Saint Simon

On beş gündür kuru ekmek yiyorum kömür alamadığım için soba da yakamıyorum çok üşüyorum kitabımı bastırmak için elbiselerimi sattım sevgili dostlar insanı yaralayan bu hüzünlü sözleri söyleyen Fransız sosyalizminin kurucusu toplumu çaba üretim eylem ve yaratma olarak gören düşünce tarihinde toplumun bilimi olarak gördüğü sosyolojinin düşünce babası olarak görülen saint simon söylüyor. Enerjik ve yaratıcı olduğu kadar güçlü ve dirayetli bir adam öyle ki yaşadığı dönemin özellikle Fransa’nın ve dünyanın tüm entelektüellerini ve edebiyatçılarını harekete geçirir kitaplar yazmış dergiler çıkarmış ve çağdaş batı düşüncesini tüm dünyayla paylaşmıştır toplumların gelişmesi bilinçlenmesi birbirileriyle tanışmaları edebiyatla oluyor çünkü edebiyat halk kültürünün alt yapısını oluşturur halkın dili ve yaşam öyküsüdür toplumların tanışmasını edebiyat sosyal yapılarını da sosyoloji bilimi sağlıyor bu anlamda saint simon dağılmış bir toplumu yeniden bir araya getirmek kaynaştırmak ve barıştırmak yeniden örgütlenmek için o toplumun geçmişiyle geleceği arasındaki bağlantıyı araştırıp anlamak gerekir diyor halkların birbiriyle tanışması dost olması birbiriyle destek olması dünya çapında mücadele vermiş harika bir adam bir makalesinde bir gün bütün dünyada dünyaya hak ve adalet hakim olacak herkes emeğinin karşılığını alacak diyor sonra da dünyaya yön veren emperyalistler hakkında şu önemli sözleri söylüyor halkları birbirine düşman eden sömüren doğayı yakan yıkanlar bir gün gelecek yeryüzünden yok olacaklardır işte o zaman da dünyanın çehresi değişecektir saint simonun bu sözlerini duyan dönemin sömürücüleri delirmiş diye onu bir tımarhaneye kapatmak istiyorlar böyledir emperyalistler kendilerini eleştirenleri ya delidir diye tımarhaneye kapatırlar ya da siyasi suçlu ederek cezaevlerine doldururlar orta çağın bu karanlık günlerinde dönemin kapitalistleri başta J.J Rousseau ve Voltaire saint simon ve ünlü filozof Diderot gibi kimseleri yurtlarından yerlerinden etmişler saint simon da Voltaire gibi kilise ve sistem tarafından ülkesinden sürgün edilmiş ama gittikleri yerlerde çok daha fazla çalışmış halkları bir arada tutmuşlar yani mücadelelerini sürdürmüşler Avrupa halklarının dünyanın en gelişmiş halkları olmasının en önemli nedenlerinden biri sözünü ettiğim bu büyük filozoflara ve sosyologlara sahip olmasıdır insanlık tarihi sömürenle sömürülenlerin mücadele tarihidir bu sömürü coğrafyalara göre şekil ve biçim değiştirerek devam etmiştir ortaçağdaki toprak köleliğinin yerini sanayi almış günümüzde de iletişim gibi farklılıklar almıştır sevgili okurlar saint simon bir ülkede ahlak maneviyat ve kültür çökünce toplum da çöker ahlakı kültürü ve maneviyatı öncelemeyen geliştiremeyen ve çağın gereklerine uygun hale getiremeyen toplumlar mutlaka çökmüşlerdir maneviyatın çöküşünün en önemli nedenlerinden biri maddiyattır bir ülkede maddiyatın dağılımı insanlar arasında eşit yapılmıyorsa orada maneviyat çöker ve yok olur örnek istiyorsanız devrim yaptıktan sonra eğitimi kültürü ve maneviyatı yeterince önemsemedikleri için onca mücadelelere rağmen yapılan bolşevik devrimi bir asır geçmeden dağılıp gitti reformlar yapmak zordur ama onu eğitimle kültürle ve maneviyatla beslemesi çok daha zordur bir ülke ya da ülkeler eğitime önem vermiyorsalar felsefeyi kimyayı matematiği ve bilimi önemsemiyorsalar ki önemsemeyen Orta doğu da Afrika’da yüzlerce ülke var önemsemedikleri için de açlık yoksulluk ve cahillik onları hiç rahat bırakmamıştır mesela felsefe bizim ülkemiz de dahil özellikle Orta doğu ülkelerinde ve Afrika ülkelerinde hiç önemsenmez oysa felsefe bütün bilimlerin ve ilimlerin mihenk taşı ve özüdür bugün Ortadoğu toplumlarının emperyalistler tarafından sömürülmesinin orada devamlı savaşların yapılmasının yoksul insanların öldürülmesinin altında yatan en önemli şey eğitimsizliktir sözünü ettiğim bu toplumlar eğitimin sıfır olduğu toplumlardır eğer bugün karınlarını az buçuk doyurabiliyorsa yaşadıkları coğrafyanın önemindendir orada yeraltından fışkıran su gibi petrol olmasa nasıl yaşayacakları ı düşünmek bile istemiyorum