze görünmez ölürler.

Hiroşima’da öleli oluyor bir on yıl kadar.

Yedi yaşında bir kızım,

Büyümez ölü çocuklar.

Saçlarım tutuştu önce

Gözlerim yandı, kavruldu.

Bir avuç kül oluverdim.

Külüm havaya savruldu.

Benim sizden kendim için

Hiçbir şey istediğim yok.

Şeker bile yiyemez

Kağıt gibi yanan çocuklar.

Çalıyorum kapınızı

Teyze, amca bir imza ver.

Çocuklar öldürülmesin

Şeker de yiyebilsinler!:”

Bu şiir yazılalı neredeyse 80 yıl oldu.

Ege Denizi kıyıları insan mezarlığına döndü.

Her gün batan tekne görüntülerinin haber değeri bile olmuyor.

1990’lı yıllarda Ege Kıyıları, Barış Denizi olarak anılırdı.

Şimdi ise, toplu ölümlerin yaşandığı bir deniz haline geldi.

Bölgemizdeki kirli savaşın aktörleri acaba ölü çocukların resimlerini görünce uykuları kaçmıyor mı?

Bu görebildiklerimiz, vicdanımızı sızlattı.

Bizim gördüklerimizi onlar görmek bile istemiyor.

Savaş ateşi  çevresine yayılarak  insanlığın birikimlerini yok eder.

Savaşın olduğu yerde herkes birgün mülteci adayıdır.

Tıpkı, bana gönderilen resimde olan çocuk gibi.

O küçücük ruhuyla kendine yeni bir dünyada, savaşın olmadığı bir yerde huzurlu bir liman arıyordu.

Barış yürüyüşlerine tahammül edemeyenler, yaşanan bu görüntülerin suç ortağıdır.

Basına yönelik baskıları nefretle kınıyorum!..

İnsanların haber alma özgürlükleri hangi şartlar altında olursa olsun, güvence altına alınmalı.

Geçmişte bu ülkeyi birlikte soyanlar, şimdi nasıl da birbirlerinin kirli çamaşırlarını teker, teker ortalığa döküyor.

Eğer birileri basını susturmak istiyorsa demek ki, orada karanlık ilişkiler dönüyor.

Elbette bu zor ve sıkıntılı günler geçecektir.

Geride kalan o karanlık günlerin failleri  birer birer hesabını verecek!..

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.