Kafkas maçını takım kazandı. Şehir kaybetti

Aktan Uslu

1994’te başladığım meslek hayatımda geçimimi sağlayan muhabirliğin yanı sıra gönüllülük temelli köşe yazarlığını da istikrarsız olsa da sürdürmeye çalışıyorum. İki gün üst üste sporda üstelik iki ayrı vakadan şiddeti, üstelik yerel ölçekli konu ettiğimi hatırlamıyorum.

İlçe olarak nüfus itibariyle memleketin en afili ilçeleri arasında yer alabiliriz ama nihayetinde il/ilçe ölçeğinde memleketin 81’de birinin 12’de biri, hadi bölgesel ölçelim, 81’de birinin 12’de dördüyüz. Böylesi dar bir alanda cumartesi günü SAL, pazar günü BAL’da oynanan iki maç, kavga kıyamet!

Hafta sonu misafir ettiğimiz, - aslında edemediğimiz – İnegöl Kafkas Gençlikspor’un tarihine dair maç öncesi bir araştırma fırsatım olmadıydı. Bir arkadaşla geyik muhabbetindeyiz, Bursa’da aynı markada kestane şekeri üreticisi firma olmasından sebep, firma takımı olduğunu öne sürdü. Hâlbuki benim öngörüm farklıydı, öngördüğüm tuttu. Kulübün resmi Facebook sayfasının kimi fotoğraflarının arka planındaki tarihçe panosuna göre 1980 (darbe) yılında Kafkasya’dan göç edenler tarafından kurulmuş. Günü, ayı yazmıyor ama 12 Eylül öncesi kurulduğu kesin. Cunta tarafından da, “Tehlikeli” görülmemiş olsa gerek, kapısına kilit vurulup dönemin yöneticileri tutuklanmamış.

Bu sezonun henüz başındaki önce bir, ardından iki maçlık iç saha seyircisiz maç cezasının ardından iki hafta önce evimizde İstanbul temsilcisi Feriköyspor’u ağırlamıştık. Taraftar gruplarının birbirlerine çiçekler verdiği, gerek saha gerekse tribünlerde, ayrıca kulüp yönetimleri arası ilişkilerde dostane şekilde oynanıp bittiydi.

İnegöl’de şehrin takımı konumundaki İnegölspor ile İnegöl Kafkasspor arasındaki hukuk nedir. Aralarında bir gerilim var mı yok mu bilmiyorum ama bizimkilerin İnegölspor taraftarı ile kankalık düzeyindeki diyaloğundan ötürü tatsızlık yaşanmayacağına dair iyi niyetli öngörüm, ne yazık ki tutmadı.

Tarihimizde ilk defa karşılaştığımız İnegöl Kafkas Gençlikspor tarafından herhangi bir taraftarın kullanımı yaygın sosyal medyadan bir tahriki olup olmadığını bilemeyeceğim ancak maçı izleyip not alırken kulağım sürekli her iki taraf tribünündeydi.

Kafkas taraftarının tamamının gecikmeli de olsa tribündeki yerini almasının ardından, “Selamın Aleyküm….” diye başlayan müzikli bir tezahürata yöneldiler. İki üçüncü kelimeleri anlamadım ama bizimkilerin tribününe Allah’ın selamını yollayıp hemen arkasından sövgüde bulunduklarını sanmıyorum. Kaldı ki o ana kadar tüm tezahüratları kendi takımlarını motiveye yönelikti. O tezahürata bizimkilerin tarafından, “Hepiniz o….. ç….” diye karşılık verilmesiyle birlikte maç tribünde çok farklı bir yere doğru evrilmeye başladı. Etki, beraberinde tepkiyi getirdi. Bir ara iki taraf o tezahüratı eş zamanlı yapmaya başladı. Dakikasına bakmadım ama yanılmıyorsam 70’den sonra sinkaf yerini “atar gider”e bıraktı. “Dışarıda kaçanın…” ile ve yine reste restle devam etti.

Bence sahada her şey üstelik maç bitiminde de, bir iki ufak tefek tartışma hariç gayet medeni ve olması gerektiği şekildeydi. Her iki takımda da futbolcuların, taraftara uyum göstermemesi her iki takımında maçı 11 kişi tamamlamasını sağladı kanaatindeyim. Ama saha içinin bir de kale arkası boyutu var. Vahim..

Önce Gebzespor altyapısından bir top toplayıcının, ardından gazeteci diyemeyeceğim bir basın mensubunun akla zarar yanlışları konuk ekipte yedek futbolcuları, yöneticileri ve taraftarını çileden çıkartırken tansiyon daha da yükseldi. O esnada Gebze İlçe Emniyet Müdürü Adil Uğur Bilgili, Kafkas’ın kale arkasına kadar gelerek basın mensubunu maçı germemesi konusunda uyardı. Türkiye’nin her yerinde yerel basın, şehrinin takımından yana gayet doğal şekilde, taraftır. Ancak gazeteciliğin ve mesleğin getirdiği bazı sorumluluklar, duruşlar vardır.

Maç sonrası ilk sosyal medya paylaşımımda maçın sahada bittiğini, sahadaki maçı 1-0 kazandığımızı, ancak aslında hala sürdüğünü ve konukların ilçe sınırını sağ salim terk etmeden bitmeyeceğini, bir kaygıya binaen yazdım. Ne yazık ki o kaygım tuttu.

Yanılmıyorsam; İnegöl Kafkas taraftarını taşıyan otobüslerde herhangi bir sıkıntı olmadı. Olsaydı bir şekilde yansırdı.

Ancak takımı taşıyan otobüs; artık insan diyemeyeceğim bir veya birkaç yaratık tarafından ve cadde üzerinde, seyir halindeyken kalleş, vahşi ve insanlık dışı şekilde taşlanmış.

Bu nasıl bir ruh halidir. Nelere sebep olabileceği bile öngörülmeden yapılan saldırıda tek teselli gerek o araç içindekiler gerekse cadde üzerinde seyreden diğer araçlar içindeki insanlar temelinde maddi hasarla atlatılmış olmasıdır. İnegöl Kafkas camiasına geçmiş olsun..

**

Saldırının hemen ardından Kulüp Başkanı Celal Ter’in sosyal medyadaki tepkisini dinledim.

Artık her kimse, malum şimdi herkes “gazeteci.”

Hayli sinirli, gergin olduğu aleni Celal Ter’e mikrofonu uzatıp sormuş. Başkan Ter, saydırmış.

Tepkide yerden göğe halklı.

Allah muhafaza; o saldırı gerçekten çok daha vahim sonuçlarda verebilirdi, doğru.

Ama tüm bir camiaya mal edilmesi, haksızlık.

Bir diğer katılmadığım detay..

Kafkas taraftarından, “Geleceksiniz İnegöl…” tarzı tepki, o da bir doğal.

Ancak Celal Ter şahsında bir kulüp başkanının şartlar, koşullar her ne olursa olsun tehdit dili yerine, sağduyu dilini tercih etmesi gerektiğini savunuyorum.

Bir de mikrofonu yönelten her kimse..

Psikolog olmaya gerek yok.

Başkan Celal Ter otobüs içinde var mı idi yok mu idi bilemeyeceğim ama fark etmez.

Sinir harbi içinde olan bir kişiye, o esnada o soru yöneltilmez. Günün sabahını beklersin, yine alırsın demecini.

**

Nihayetinde bağlarken..

Yakın tarihte İzmir’de Altay – Göztepe maçında olan bitenler, malum.

Cumartesi Beylikbağı, pazar Gebze Alaettin Kurt Stadı’nda olup bitenler..

Hemen her pazartesi ülkenin dört bir yanındaki amatör liglerde olan biten kavgalara dair televizyon kanallarına düşenler..

Şiddet, nefret, öfke temelli garip bir toplum haline geldik.

Bu toplumun bu hale nasıl geldiğinin esaslı bir sorgulanması..

Kimi televizyon dizilerinin toplum üzerindeki etkilerinin..

Siyasi parti liderlerinin kimi söylemlerinin, ifadelerinin..

Dönem farkı gözetmeksizin iktidarların, günümüzde AKP iktidarının irdelemesi gerektiği kanaatindeyim.

**

İnegöl Kafkas maçı öncesi yorumumda naçizane bir dizi tespitlerim olmuştu.

Sadece futboldan ibaret olmayan bir hatalar oyunu futbolda olmadık hatalarla çok stratejik ve kritik bir maçı, 3 puanla geride bıraktık.

Şahsım adına, olan bitenler tadımı kaçırdı.

Nihayetinde..

Takımın maçı kazandığı doğrudur.

Ama, şehrin kaybettiği de doğrudur diyorum.

Başka da bi’şi,  sıkıldım demiyorum.  

 

**

 

 

SON CÜMLE, OLMASI GEREKTİĞİ ŞEKİLDE

 

İnegöl Kafkas Gençlikspor Kulübü, pazar günkü maça dair sosyal medya hesaplarından yazılı açıklamada bulundu. Son cümleyi takdir ettim:

 

 “Sporun fair-play ruhunu son maçımızda misafirperverliğimizle tüm sporseverlere göstereceğimizi bildiriyoruz.”

 

Gerek sosyal medya paylaşımım gerek yorumda bahsettiğim bu.

 

Kulüp Başkanı Celal Ter’in saldırı sonrası sıcağı sıcağına verdiği özetle intikam çağrılı demecini, kulüp başkanı olmasından sebep yanlış bulmuştum. Kurumsal kimlikle yapılan açıklamada aksi yönde bir çağrı var.

 

Bu çağrı İnegöl’deki maçta, Kafkas taraftarında karşılık bulur bulmaz ayrı mesele. Diyelim ki bulmadı, istenmeyen şeyler yaşandı. Tüm camiayı bağlamaz.

 

Açıklamada, gece kamp yaptıkları otelde taciz iddiası da var. Şimdi öğrendim. Kınıyorum. Toplumsal ahlaki yozlaşma ve çürümenin yansıması olarak, “Kazanmak için her şey mubahtır”ı pratiğe döken bir nesil haline geldiğimiz de vakadır.

 

Camiamızı bağlayan eleştiride kesinlikle haklılar. Tanımlamada isabetli: Gazeteci kimlikli

 

Takımımızın edindiği sonuçlara laf etmeleri, bir emeğe saygı derecesini zorlayan bir haksızlık. Hakem aleyhinize hatalı karar vermiş olabilir, bu her takımın başına gelen bir vaka. Ama futbol hatalar oyunu. Örneğin 45’te Kafkas savunmasının ilk hamlede topu yeterince uzaklaştıramayıp ikinci hamlede savunmadaki oyuncunun açık koluna topun çarpması gibi..

 

 

“Yavuz hırsız ev sahibini bastırır” başlıklı açıklamaları şöyle:

 

Gebzespor başkanı ve yönetim kurulunun hezeyan dolu açıklamalarını hayretle okuduk. Evet geçtiğimiz pazar günü önem derecesi yüksek bir müsabakaya çıkacağımızın camia olarak farkındaydık, kulübümüzün ve taraftar grubumuzun resmi sosyal medya hesaplarından ortamı gerecek spora yakışmayan şekilde paylaşımlardan kaçındık.

 

Şimdi bu açıklamaya istinaden merak ettiklerimiz şunlardır ;

 

Gebzespor yönetim kurulu taraftarlarına teşekkür ederken cumartesi gecesi takımımızın kamp yaptığı otele saat 02:00 ile 02:30 arası gelen ses bombaları ve havai fişeklerle rahatsızlık verenlere mi

 

yoksa takımımız sahaya ısınmaya çıktığı andan itibaren maç bitimine kadar bütün Gebze ve Kocaeli protokolü maçta olmasına rağmen megafon eşliğinde küfür edilmesine mi,

 

yoksa protokol tribününden yedek kulübesinde bulunan antrenör ve oyuncularımıza telefon, çakmak, şemsiye vb. şeylerin atılmasına mı,

 

yoksa saha içindeki top toplayıcı ve gazeteci kimlikli kişilerin yedek oyuncularımız ve kalecimize dalaşmasına mı,

 

yoksa maçın son 15 dakikası ve uzatma bölümünde sahaya 6 - 7 adet top atanlara mı veya münferit olay olarak bahsettikleri daha önce Gebzespor’la hiç karşılaşmamış hatta Gebze şehrine gelmemiş olan takımımızın 100 km hızla hareket halindeki otobüsünün direk şoför tarafına PARKE taşları ile saldıran yaşları 25 ila 30 arası olduğunu düşündüğümüz cana kasteden bu insan dışı varlıklara mı teşekkür etmiştir.

 

Son olarak bu sezon 3-4 maç seyircisiz oynama cezası almış bir kulüp yönetiminin taraftarına teşekkür etmesi bu tür olayları tasvip ettiğinin göstergesidir.

 

Bir diğer merak ettiğimiz konu da emniyet mensuplarının otobüsümüzü arkadan takip etmesine rağmen kulüp müdürümüzün 3 - 4 defa arayıp yol kenarlarından otobüse yabancı cisimler atıldığı ve üst geçitlerde Gebzespor atkılı kişilerin beklediğini söylemesine rağmen önlem alamayan veya özellikle almayan emniyet güçlerinin neyi amaçladığını anlayamıyoruz.

 

Kaldı ki emniyetin tutumunu pazar sabahından münferit araçlar hariç 22 araçla (otobüs, midibüs ) yola çıkan taraftarlarımız geç kaldıklarını feribot değil de köprü yolunu kullanacaklarını bildirdiğinde baştan bu güzergâhı kabul edip yarım saat sonra ‘Hayır güzergâhı değiştiremezsiniz biz önlemimizi feribot tarafına göre aldık’ deyip ‘zaten maça bizim istediğimiz zaman gireceksiniz’ dediğinde anlamalıydık.

 

Kaldı ki hakem hataları ile maç kazanmaya alışkın oldukları için sahada ezilmemek adına bu tür organize işler içinde olmalarını bu maçta 10.dk da bir golümüz 25. Dk da bir penaltımızın verilmemesinden gayet iyi anlıyoruz.

 

Velhasıl bir müsabaka oynandı ve sonuçlandı. Gebzespor yönetim kurulunun bu akla mantığa sığmayan açıklamalarında son olarak bahsettiği haklı galibiyetlerini spor kamuoyunun takdirine bırakıyoruz.

 

Sporun fair-play ruhunu son maçımızda misafirperverliğimizle tüm sporseverlere göstereceğimizi bildiriyoruz.”