’İşçi katilleri yenilecek, halk kazanacak’

 

 

İş güvenliği ve işçi sağlığı alanında mücadele eden birçok isim deklarasyonu yayınladı ve HDP’ye oy verme çağrısında bulundu.

“İşçi katilleri yenilecek halk kazanacak” başlıklı bildiride “Emeği, yaşamı savunmak için bir adım olarak 1 Kasım seçimlerinde HDP’den yana tutum alıyoruz. 2 Kasım’da işyerlerinde, tarlalarda ve sokakta işçi sağlığı ve iş güvenliğini mücadelesini büyütmeye devam edeceğiz…” ifadelerini kullandı.

Gönülden destekliyorum.

Çünkü;

AKP’li yıllar işçiler için ölüm yıllarıdır. Hem de tek tek değil, artık kitlesel olarak işyerlerinde işçilerin düpedüz öldürüldüğü yıllardır.

O deklerasyonda, aksini iddia eden iktidara hatırlatılırken, şu ifadeler kullanılıyor:

‘’Hükümet olduğunuz 3 Kasım 2002’den ve adım adım devlet iktidarının merkezine yerleştiğiniz süreçte bugüne kadar iş cinayetlerinde en az 16 bin işçi yaşamını yitirdi.

Cumhuriyet tarihinin en büyük işçi katliamı Soma’da gerçekleşti. 301 işçi işveren-devlet-sarı sendika eliyle ölüme yollandı. Katliamın üzerinden bir buçuk yıl geçmesine rağmen ne şirketin patronu Alp Gürkan yargılandı ne de sorumlu Bakanlar. İlerleyen günlerde işçiler baskı altına alındı, işten çıkarıldı ve hatta işçi yakınlarının alacakları tazminatlar bile taksite bağlandı...

Sedece Soma mı? Kozlu, Dursunbey, Ermenek... maden ocaklarını işçiler için tabutluğa çevirdiniz. Uyguladığınız rödovans sistemi ile varolan güvencesizliği daha da derinleştirdiniz, birçok madenci ocağını söndürdünüz...

Esenyurt, Torunlar başta olmak üzere kentsel yıkımı yaptığınız rezidanslar, AVM’ler işçilere mezar oldu. Basit önlemleri dahi almadınız, gerekli denetimleri yapmadınız... 

Isparta’da, Düzce’de, Urfa’da çoğu kadın, yaşlı ve çocuk olmak üzere onlarca mevsimlik tarım işçisi kapalı kasa kamyonetlerde, traktör römorklarında ya da uygun olmayan araçlarda yaşamını yitirdi. denetlemediniz. Kendi çıkardığınız ulaşım yasalarını bile uygulamadınız. Uyguladığınız ötekileştirme siyasetiyle Kürt mevsimlik işçileri hedef haline getirdiniz...

ILO verilerine göre her bin işçi için yılda 4 ila 12 yeni meslek hastalığı beklenirken, Türkiye’de her yıl onbinlerce işçiye meslek hastalığı tanısı konması gerekirken istatistikleriniz yalan söylüyor, gerçeği gizliyor.  Sizin o doğrucu SGK istatistiklerine göre her yıl ortalama 500 işçi meslek hastalığına yakalanıyor. Kim engelledi sizi de 13 yıldır meslek hastalıkları tanı sistemi oluşturmadınız...

ILO verilerine göre meslek hastalıklarına bağlı ölümler, iş kazalarına bağlı ölümlerin yaklaşık 5-6 katı düzeyindeyken, SGK istatistiklerine göre her yıl meslek hastalığından ölen işçi sayısını iki elin parmakları kadar tutup, meslek hastalıklarını gizlediniz...

Oysa sizin döneminizde kot kumlama sonucu işçilerde görülen silikozis hastalığı kamuoyuna yansıdı. Ünlü markalar için cennete çevirdiğiniz İstanbul’un çevre semtlerindeki (Alibeyköy, Küçüksu, Sultançifliği, Halkalı) kumlama ve zımpara atölyelerinde yüzlerce işçi silikozise yakalandı ve onlarcası yaşamını yitirdi...

Davutpaşa’da, Ostim ve İvedik’te patlamalarda onlarca işçi can verdi. Önlem alınması için hiçbir çabanız olmadığı gibi yakınlarını kaybeden işçileri yıllarca mahkemede süründürdünüz. Ailelerimizi dul, yetim, öksüz bıraktınız; mağdur ettiniz...

4+4+4 eğitim sistemiyle çocukları güvencesiz koşullarda işçiliğe mahkum ettiniz. Her yıl onlarca çocuk çalışırken öldü, hastalandı, sakat kaldı. Buna rağmen Bakanlarınız televizyonlarda ülkemizde çocuk işçilik sorunu bitmiştir diye yalan söyledi.......’’

Bunlar olmadı mı ?

Tamamı oldu, gerçekliğiyle yaşandı.

O yüzden, bu deklerasyonun önemi çok büyüktür.

 

(Sürecek)