PAVLOV’DAN ROUSSEAU’YA

Tuncer Altunbulak

Krallara imparatorlara karşı çıkan ve birçoğunu da tacından tahtından eden filozoflar, günlük hayatlarında  bizim gibi sıradan yaşayan insanlardır. Eleştirdikleri krallar tarafından sürgüne gönderilmiş birçok açlığa mahkum edilmiş ama onlar hiç geri durmamışlar. Adaleti, eşitliği, kardeşliği ve barışı savunmuşlar; yani sanat ve felsefe krallıklara üstün gelmiş işte size.

Diyojen ne diyor Büyük İskender’e gölge etme başka ihsan istemem. Günümüzün gençliği böyle filozoflar görmüyorlar çünkü böyle insanlar günümüzde yok çünkü her asır kendi edebiyatını sanatını ve bilimini yaratıyor ama kaypaklıklar, zalimlikler her dönemde devam ediyor.

Bir dönem Zonguldak’ta bir inşaatta çalışırken patronun başımıza koyduğu adam birkaç gün sonra arkadaşlar ben böyle özelliği sevmem ben de sizin gibi çalışacağım, yalnız bunu patrona söylemeyin demişti. Bir gün sonra içimizden iki kişi patrona söylemişler ve patron o arkadaşı işten atmıştı. İşte bu kötü insanlar yüzünden işçiler köylüler bir araya gelemiyorlar. Bu kötü insanlara ne diyebilirim… Yine de şunları söyleyeyim var oldu yedim doydum olmadı yemedim ya da az yedim, çalmadım kimselere zarar vermedim ama asla kötülere dayı demedim ömrümün sonuna kadar da demeyeceğim.

Benin felsefemde çalmak, ezmek, üzmek, ötekileştirme yoktur. Doğmak, zenginlik içine doğmak hiçbir şey değil. Önemli olan insan olmak. İnsanlarla eşit yaşamaktır. Barış içinde yaşamaktır. Söyleye söyleye dilimizde ot bitti, yetmiş yıldır halkı dillerinden rüyalarında bile sayıklayan Türk politikacılarının aslında halkla hiç ilişkileri yoktur. Sağcısı solcusu dahil halk gibi trene otobüse minibüse binmezler. Hastanelerde muayyene olmak için sıra beklemezler. Bu insanların kaçı evinde soba yakıyor? Kaçı gecekondularda oturuyor? Kaçı o meclise fabrika tezgahlarından gelmiştirler? Kaçı garsonluk yapmış, simit satmış vs vs. Jan Jak Rousseau diyor ki beni filozof yapan krallar ve evlerinde hizmetkarlık yaptığım zalim insanlıktan nasibini almamış kimselerdir. Filozofun gençliği Fransız zenginlerinin evlerinde uşaklık yaparak geçmiş.

Bu yüzden kendine olan güvenini yitirir. Dünyayı aydınlatan bu adam Fransız devriminin teorisyenidir. Zengin dul kadınlar onu kadınlara karşı mesafeli durdurur. İtiraflarında ilk defa olduğum kadın bir fahişenin duygularına sahipti. Bana bir metres gibi davrandı ama benim bir metrese ihtiyacım yoktu. Onun yüzünden ne yazık ki tüm duygularımı ve arzularımı yitirdim, işte iyilerle kötüler ve politikacılarla filozoflar arasındaki farklar…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.