KÜRT - TÜRK - ALEVİ - SÜNNİ DEMEDEN...!

Tuncer Altunbulak

Ülkemizde doğan çocukların %40’ı adaklıdır.

Bu bir hayatın algılama biçimidir.

Çocukluğumda ve gençliğimde uyuyamağım geceler annem gelir dualar eder, okur, biraz de nasihat ederdi.

Efsunlu bir kadındı.

Doğduğumda büyükbabam birgün oruç tutmuş.

“Erkek torunum olursa oruç tutacağım”demiş.

Romanlar yazılabilecek sebepleri vardır bu inançların.

Kırsal kesimlerde hala geçerlidir.

Evlendikleri ilk yıl çocukları olmayan eşlerin vay gelir haline...

“Neden çocukları olmuyor dedikodusu çığ gibi yayılır büyür”

Bu yüzden binlerce çocuk anasız babasız kalır.

Eşler ayrılır, birbirlerini aşağılarlar.

Gerçi ben odaklı biri değilim.

Ailem bir can daha çoğalacağız diye üzülmüşler.

Bu yoksulluk içinde annem-babam 7 çocuk yapmışlar.

Devletin çok nüfusla düşmanlarının hakkından geleceği fikri aileler arasında da birbirlerine üstünlük sağlama mantığıdır.

Türkiye  çok çabuk değişen bir ülke.

Ama bu değişim hep negatif anlamla olmuştur.

Örneğin; şu son 15 yılda hayatımızda  yeni alışkanlıklar oldu.

En başta da yeme içme, giyinme, kültürümüz tamamen değişti.

Kültür olmaktan çıkıp kültürsüzlüğe dönüştü.

Ahlak, nezaket ve görgü bakımından da çok değiştik.

Bu konulardaki hoşgörü anlayış gitti, yerine tam tersi davranışlar toplumu kuşattı.

İnsanlarımızın çoğu yemeklerini artık lokantanın içinde değil dışında sokağın ortasında yemeye başladı.

İnsanların çoğu özellikle maddi varlıklı olanlar, aç olanları, yoksul olanları önemsemiyor.

Bir tür hoyratlık gösteiyorlar.

Medeni insanlar lokantadan çıkınca ağzını, dişini göstermez.

Yemek yediklerini ne yediklerini başka insanlara anlatmazlar.

Lokantaların sokağa bakan tarafları perdelerle kapatılır.

İnsani ve güzel olan ne varsa hepsinin altını üstüne getirdik.

Suları kirlettik, doğayı yaktık, yıktık, insanlıktan çıktık!

Yapılan bütün kötülüklerin müsebbibi hükümet ve eilim modelidir.

Medeni ülkelerde kötü çirkin kabul edilen herşey bizim ülkemizde iyi şeyler olarak kabul edilmiş.

Sevgi, saygı, hürmet, duyarlılık ülkemizde bir kaç ay önce yapılan bir araştırmada insanlarımızın %60’ı “aynı partiden olmayandan kız alıp vermem, komşuluk ilişkisi kurmam” demiş.

Mevlana “aynı dili konuşanlar değil aynı hissi aynı fikri paylaşanlar anlaşır” demiş.

10 kişi biraraya geliyoruz ortak sorunlarımızı tartışamıyor bir karar alamıyoruz.

Birbirimizi anlayamıyor, daha da kötüsü birbirimizi öldürüyoruz.

Mesela, hepimizin ortak sorunu olan işsizlik, açlık, sağlık konusunu bile tartışamıyoruz.

Konunun içinden konuyla hiç alakası olmayan kürt-türk-alevi sorunu gibi sorunlar çıkartıyoruz.

Oysa bunlardan daha önemlisi insan olmamız gerekiyor.

Bu tür sorunları çoğalta biliriz.

Demem o ki, kürt-türk-alevi, sünni demeden birbirimizi olduumuz gibi kabul etmemiz gerekiyor.

Birbirimizi sevmemiz, anlamamız ortak sorunlar etrafında birleşmemiz, bize bu sorunları yaşatanlardan bunun hesabını sormamız gerekiyor.

Bu durum bizleri hem cahillikten, hem yoksulluktan hem de kölelikten kurtaracaktır.

Bu işi başardığımız zaman kendimizi her anlamda güvende hissedeceğiz.

Cahilliktir tüm güzelliklerin üstünü örten...!

Bunun böyle olduğunu ben kendimden biliyorum.

Ben de cahil bir insanım zaman zaman ben de vicdanımın, merhametimin yerine önyargılarımı koyuyorum.

Hiç birşey değil, çok şey bildiğimi hissettiriyorum insanlara.

Fikrimi onlara dayatıyorum.

Yani iktidarı istediklerini yapıyor, kapitalistlerin istediklerine yağ sürüyorum.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.