LİSELERDE OSMANLICA DERSİNİN AMACI NEDİR?

Üniversitede Osmanlıca Türkçesiyle dört yıl boyunca iç içe olan, ayrıca liselerde öğretmenlik yapan birisi olarak Osmanlıca Türkçesinin liselerde ders olarak okutulmak istenmesine şaşırdım doğrusu.

Liselerde Osmanlıca derslerinin zorunlu hale getirilmesinde amaç nedir, Türkiye’nin geleceği için nasıl bir fayda umuluyor? Lise öğrencisi Osmanlıca öğrenince ne olacak?

Liselerde, üniversitelerde bugünkü Türkçe’yi bile öğretemiyorken, Osmanlıcanın öğretileceğine gerçekten inanıyorlar mı? Üniversitelerin tarih, edebiyat gibi bölümlerinde yüzlerce öğrencinin gördüğü Osmanlıca dersleri bile, çok bir işe yaramazken, zaten sınav stresleriyle büyük bir enerji harcayan gencecik beyinlere bir de Osmanlıca gibi zor bir dilin yükünü vererek ne kazanacağız?

Hele bir, bugünkü Türkçeyi öğrenip de kitap okusunlar, okuduğunu anlayacak, anladığını ifade edecek öğrenciler yetişin okullarımızdan. Hele bir matematiği, fiziği, felsefeyi öğrensinler.

Türkiye’de bugün hem özel,  hem de devlet okullarında eğitim sisteminin çöktüğünü herkes biliyor. Böyle bir ortamda Osmanlıca Türkçesini öğretmek fukaraya ‘ekmeğin yoksa pasta ye’ demek kadar mantıksız ve saçma bir uygulamadır. Üstelik bana göre faydası olmadığı gibi öğretmen, öğrenci ve veliler açısından önemli bir emek ve ekonomik kayıp olacaktır.

Ben en iyisi Osmanlı Türkçesinin nasıl bir dil olduğunu anlatayım, faydalı olup olmayacağına değerli okuyucular karar versin.

Onuncu yüzyılda, Karahanlı Devleti İslamiyet’i kabul ettikten sonra Arap alfabesini, Türkçe yazı dilinin sembolü olarak kullanır.

İlk Arap alfabeli Türkçe eserler, sade bir Türkçe ile yazılırken özellikle 15 yüzyıldan sonra Osmanlı aydınları arasında Arap kültürü etkin olmaya başlar. Arap kültürünün etkisi dilde de kendini gösterir. O yıllara kadar, Türkçe ağırlıklı olan Osmanlıca-Türkçe fiiller dışında-yavaş yavaş Farsça, özellikle de Arapça ağırlıklı kelimelerin, tamlamaların kullanıldığı bir dile dönüşür.

Ayrıca harekelerin kullanılmaması, el yazısı ile yazılması, her el yazısı kullananın el yazı tarzında keyfi davranması, Osmanlıcayı daha da zor hale getirmiştir.

Osmanlılarda resmi yazışmalarda Arapça ağırlıklı Osmanlıca tercih edilirken, Edebiyat dili olarak Farsça ağırlıklı bir Osmanlıca tercih edilmiştir.

Bunun yanı sıra, Osmanlı devletinde küçük bir azınlık Osmanlıca okuyup yazardı. 1897 yılının istatistiklerine göre, okuma yazma oranı, yaklaşık  % 7 civarındadır. Yani halkın % 93’ü Osmanlıca okuma ve yazma bilmiyordu. Osmanlı Türkçesi, sadece saray ve devletin ileri gelenleri tarafında bilinen ve şehir merkezlerinde elit kesimler tarafından kullanılan bir dildi.

 Halkın geri kalanı, dini terimler, Türkçeleşmiş Farsça ve Arapça kelimeler hariç saf Türkçe kullanıyordu.

Mesela, 17.yüzyılın başında okuma yazma bilmeyen Karacaoğlan:

“Gökyüzünde tüten olsam

Yeryüzünde biten olsam

Al benekli keten olsam

Yar boynuna sarsa beni” derken, çağdaşı olan ve medrese eğitimi almış, Naili şöyle yazar:

“Huld içre şehidan-i muhabbet ser-i kuyün

Seyr etmeğe revzenler açar kahlarında”

Bir de Osmanlı’nın son döneminde yazılmış ve Çamlıca’yı anlatan sade bir yazıdan örnek vereyim. “ Çamlıca şu alem-i süflinin semaya en karib bir mahalli veya semanın arza en yakın bir burcudur denilecek kadar ulvidir”

Liselerde Osmanlıca dersinden amaç, kelime hazinesini çoğaltıp hitabet güzelliği sağlamaksa, liselerde Dil Anlatım ve Edebiyat dersleri bunun içindir, önce mevcut derslerin başarılmasını sağlayan sistem geliştirsinler. Yok, amaç eski metinlerin anlaşılmasını kolaylaştırmaksa, bunları üniversiteler bile başaramıyorken, liseler nasıl başaracak? Ayrıca eski metinler, işin uzmanları tarafından bugünkü Türkçeye çevrilmiştir, meraklıları da onları rahatlıkla bulup okuyabilir.

Siyasilerin dediği gibi amaç, camii avlularında kalan bir avuç mezar taşını(sadece isim yazar) okuyabilmekse, buna gülerim, işte.

Osmanlıca dersleri, Türkiye’nin de Türk gençliğinin de hiçbir ihtiyacını karşılamayacağı gibi boşa savrulan enerji olacaktır. Bence Türkiye’nin böyle bir lüksü yok. Lakin amaç, eğitime hizmet değil de başka bir şeyse orasını bilemeyeceğim.

Türkiye’ye samimi olarak hizmet etmek istiyorsanız “Eleştirel Düşünce”, “Adam Olma Sanatı”  konulu dersler koyunuz. Türkiye’nin bu gibi derslere ihtiyacı var.

Ancak görüyorum ki, ezber nerede, Türk eğitim sistemi orada, düşünmeyen beyinler yetiştirmekte pek usta. Maşallah, nazar değmesin inşallah!