’Konuşsam sessizlik / gitsem ayrılık…’’

Halil Yeni

Yılmaz Odabaşı ilk şiirlerinde okuru naif dokunuşlarla içine çekerek ruhumuzu, şiirin yazıldığı döneme götürebiliyor. 1980-84 yılları arasında yazdığı ve ‘’Siste Kalabalıklar’’ adını verdiği kitabında en çok hissettiğim duygu bu oldu.

Şimdi Siirt'te koyun kokulu bir gecedeyim. / Beynimde iklimsiz papatyalar / ve kuşatılmış bir akşam duruyor penceremde. / Sokakların gün batınca neden boşaldığını / ve yüreğimin neden kabardığını bilmiyorum. / Konuşsam sessizlik / gitsem ayrılık…

Yılmaz Odabaşı’nın mısralarında, şiirin suskun çığlığını, durgun akışını dinleriz. Yorgunluğunu birazda… Fakat hüzünbaz bir umut hep vardır satır aralarında. Belki de bu yüzden seviyorum şairin dilini. ‘’Hüzünbaz bir umut’’ sanırım duygularımın en doğru ifadesi, yaşadığımız zorluklar karşısında.

Kentlere sığmaz şairin yüreği… Bu yüzden çokça dağlardan bahseder ama yurtsuzdur şiirleri. Anayurdunda yurtsuz. Belki bundan dolayı ‘’Yurtsuz Şiirler’’ adını vermiştir 1984-86 yılları arasında yazıp yayımladığı kitabına.

Garına ve akşamına varmamış bir trenle / Yolcusun özlemin, kimliğin ve arka cebinde terlemiş biletinle

Sen iki ömrü törpülerken sevgilim / Ve sürdürürken o civan ısrarı kederinle / Tut ki nice trenler kalkacak dünyanın her yerinde / Sonra da biz kalkacağız/topla kendini

Şimdi elini tutuşum bir anıdır, güne dönersin / tren usul usul gelir, azar azar gidersin / Ben de burada özlerim rengini yüzüne yazdığım bir çiçeği… / Üçe, beşe, on beşe / onlarca, yüzlerce, binlerce bölünmüş kanıyorsun topla kendini...

Ve hüzün kara bir bulut gibi çöküyor gözlerine / Ötede güz çöküyor üstüne yaz mevsiminin / Her mevsimin tükenişi intihar çağrıştırırken bende / Güzse hep aynı iklimdir yara yerimde / Git! / Uzaklığa dolan yol gibi dol hasretime...

Aşkların, ayrılıkların ve özlemlerin yanında 1980 darbesinin izlerini de taşır şiirlerinde. Çünkü dışarısı asker postallarının, dışarısı artık kurşun seslerinindir ve sadece ülkenin sokakları değil şairin yüreği de her akşam sıkıyönetimdir.

Şimdi sokaklarda moraran yüzü korkunun. / Sevgilim, çöz bu yasak akşamlarda düğmelerini. / Dışarıda siren sesleri, dışarıda gece devrileri. / Nasıl anlatsam bilmem ki / Acıya kefen biçilmiş gençliğimi… / Benim susamışlığım yazacak / Aşkın ve acının tarihini…

***

Yaşadığım ruh halinden sanırım, yıllardır düşlediğim fakat bir türlü hayata geçiremediğim Yılmaz Odabaşı okumalarına başlamış oldum yakın zamanda. Bütün kitapları alındı, tarih sıralaması yapıldı ve okunmaya başlandı. İlk iki kitabına dair duygularım yukarıda yazdıklarımdı. Devamı sonraki haftalara…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.