Saltanat adayları (2)

 

Kocaeli Üniversitesi’nde, önümüzdeki ay yapılacak olan Rektörlük seçimlerine değinirken, aday ve aday olabilecek bilim insanlarından söz ediyorduk.

Sürdürelim…

Kimdi bu rektör adayları, kısaca tanıyalım.
Prof. Dr. Recep Tarı: İktisadi İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyesi. Daha öncede aday oldu.
Prof. Dr. Nurettin Abut: Mühendislik Fakültesi Elektrik Mühendisliği bölümü öğretim üyesi. Geçen dönem aday oldu. İkinci oldu, Köşk listesinde 1. sırada gösterildi ama atanamadı.
Prof. Dr. Sadettin Hülagü: Tıp Fakültesi Gastroenteroloji öğretim üyesi. (Recep Tayyip Erdoğan’ın sağlığını kontrol eden ekibin etkin bireylerinden olarak biliniyor.)

Prof. Dr. Özdal Dillioğlugil: Tıp Fakültesi Üroloji Ana Bilim Dalında öğretim üyesi.

Prof. Dr. Mithat Fırat Özer: Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği öğretim üyesi.
Prof. Dr. Başar Çolak: Tıp Fakültesi Adli Tıp profesörü.

Prof. Dr. Ali Demirci: Tıp Fakültesi eski dekanı, Radyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı. Prof. Dr. Esat Harmancı: Fen- Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümü öğretim üyesi.

Evet, şimdilik ‘saltanat adayı’ olan isimler bunlar…

Bu isimlere, belki 1-2 kişi daha eklenebilir. Ama, her ne olursa olsun, bu rektörlük seçiminin kıran kırana geçeceği, Sezer Şener Komsuoğlu döneminde yaratılan ‘’sözde uyumluluk’’ çerçevesinde AKP’li aktörlerin de YÖK ve köşk sürecinde birinci derecede belirleyici olacağı, sonuçta da, Kocaeli Üniversitesi’nin önümüzdeki dönem için AKP’nin üniversitelerdeki ‘’piyasacı’’ anlayışını geliştirecek bir isme teslim edileceği açıktır.

Bu eseri yaratanlar, geriye baktığında övünebilir…

Üniversite kulislerinde yayılan değişik bir söylem de, sürprizlerin olacağı yönünde. Güçlü gibi görünen bu adayların sandıkta istedikleri oyu alamayacağı, yerine tam tersine çok duyulmayan bazı isimlerin sandıkta sürpriz sayılacak yüksek oranda oy alacağı savı dillendiriliyor.

Evet, bu sav doğru da çıkabilir. Ama, AKP zihniyetinin, buna izin vermemek için tüm gücünü kullanacağı ortadadır. Bu gücü kullanmasındaki pervasızlığa yol açan sözde ‘’uyum’’ yaklaşımı da, Komsuoğlu soyadıyla yaşanan ikinci 8 yıllık dönemin başarısıdır.

Bu süreçten sonra, YÖK’ün ve köşkün ne yapacağını seçim sonuçlarını nasıl değerlendireceğini ve ardından nasıl bir atama yapacağını hep birlikte göreceğiz.

Kentte, demokratikleşmekten yana olan anlayış ve siyasetlerin tümü, saltanat adaylarına (ayrım gözetmeksizin) başarı dileklerini iletecek, ‘seçilen kim olursa olsun bizim rektörümüz olur’ diyerek de piyasacı politikaların aktörlerinin sırtını sıvazlayacak.

Kaybeden, demokratik ve bilimsel üniversite diyerek, bilimin kapıların çok daha fazla sayıda emekçi çocuğuna açılmasını talep edenler olacak. Onlara, örgütlü biçimde mücadele etmezlerse, yeni dönemde de, binlerce soruşturma, okuldan uzaklaştırma ve kayıt silme cezaları kalacak.

Çünkü, gittikçe demokratik ve bilimsel üniversite olmaktan uzaklaşan bu kurumlar, bütünüyle piyasacı, işbirlikçi ve gerici ideolojilerin cirit attığı mekanlar haline dönüşmeye başladı.