“NORMALLEŞME! VE “UZLAŞMA!”

İsmail Kadı

 

 

Bugünlerde herkesin birbirine sormuş olduğu sorulara köşemde yer vermeyi uygun gördüm.

Neydi bu önemli sözcükler;

Acaba yine bile bile kandırılıyor muyuz, sorusu akıllara geldi.

Güç sahipleri hazır fırsat ele geçmişken rejimi değiştirip Atatürk’ün kurmuş olduğu laik Cumhuriyet’i islami Cumhuriyet’e dönüştürme projesinden vazgeçmiş olabilir mi sorusuna yanıt aranması gerekir.

Kısa geçmişte demokrasi tranvayından istenen durağa gelindiği için inen ve muhalefet ile hiç bir konuda uzlaşmayan hatta muhalefeti mecliste etkisiz hale getirmek için iç tüzük değişikliğine akıl almaz kurallar koymaya hazırlanan toplumu “bizden ve ötekiler” diye ayrıştıran bir iktidardan uzlaşma konusunda adım atması beklenebilir mi?

Bu konuda geçmiş tarihimizde oldukça fazla örnekler, hikayeler,fıkralar görmek mümkün.

Bunlardan bir tanesini sizlerle bugün ki yazımda paylaşmak istedim.

Herşeyi çok kolay unutuyoruz.

Bu yüzden başımızdan sıkıntı eksik olmuyor.

Nasrettin Hoca’nın bir fıkrası aklıma geldi;

Günün birinde hoca muziplik olsun diye köy meydanında oturan komşularının bulunduğu yere koşar adımlarla gider.

Bunu gören köy ahalisi telaşlanır hocaya ne olduğunu sorarlar.

Hoca, evinin yandığını söyler tüm köy ahalisi koşarak hocanın evine gider.

Ancak ortada yangın falan olmadığını görürler.

Bunun üzerine hocaya kızarlar böyle bir yönteme neden başvurduğunu sorarlar.

Hoca’da hemen hazır cevap “şaka yaptım” der.

Bunun üzerine köylü evlerine döner.

Aradan bir süre geçer hoca bu kez hanımını köy kahvesine gönderir evlerinin yandığını söyler acil yardım ister.

Köylü bu duruma inanır herkes yangını söndürmek için hocanın evine koşar.

Eve yaklaşırlar ortada yangın olmadığını görürler.

Bu durumu gören hoca, gülerek tekrar şaka yaptığını söyler.

Köylüler bu duruma çok içerlenir.

Aradan epey zaman geçer hoca tekrar köy kahvesine gider evinin yandığını söyler.

Hiç kimse kılını kıpırdatmaz.

Ancak bu kez durum diğerlerinden farklıdır.

Gerçekten de hocanın evi yanar kül olur.

Ancak bu duruma kimse inanmaz...!

Sanırım bugün yaşadığımız durum bizlere geçmişte yaşanan fıkraları anımsatıyor.

2002 yılında uzlaşma arayışına inananlar 2010 anayasa değişikliğinde “yetmez ama evet” diyenlerin durumuna düşebilir...!

Ne demişler tarihten ders çıkartmayanlar aynı hataları tekrar ederler.

Keşke Biz yanılsak demek içimden gelmiyor değil...

Bu defa uzlaşma söylemi üzerinden kandırılma ihtimalimiz olabilir mi(?)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.