KENT SERİSİ 23: ŞEHRİN GAZETECİLERİ

Dilek ALP

Uzun zamandır aklımdaydı, Kent Serisi içinde değinmeden geçemezdim. Gazetecilik mesleğini değil ama bir kent için gazeteci bakış açısının ne kadar değerli olduğunu iyi bilen biri olarak yazacağım.

2002 yılında diplomatik görevle ABD, Washington DC’de bulunduğumuz yıllarda, Gölcük Belediyesi’nde ki görevimden ücretsiz izin alarak geçireceğim bu yoğun yılları daha verimli hale nasıl dönüştürebilirim düşüncesindeydim. Washington DC Belediyesi’nde, Başkan Basın Danışmanlığı Bölümü’nde gönüllü çalışmaya başladım. Dönemin Belediye Başkanı Anthony Williams (1999-2007 yıllarında görev yaptı) eğitimi, bilgisi ve kültürü ile göz dolduran bir kişiydi.

Ulusal ve yerel basın  “Çirkin siyaset yapmayan, Washington'un sadece yaratıcı ve idari yeteneklerine odaklanarak Ulusun başkentinde ilerleme için bir katalizör görevi gören bir kişi.” ibarelerini kullanıyordu onun için. Kendisiyle gönüllü çalışmak istediğimi ve Türkiye’ye dönünce tecrübelerimi hizmet vereceğim belediyeye aktaracağımı söylediğimde dikkatini çekti.

Dünyanın en önemli başkentlerinden biri olan bir kentin nabzının atışını mutfaktan izleyebilecektim. O döneme kadar farklı gazetelerde yazmayı seven biri olarak değil, gazetecilik mesleğine yüreğini koymuş kişileri yakından takip etme olanağına sahip olmuş bir kişi olarak şanslıydım.

Tahmin edersiniz ki yoğun takvimi olan, mercek altında yaşayan bir kişiydi başkan. Tanıdığım başkanlardan farklı yönleri vardı dikkatimi çeken. Örneğin ne kadar yoğun olursa olsun her Pazartesi sabahı 07.00- 09.00 arasında kentin tüm gazete ve radyocularından birer temsilcinin katıldığı rutin bir toplantısı vardı. Ben bu programı aksattığını hiç görmedim yıllar boyunca. Benim gördüğüm, başkanın en önem verdiği programdı bu. Hatta benim gönüllü çalıştığım dönemden önce olan bir olayı anlatırlardı; onu göreve getiren ABD Başkanı Bill Clinton ile yapacağı acil bir toplantının saatlerini değiştirmiş sırf kent gazetecileri ile toplantısını sekteye uğratmamak adına… İşin boyutlarını düşündüğümde hoş bir ciddiyet olduğunu görüyorum. Gazetecilere tahmin edilenden daha fazla değer veriliyordu.  

Neden kent gazetecilerini bu kadar önemsiyordu Başkan? Çünkü atacağı adımların hazırlık dönemini kent basını ile önceden paylaşarak riskleri yok ediyordu, tansiyonu ölçüyordu, karşıt ya da taraflı fikirleri öğreniyordu, stratejisini değiştirmek için fırsat yaratıyordu kendine, yeni düşünceleri duyuyordu, kentin sıkıntılarını birinci ağızdan dinliyordu. Yapılan her toplantı raporlanıyor ve sanki ulusa her hafta şeffaf bir sunum yapıyordu. Başkana sözleri hatırlatılıyor ve bilgi tazeleme yoluyla işler hızlandırılıyordu. Bu da beğeni kazanıyor ve güven duyulmasına neden oluyordu. Sıkılmadan, vazgeçmeden her hafta bunu yaptı. Olumsuz yazanlar yok muydu tabii vardı, ben cezalandırıldıklarını görmedim ya da başlarına ters bir iş gelmedi, bir sonraki toplantıda olumsuz düşüncelerinin nedenleri öğrenildi sadece. Sonuca gidildi. Ben birkaç kez yapılan yanlışların bu yolla düzeltildiğini ve gazetecilere teşekkür edildiğini bizzat yaşadım.

Bazen bu toplantılar yeni bir projeyi paylaşmak amaçlı ofis dışında yapılırdı, parklarda yürüyüş yaparken ya da göl kenarında sohbet edilirdi. Sadece kahve ikram edilir, zaman disiplinli kullanılırdı. Ütopya mı desem !..

Bunu neden özellikle paylaştım? Yabancı ülke veya kişi hayranlığımın olmadığını dünya âlem bilir. Amacım uygulanmış ve başarıya ulaşmış iyi dünya örneklerini kendi ülkemde ve kendi şehrimde de uygulanabilmesine olanak vermek. Bunun için geçmişte çok eleştirildiğim, gazete köşe yazarlarına günlerce konu olduğum günler de yaşadım.  Yeni ve denenmemiş olana her zaman direnç gösterilir, bu aşamayı çok sabırla atlatanlardanım. Halkın yeni bir şeyi anlayabilmesi, benimsemesi ve hayatına dâhil edebilmesi için belirli bir süre vardır. Bunu sabırla çalışarak beklemek ve sonucu görmek gerekir. Bu dönemi kentin gazetecileri ile birlikte atlatmak en sağlıklı olan yoldur. Çünkü yeni olanı anlatmak ve halka doğru kelimelerle aktarmak zorundasınız. Gazeteciler bu yolda en doğru kişilerdir.

Başkanın yaptığı Pazartesi Toplantıları şahane bir enerji getiriyordu tüm haftaya. Başkan her yıl bütçe fazlası vererek ve mali kontrol kurulunun planlanandan iki yıl önce kendisini feshetmesine izin verdi bu şeffaf toplantılar sayesinde. Şehre yaklaşık 40 milyar dolarlık yatırım getirdi. Bazı dezavantajlı mahallelere eşi benzeri görülmemiş sermaye yatırımları ve hizmet iyileştirmeleri de geldi. Kent basın mensuplarının kentlerini doğru aktaran haber ve köşe yazıları ile gayrimenkul değerleri istikrarlı bir şekilde yükseldi ve Washington DC, konut, ticari ve perakende pazarlarında bir gayrimenkul yatırım patlaması yaşadı. Belediye Meclisi, Mali Kontrol Kurulu'nu feshetme kararı aldı çünkü artık böyle bir kurula ihtiyaç kalmamıştı. Yabancı Yatırımcılar Derneği (AFIRE), Washington DC'yi, gayrimenkul yatırımı açısından en iyi küresel şehri seçti. (2003 ve 2004'te tekrar en üst sıraya yerleşti.)

Belediye Başkanı olarak görev yaptığı iki dönem boyunca, yavaş ve emin adımlarla vergileri düşürürken, altyapı ve insan hizmetlerine de büyük yatırım yaptı. Washington DC'nin mali durumunu düzeltmesi ve devlet kurumlarının hizmet ve insan performansını iyileştirmesi konusunda itibar sahibi oldu.

Kent Gazetecileri ile yaptığı Pazartesi Toplantılarından birinde (2003) aldığım bazı başlıkları sizinle paylaşacağım:

Gazeteciliğin ilk sorumluluğu “gerçeklerdir.”
“Korku veya iyimserlik olmadan” yapılan cesur gazetecilik, diğer bilgi kaynaklarından gelen popüler içerikten daha değerlidir.
Gazeteciler toplumun görünmeyen köşelerini inceleme sorumluluğundadırlar.
Haberleri orantılı tutmak, doğruluğun temel taşıdır. Olayları sansasyon için şişirmek, gerçekleri ihmal etmek, klişeleştirme veya orantısız bir şekilde olumsuz olmak, hepsi daha az güvenilir bir harita oluşturur.
Bağımsızlık, okuyucu için güvenilirliğin temel taşıdır.
Gazetecinin kendi sınıfının veya ekonomik statüsünün, ırkının, etnik kökeninin, dininin, cinsiyetinin veya egosunun ötesini görmesine yardımcı olan bir ruh bağımsızlığı, açık fikirlilik ve entelektüel merakı olmalıdır.
Gazetecilik toplumdaki farklı bakış açılarını ve çıkarları adil bir şekilde temsil etmeye çalışmalıdır.
Gazetecilik, doğrulanmış bilgi ve entelektüel titizlik sağlayarak tartışmanın kalitesini artırma sorumluluğunu taşır.

Sözün özü, kentin dengesi için gazeteciler önemlidir. Gazetecilerin yaptıkları işin saygınlığına uygun davranmasını beklerken, bu gücün doğru etkiler yaratması konusunda da yöneticilerin tavrı belirleyici olduğu muhakkaktır.