İş yaşamındaki kontrolsüzlükler

 

 

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, TBMM’de diğer üyelere veda ederken gözyaşlarını tutamamış. 14 yıldır çatısı altında bulunduğu TBMM’ye, partisinin ilkeleri gereği en azından bir dönem beklemeden girme hakkı kalmayan ve 8 yıl sürdürdüğü bakanlık koltuğuna da artık oturamayacak olan Çelik, helallik istemiş. ‘’Ben hakkımı helal ediyorum, siz de edin’’ demiş. Çoğu AKP’li olan milletvekilleri de helal etmiş. Muhalefet sıralarından ise anlaşılan o ki ‘’kerhen’’ helallik alabilmiş.

Ama, asıl muhataplarına sormamış bile…

Taşeron işçileri, iş güvenliğinden yoksun çalışanlar, iş kazalarında sakat kalanlar ve iş cinayetlerinde (kazalarında) yaşamını yitirenlerin ailelerine sormamış, soramaz. Çünkü, asıl muhatapları olan bu kesimler, adım gibi eminim haklarını helal etmeyeceklerdir.

Bunun nedeni çok basit, iş yaşamındaki kontrolsüzlüklerin (işverene olanak yaratan) tek nedeni AKP politikaları ve onun uygulayıcısı bakanın ta kendisidir.

O kontrolsüzlüklerden bir daha son günlerde ilimizde çok sayıda kişinin canını yaktı, onlar işsiz kaldı ve sorulsa haklarını helal etmeyeceklerdir. Tabi ki, araç muayene istasyonlarından sendikaya üye oldukları için işten atılan işçilerden söz ediyorum.

Ne olduğunu anımsayalım;

TÜVTÜRK konsosiyumunun işlettiği Araç muayene istasyonlarında çalışan ve anayasal hakları gereği Türk-İş’e bağlı TÜMTİS’e üye olan işçilerden 47’si, işten çıkartıldı. Önce 11 işçi, şimdi de 36 işçi, bir kalemde kapı önüne konuluyor.

İşverenin bu kontrolsüz tasarrufunu engelleyen bir durum var mı ?

Yok…

Yasal engel var mı ?

O da yok…

İş mahkemeleri işe iade kararı verir mi ?

Verir ama onu da uygulayan yok…

Öyleyse, bu kontrolsüzlüklerin yaratılmasına 8 yıl boyunca hizmet eden, işverenlerin ahlaksız tutumlarını yasal güvencelere kavuşturan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’e de helallik yok…

TÜVTÜRK’te çalışanlar ‘’sendikalı olma’’ hakkını kullanmıştır. 26 Aralık itibariyle de, sendikanın  bu işyerinde çoğunluk sağladığı tespit edilmiştir. Bunun üzerine harekete geçen işveren her türlü yasadışı baskıyı yapıp işçileri sendikadan istifaya zorlamış, yetmediğini görünce de işten çıkartma yoluna gitmiştir.

İşte bu, kontrolsüz bir güçtür…

Sonuç olarak, Kocaeli’ndeki halk araç muayene istasyonuna araçlarını getiremiyor. Çünkü, işler yürümüyor ya da çok geç yürüyor. Kısacası, araç sahipleri bir inat uğruna mağdur ediliyor.

İşverenin bu yaklaşımını engelleyen bir yasal düzenleme yoktur belki ama işverenlerin unutmaması gereken yazılı olmayan bir kural vardır. O da, her yurttaş gibi ‘’topluma karşı sorumluluk’’tur. Eğer, bunu anımsayıp gereğini yapmazlar ise onlara bu görevlerini, anımsatacak başka güçler olduğunu da unutmamalıdırlar.

Bakana gelince;

Geride böyle kuralsız bir çalışma hayatı bıraktığı için,

İstihdam büroları adı altındaki köle ticaretini yasalaştırdığı için utanmalıdır.

Kimseden ‘’helallik isteme’’ye yüzü olmamalıdır. Ötesinde, bu sorun gecikmeden çözülmeli ve insanlar ekmek parasını kazandığı işine geri döndürülmelidir.

Yoksa, sayın Çelik helallik alamazken, bu vebal boynunda asılı kalır…