Türkiye'deki memurlar ve emekliler, hükümetin 2024 ve 2025 yılları için sunduğu toplu sözleşme tekliflerine karşı tepkili. Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) tarafından yapılan açıklamaya göre, hükümetin ilk olarak %10+%6, ardından %4+%4 oranlarında sunduğu zam teklifleri "sefalet teklifi" olarak nitelendiriliyor. Bu tekliflere tepki olarak, KESK Bileşenleri Gebze’de 18 Ağustos'ta iş bırakma eylemi yaptı.
HÜKÜMETİN TOPLU SÖZLEŞME TEKLİFLERİ
• 2024 yılı: İlk altı ay için %10, ikinci altı ay için %6 zam teklifi.
• 2025 yılı: İlk altı ay için %4, ikinci altı ay için %4 zam teklifi.
KESK, bu oranların memur ve emeklilerin taleplerinin çok altında olduğunu belirtiyor. Ayrıca, 16 Ağustos'ta yapılan ikinci teklifte sadece taban aylığa 1000 TL ek zam yapılması, genel zam oranlarının ise değiştirilmemesi de tepkiyle karşılandı. KESK, bu durumu "dalga geçmek" olarak değerlendiriyor.
TEMEL TALEPLER GÖZ ARDI EDİLDİ
Açıklamada, hükümetin tekliflerinin sadece maaş artışlarıyla sınırlı kaldığı ve sendikaların uzun süredir dile getirdiği diğer önemli sorunlara çözüm getirmediği vurgulanıyor. Bu sorunlar arasında şunlar yer alıyor:
• İlave seyyanen ödeneğin taban aylığa ve emekli maaşlarına yansıtılması.
• Tüm ek ödemelerin emekliliğe esas aylığa dahil edilmesi.
• Konutu olmayan memurlara kira yardımı.
• Gelir vergisi adaletsizliğinin giderilmesi.
• Güvencesiz istihdama son verilerek taşeron, sözleşmeli gibi çalışanların kadroya geçirilmesi.
• Kamu kurumlarında ücretsiz kreş açılması.
• Mülakatın kaldırılması.
• Greve ve gerçek toplu sözleşme sistemine ilişkin yasal düzenleme yapılması.
MÜCADELE VURGUSU
KESK, 4 milyon memur ve 2,5 milyon emekliyi etkileyen bu teklife karşı "müzakere değil, mücadele" çağrısı yaptı. Hükümetin noterliği gibi çalışan Hakem Kurulu'na da güvenmediklerini belirten KESK, çözümün yetkinin asıl sahipleri olan memurların bir araya gelmesinden geçtiğini ifade etti.
Bu kapsamda, KESK bileşenleri 18 Ağustos Pazartesi günü "üretimden gelen güçlerini kullanarak" bir gün iş bırakma eylemi yaptı. Açıklama, "Hak verilmez, mücadele ile alınır" vurgusuyla sona erdi.