KADINLAR SAVAŞI

Tuncer Altunbulak

Bence hayatının en büyük savaşı kadınların kendi aralarında verdikleri savaştır.

Bu savaşlardan biri ve en önlüsü 16.yy yaşanmış İskoçya Kraliçesi Mary Stuart ile İngiltere Kraliçesi Elisabeth arasında yaşanmıştır.

Bu savaş Kraliçenin Kraliçe’ye savaşı değil, kadının kadına karşı savaşıdır. Marya çok ilginç sıra dışı bir kadındır.

Hani şu son söyleyeceğini en önce söyleyenler var ya onlardandır. Elisabeth sinsi nereden ne zaman vuracağı belli olmayan tiplerdendir.

Mary kendini sıradan bir kadın gibi görürken Elisabeth kendinin özel yaratıldığına inanır. Mary ikisi kral biri sıradan biri olan üç evlilik yapmıştır.

Elisabeth hiç evlenmemiş evlenmekten korkmuştur. Psikolojik olarak sorunlu bir kadındır.

Sıkıldığı zaman hizmetçilerine işkence yaparmış, Mary ona yazdığı bir mektupta gençliğin çoktan geçti  adet de görmüyormuşsun, sevişmekten kaçıyorsun ama şehveti arzuluyorsun ama bundan da keyif alamıyorsun.

Ben bu kadarını yazayım işte tarihin en büyük savaşı ne Napolyon’un ne de Sezar’ın savaşıdır.

Bu iki kadının savaşıdır. Bir kadın savaş meydanına bir kere çıkmasın birde yenilmiş olarak dönerse bu onun ölümü olur. Bir kadın için bu ölüm en çetin ölümdür.

Yenilmişlik kadınlar için zaten ölümdür. Tanıdıkları laf dokundurur, alaya alırlar, dedikodu yaparlar.     Bir de üçüncü Henry’nin eşiyle sevgilisinin savaşı var. Koca kral bu iki kadın arasında sıkışıp kalmıştır.

Kral bir sohbette ‘’hiç bu kadar yaralanmamıştım’’ der. Bu savaşta eşi kaybetmiş bunu da kafasıyla ödemiştir. Benden demesi bir kadını üzmüşseniz dikkatli olun. E yaratıcıda bir kadındır nerde ne zaman  ve hangi biçimde karşınıza çıkacağı belli olmaz, mutlaka intikamını alır.

Kleopatra’yı çoğumuz biliriz, o dünyanın en güzel, en seksi, en alımlı kadınıdır. Bir de Tolstoy’un Anna Kareninası var. Anna da Kleopatra ayarında bir kadındır.

Bu iki kadının savaştığını düşünebiliyor musunuz? Hani bir türkü de ‘’Nergis çiçeği’’ Nergis der ki ben elayım yiğit başına belayım her çiçekten ben alayım der ya şimdi Elisabeth, Mary, Kleopatra, Anna karenina dedik.

Beni bu kadınlardan en çok Mary etkiledi çünkü o bir isyancı, bir anarşist tutkulu bir kadın.

Kraliçeliği hiç mi hiç önemsememiş, hep sıradan biri olmuş aşkları nedeniyle kellesini vurdurmuş.

Büyük aşklar ve büyük acılar yaşamış. Bu yüzden uzun bir sürede hapishanede yatmış.

Cinayetin karanlık yollarında yürümüş, Bu yüzden tacından tahtından olmuş. Shakespeare Hamleti yazarken bu kadınların savaşlarını biliyordu sanırım erkeklerin yıllarca düşündüklerini kadınlar bir anda düşünürler ve uygulamaya koyarlar kadınlar sade birbirleriyle savaşmazlar savaşlarını bazen erkeklere yönlendirirler.

İki kadın birden savaşı bırakırlar beklenmedik bir şekilde bir erkeğin başına gelebilecek en büyük bela bu beladır. Adamı ölmekten beter ederler.

Ben Hürrem sultandan bunu görmüştüm. İnsanlığın yarıdan fazlası kadın anaerkil düzenlerde egemen olan kadın özel mülkiyetin başlamasıyla arka saflara itilmiş.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.