KÖTÜ KİTAP YOKTUR KÖTÜ YÖNETİCİLER VARDIR

Tuncer Altunbulak

Bir kitap ne kadar içeriksiz ve kötü olursa

olsun mutlaka insana yaşayan, yol gösteren

bir iki güzel şey vardır içinde.

Bilindiği gibi herkesin farklı farklı beğenisi,

zevki var.

Birinin sevmediği bir paltoyu , ceketi öbürü

çok sever.

Birinin lezzetle yediği yemeği başkası asla

yemez.

Ben kurufasülyeyi Dünya’nın en leziz yemeğine

değişmem.

Ama kurufasülye yemeyen milyonlarca

insan vardır.

Bu durum her şeyde böyledir.

Zevkler ve renkler tartışılmazmış...

Adam köyde onca kızın içinde gider gözleri

şaşı olan kızı seçer eş olarak, kitaplarda da

böyledir.

Okuduğumuz roman, hikaye, öykü veya

dinlediğimiz müzik kimseye bir zarar vermiyorsa

reddedilmemeli, ifşa edilmemeli.

Okuduğumuz edebiyat eserleri bizler birşeyler

öğretmemiş olsaydı kimse kitap, öykü

ve hikaye yazmazdı.

İyi kitap kötü kitap görecelidir.

Ama Dovstoyevski Kromozof Kardeşler,

Suç ve Ceza, Toltoy’un Savaş ve barış Diriliş,

Victor Hugo’nun Sefiller, Gogol’un Bir

Delinin Hatıra Defteri gibi kitaplar iyi kitaplardır.

Bu kitaplar bütün Dünya dillerine çevrilmiş,

Dünya insanlarının okuduğu öğretici, yol

gösterici, ışıklandırıcı kitaplardır.

Çokça söz ettiğim Rus yazarlarından Toltoy

ve Dovstoyevski 1917 Ekim devriminin

Rusya’da temel taşlarından olan yazarlardır.

Lenin’in bilhassa kendisi “Rus devriminin

temelini Toltoy ve Çernişevski atmıştır” demiştir.

“Biz bu temel üzerine inşaa ettik devrimi”

der.

Dünya’nın bu ilk emekçi devriminin ilk kez

Rusya’da olması çok tartışılmıştır.

Ama bence yine de çok önemli iki nedeni

var.

Bence birincisi, Çar’ın insanlık dışı baskısı,

zulmü...

İkincisi ise, devrimin öz nesnesi olan işçilerin,

köylülerin çok sayıda kitap okumaları,

bilinçli olmaları okumadan araştırmadan örgütlenmeden

hiç birşey yapmamalarıdır.

Türkiye halkı okumadığı için adaletsiz siyasi

sisteme boyun bükmede birilerinin

elinde hep kapı kolu olmaktadır.

Okumak insanı diri bilinçli ve duyarlı hale

getirir.

Bizim halkımız okumadığı için derin uykulara

dalmış uyumaktadır...

Yapılan her türlü haksızlığı görememekte,

anlatılanlara kulak tıkamakta, yapılan her

türlü sömürüyü, baskıyı tembel tembel izlemektedir.

Bugün Türkiye halkının yaptığını 1956 yılında

Rus halkı yaptı.

1996’da birden bu uykudan

Bugün kaçımız karşınızdaki insanları, yada

komşularımızı parkta yalnız başına oturan

hüzünlü adamı işsizlik yüzünden intihar

eden insanları, yine çok fazla çalışma ve

mesai yüzünden intihar eden doktorları haksızlığa

karşı çıkan insanların haklılıklarını

görüp de bunlara karşı duyarlılık gösterebiliyoruz!

Gösteremiyoruz, çünkü bu konularda ki duyarlılıklarımızı,

ortaya çıkan kitapları okumuyoruz.

Okumayınca düşünemiyoruz da...

Kuru kuruya ne düşünebiliriz ki, kaçımız

genelevlerine düşen kadınların neden düştüklerini

doğru dürüst bilebiliriz...

Çoğu insan kendileri istedikleri için düştüklerini

düşünür.

Kaçımız sokakta hunharca öldürülen kadınların

yanında yer alır!

Onların acılarını paylaşır...

Kaçımız bu insanlık dışı olayların ortadan

kalkması için mücadele veriririz?

Çok azımız!

Bizim sınıf bilincimiz yok.

Başımıza gelen kötü işlerin kimler tarafından

neden getirildiğini kavrayamıyoruz.

Bir gün iki çöp toplayan insanın birbirlerine

kıyasıya vurduklarını gördüm.

Biri diğerinin çöp toplama bölgesine geçmiş.

Kendilerini bu hale getiren sistemi değil de

birbirlerini dövüyorlar...!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.