‘Satış sözleşmesi’

                                                                                                         

 

 

Kamu çalışanları, farklı konfederasyonlar bünyesindeki sendikalara üye olsalar da, hükümet ile yapılan toplusözleşme görüşmelerinde varılan anlaşmayı ‘’satış sözleşmesi’’ olarak değerlendiriyor.

Bir konfederasyon hariç,

Kendi üyeleri hariç hemen tüm kamu emekçilerinin ‘’arka bahçe’’ diye nitelendirdiği Memur-Sen Konfederasyonu.

Onlar da, kamudaki yetkiyi ellerinde bulundurdukları için kimseye danışmaksızın hükümet dayatmalarının altına imzayı basıyor. Bu imza, elbette tüm kamu çalışanlarının gelirlerine etki ediyor.

O yüzden de, kendi taslağının altındaki rakamlara inen Memur-Sen’in imzaladığı sözleşmeler, ‘’satış sözleşmesi’’ olarak anılıyor.

KESK Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü ve Tüm Bel-Sen Şube Başkanı Erdal Karakuş, bu konuda net ifadeler kullanarak yaklaşık 5 milyon memur ve memur emeklisini ilgilendiren toplusözleşmeyi, “Memur, milletvekili kontenjanına satıldı” diye nitelendiriyor.

Karakuş, şunları da ekliyor: “Masada, kamu emekçilerinin 2014 yılı kayıpları bile karşılanamamıştır. Kadın taleplerine ilişkin tek bir madde yoktur. 2016 yılı için net artış toplamda yüzde 8.6’dır. Bu rakam 2017 için yüzde 5.06 olacak. Sözleşmelilerin kadroya alınma talebimiz bir kez daha reddedilmiştir. Memur-Sen ile geçici AKP hükümetinin komisyon ve gizli toplantılarında satış sözleşmesinin ayrıntıları kararlaştırılmıştır. Konfederasyonumuz satış sözleşmesini tanımamakta, buna karşı mücadelesini başta işyerleri olmak üzere her düzeyde ve yaygınlıkta yapmaya devam edecektir.’’

Benzer tepkiler, Kamu-Sen’den de geldi…

Bu arada, sözleşmeye emekliler de tepki gösteriyor…

Emekli-Sen Genel Başkanı Veli Beysülen de, ‘’Farklı tarafları temsil ediyor gözükseler de, özünde farksız olanların imzaladığı toplusözleşme, emeklilerin kabulü değildir’’ ifadesini öne çıkaran açıklamasında şu noktalara dikkat çekiyor…

‘’Bu sözleşme, 3 milyon kamu çalışanı ile 2 milyon emekli, dul ve yetimi ilgilendiriyor. Gerek bundan önceki iki sözleşme gerekse bu sözleşme süreçlerine baktığımızda, görüşmeler sonucu imzalanan mutabakatların, Kamu Çalışanları ile emeklilere hiçbir şey kazandırmadığını, aksine onları sefalete sürüklediğini görmek mümkündür.

Varılan mutabakata göre, 2016 yılı ilk altı ay için yüzde 6, ikinci altı ay için yüzde 5, 2017 yılı ilk altı ay için yüzde 3, ikinci altı ay için yüzde 4 artış yapılacak ve her altı aylık dönem için, enflasyon oranlarının belirlenen oranların üstünde çıkması durumunda, aradaki enflasyon farkı aylıklara yansıtılacaktır.

Bu mu, memuru ve emeklisini enflasyondan koruyacak olan rakam ?

Bu rakamlar mı, bizi yoksulluk sınırının üzerine çıkartacak ?

Kimi kandırıyorlar ?

Memur-Sen Başkanı Ali Yalçın’ın emekliler için ayrı bölüm var, bundan sonra yıllık tazminat rakamı 3 bin 675 TL. olacak diyerek kendisini emeklilerin temsilcisi olarak sunmaya çalışıyor. Bu, asla kabul edilemezdir.

‘Emekliler için ayrı bölüm var’ diye övünülen düzenleme, 10. maddede yer alan “375 sayılı Kanun Hükmünde kararnamenin 1. maddesinin (D) fıkrasında yer alan (12.105) gösterge rakamı (13.558) olarak uygulanır” düzenlemesidir. Ayrı bölüm denilen, emekli olan kamu çalışanının tazminatının hesaplanmasında uygulanmakta olan gösterge rakamındaki bu cüzi artış yapılacak olmasıdır. Tazminat hesaplama katsayısında yapılacak olan bu artış, tazminatın her yıl için, 100 TL. daha fazla ödenmesini sağlayacaktır.’’

Bu değerlendirmeler bakınca, elbette Memur-Sen’in tavrının çalışandan ve emekliden yana değil işveren konumundaki kamudan, yani hükümetten yana olduğu açıktır.

Memur-Sen, yetkiyi elinde bulundursa da, meşruluğu ve kamu çalışanlarının çıkarlarını koruyup korumadığı her zaman tartışılacaktır.

Bu sözleşmeye ‘satış sözleşmesi’ diyenleri doğrulayan adımlar atmaktan vazgeçmedikleri sürece bu böyle biline…