LOZAN VE İNÖNÜ’YÜ TARTIŞMAK…

 

                                                                               

 

 Kurtuluş ve kuruluş yıllarını eleştirenlerin, siyasal ganimetler elde ettiği bu ülkede 24 Temmuz 1923 günü imzalanan Lozan antlaşmasını baltalamak, şaşmaz uğraştır. Oysaki, Nâzım Hikmet’in: “Bir müthiş ve kutsal macerada/ön safta, en ön sırada /şahlanıp ölesi geliyor insanın…” dizelerinde anlatımını bulan olağanüstü bir kalkışma; “Ateşler içinden yeni bir devlet doğuyor” saptaması yapılan bir dirilişin ucundaki diplomatik başarı, Lozan’da amacına erişmiştir.

     Lozan, Hitit ve Mısırlılar arasında barış için yapılan “Kadeş” antlaşmasını izleyen en geçerli ve uzun ömürlü yazılı barış uzlaşmasıdır. Lozan antlaşması; bir ulusun;“yedi düvele” karşı can pahasına kazandığı bir mücadelenin evrensel nitelikli hukuk belgesidir. Lozan;“mazlum halkların” zulme kafa tutuşuna öncülük eden direnç sayfası ve “Sevr” alçalışının sindiremediği yükseliş gururudur.

      Kurtuluşumuzun koşullarını anlamak istemeyenler, Lozan’dan yakınırlar. Lozan sonrası ülkemiz Anayasalarında korunan devrim öğelerini çekiştirmek, sarsmak ve dışlamak kesin amaçlarıdır. Lozan’da temeli atılan Cumhuriyetle, karşıdevrimci ve bölücülerin didişmesi bu yüzdendir. Lozan karşıtları, “İnönü” meydan savaşlarıyla, “Sakarya” ve “Dumlupınar’ı” hiçe sayanlardır.

    Lozan’dan sonra kurulan devrimci Cumhuriyet; kula kulluk yapan gelenekleri kaldırmıştır. Yine Lozan’dan sonra, siyasal erkte özgürlük, ekonomide kamuya yararlı atılımlar, sosyal ölçekte uygarlaşma ve kültürel anlamda ulusal değerleri özümsemek vardır.

     Lozan’a Anadolu İhtilâlinden kudret alarak giden güç, en demokratik ölçüt olan ulusal iradeden esinlenmiştir. Diğer taraftan Cumhuriyetçi anlayış, çok partili yaşamı yasaklamamıştır.1925 ve 1930’lu yıllarda“Terakkiperver Cumhuriyet” ile “Serbest Fırka” demokratik ortamdan yararlanmışlardır. Ama Cumhuriyet ve devrim ilkelerini reddeden tutumlarına karşın rejim yasal önlemlerini de almıştır. Karşıdevrimci ve bölücülerin kısa süreli bir durgunluktan sonra 1945 yılında yine rejim tarafından özendirilen demokraside takındıkları içtensiz ve kötücül işlevlerin sonuçlarını bugünlerle birlikte değerlendirmek gerekmektedir.

      Lozan’dan alınan güçle kurulan halkçı-devrimci Cumhuriyet’e inananlar; emperyalist sarkmalara ve ülke bütünlüğünü parçalamak isteyenlere karşı yine dimdikler. Lozan antlaşmasının yıldönümünde Atatürk’ün deyişiyle;“Ulusun ters dönmüş alınyazısını yenen” İsmet İnönü’yü saygıyla anıyor, Sevr’e karşı Lozan’ı koruyup kollamanın yurttaşlık sorumluluğu olduğunu vurguluyoruz.