KAYSERİ’DEN SEÇİM İZLENİMİ VE DEMİRTAŞ SEMPATİSİ

Geçen hafta Kayseri’deydim. AKP açısından daha coşkulu bulacağımı zannettiğim Kayseri’yi, suskun, hareketsiz ve renksiz buldum.

Şehrin birçok yerini gezerken dikkatimi en çok Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın büyük boy afişleri, billboardlardaki fotoğrafları, büyük binaların duvarlarındaki posterleri çekti. Ertesi gün Kayseri’ye geleceği için, şehrin merkezi de, Erdoğan fotoğraflı bayraklarla donatılmıştı.

Gezip gördüğüm yerlerde Kemal Kılıçdaroğlu’na ait hiçbir reklam görmedim. CHP’ye ait desem daha doğru olur.

Gördüğüm onca reklam afişi ve billboardlardan sadece 2’si Devlet Bahçeli’yi, 4 tanesi Davutoğlu’nu gösteriyordu. Kayseri’deki bütün reklam alanları Erdoğan’a ayrılmıştı.

Bu görüntüyü önce garipsedim, sonra içim sıkıldı.

  7 Haziran’da farklı partiler değil de, Cumhurbaşkanı Erdoğan tek başına yarışıyor gibiydi… Ama kiminle?

Şehrin o görüntüsü beni ürküttü desem yeridir. Aklıma, Kuzey Kore ve Ortadoğu ülkelerinin kralları geldi.

Bu uğursuz çağrışımı, başımı hafifçe silkeleyerek, beynimden bertaraf ettim.

Seçim arifesinde olmamıza rağmen, Kayseri’deki bu hareketsizlik, coşkusuzluk, çeşitsizdik pek hayra alamet değil, diye düşündüm.

Karşılaştığım bazı insanlara, Kayseri’deki seçmen eğilimlerini sordum. MHP’nin ve CHP’nin önceki seçimlere göre yükselişte olduğunu söylüyorlar.

 Evvelki seçimlerde AKP’yi, gururla savunanlar artık daha çekingen. Eskisi kadar hararetli değiller. Hatta kendilerini biraz suçlu hissediyorlar diyebilirim. Buna rağmen AKP’ye oy vereceğini söyleyenler çok. Bir bayana nedenini sorduğumda, ilk defa gerçek bir itirafta bulunuyor gibi gülümsüyor “Erdoğan’ı seviyorum” diyor.

Kayseri gibi milliyetçi-muhafazakâr bir yerde, en çok dikkatimi çeken şey, Selahattin Demirtaş’a duyulan sempati oldu. “Eğer PKK ile bağlantısı olmasaydı ona oy verebilirdim” diyen, her kesimden, her yaştan insan var.