Lojmanlar Yeniden Geri Gelmeli mi?

Ahmet Rıdvan

Ekonomik Krizin Ortasında Unuttuğumuz Bir Çözüm**

Cumhuriyetin ilk yıllarında kurulan fabrikalara baktığınızda ilginç bir manzarayla karşılaşırsınız:
Sadece üretim tesisleri yapılmamış; yanına okul, lojman, sosyal tesis, hatta küçük hastaneler kondurulmuş.

Devlet şunu düşünmüş:
“İşçi eğer insan gibi yaşarsa, üretim de nitelikli olur. Sadece maaş vererek bir milleti ayağa kaldıramazsın.”

Bu anlayış zamanla tozlu raflara kalktı.
1980’lerden sonra “lojman fazlalık, yük, gereksiz masraf” denilerek birer birer boşaltıldı, satıldı, özelleştirildi.
Bugün o modelin ne anlama geldiğini çok daha iyi anlıyoruz.

Ekonomik krizin ortasında, kiraların uçtuğu, insanların maaşlarının iyi kötü bir kısmını barınmaya gömdüğü bu dönemde şu soru ister istemez gündeme geliyor:

Fabrikalar yeniden lojman yapmalı mı?
Bu sistem günümüz dünyasında sürdürülebilir bir çözüm olur mu?

Bence olur. Hem de sanılandan daha büyük bir etki yaratır.


Lojman Sadece “Ev Değildir”

Bir Yaşam Güvencesidir**

Bir işçi için lojman, dört duvar değildir.
Aynı anda birkaç sorunu çözer:

  • Barınma maliyeti

  • Ulaşım sorunu

  • Güvenlik

  • Aile düzeni

  • Sosyal hayat

  • Çocukların okula erişimi

Bugün İstanbul çevresindeki bir çalışan, maaşının %40–60’ını kiraya veriyor.
Geri kalanı da yolda harcıyor.
Evde çocuk görmeye fırsat kalmıyor; yorgunluk, stres, tükenmişlik…
Bu koşullarda kim nasıl verimli çalışsın?

Oysa bir lojman, çalışana sadece “ev” vermez;
nefes verir, zaman verir, huzur verir.


Şirket İçin Maliyet – İşçi İçin Hayat

Ama Uzun Vadede Herkes Kazanır

İşveren açısından bakınca lojman bir maliyet kalemi gibi görünür.
Fakat uzun vadeli düşündüğünüzde çıkan tablo bambaşkadır:

1) Personel bağlılığı artar

Barınma, hayatın en büyük yüklerinden biridir.
Bu yükü hafifleten şirkete çalışan daha sağlam bağlanır.

2) İş gücü devri azalır

Türkiye’de firmaların en büyük maliyetlerinden biri personel sirkülasyonudur.
Lojman çalışanı tutar.
Sürekli eleman değiştirmenin maliyeti lojmandan çok daha pahalıdır.

3) Verimlilik yükselir

İşe 5 dakika uzaklıkta yaşayan bir çalışan ile her gün 2 saat yol giden arasında dağlar kadar fark vardır.

4) Şirket içi kültür oluşur

Aynı yerde yaşayan çalışanlar arasında aidiyet doğar.
Bu da üretim kalitesine bile yansır.

5) Maaş baskısı azalır

Bugün birçok kişi maaşını kira yüküne göre belirliyor.
Lojman sağlayan firma, çalışanını maddi olarak rahatlatır ve maaş pazarlıkları daha makul seviyede olur.


Ekonomik Krizin İçinde Unutulmuş Bir Sosyal Model

Bugün Türkiye’de kiralar uçmuş durumda.
Orta gelirli çalışanların “ev” sahibi olması bir yana, kiralık ev bulması bile bir mücadele.

Aslında 1930’ların fabrikaları, bugünün krizine çoktan cevap vermişti:
“Barınma olmadan üretim olmaz.”

Belki de yeniden bu modele dönmemiz gerekiyor.
Devletin yapamadığını özel sektör yapabilir:
Çalışanına insanca yaşam hakkı tanıyan, aileleriyle birlikte nefes alabilecekleri modern, güvenli, sosyal alanları olan lojmanlar…

Bu aynı zamanda şirket için de bir strateji olur.
Sadece işçi bulmak değil, kaliteli işçiyi elde tutmak için güçlü bir araç.


Sonuç:

Türkiye’nin ihtiyacı yeni bir sosyal sanayi modeli

Lojman, dünyanın en modern ülkelerinde bile hâlâ kullanılan bir sistem.
Biz ise zamanında doğru olanı yapmış, sonra unuttuğumuz bir modeli yeniden hatırlamak zorundayız.

Bugünün şartlarında lojman:

  • Hem ekonomik,

  • Hem sosyal,

  • Hem psikolojik,

  • Hem de verimlilik açısından

çok yönlü bir çözüm sunuyor.

Belki de yaşadığımız krizin içinde yeni bir fırsat yatıyor:
İnsanı merkeze alan bir çalışma kültürünü yeniden inşa etmek.

Ve bunun başlangıcı dört duvar değil;
o dört duvarın içinde yaşayan hayatı önemsemekten geçiyor.