İnsanlık tarihi incelendiğinde ırkçılık ve rasizm gibi kavramlarla iç içe geçmiştir. Bu kavramlar, basitçe bir grubun diğerinden üstün olduğunu iddia eden, insanları ten renkleri, etnik kökenleri veya fiziksel özellikleri üzerinden ayrıştıran ve değersizleştiren zararlı ideolojilerdir. Irkçılık, sadece kişisel bir nefret duygusu değil, aynı zamanda toplumları derinden etkileyen ve onarılması güç yaralar açan yıkıcı bir sistemdir.
Tarih boyunca bu ideolojinin yarattığı kötülükler saymakla bitmez. En bilinen örneklerinden biri, milyonlarca Yahudi, Roman, engelli ve daha birçok insanın acımasızca katledildiği Holokost'tur. Bu korkunç soykırım, bir ırkın diğerinden üstün olduğu yalanına dayanan Nazi ideolojisinin ürünüydü. Benzer şekilde, yüzyıllar boyunca süren kölelik, Afrikalı insanların sırf ten renkleri yüzünden mal ve mülk gibi görüldüğü, insanlık dışı koşullarda çalıştırıldığı ve her türlü haklarından mahrum bırakıldığı bir utanç sayfasıdır. Amerika'daki apartheid ve ayrımcılık politikaları da, siyahilerin sosyal ve ekonomik olarak dışlandığı, eğitim, sağlık ve yaşam alanlarında ayrımcılığa maruz bırakıldığı sistematik bir baskı örneğidir.
Bugünün dünyasında ise ırkçılık, daha sinsi ve maskeli bir şekilde varlığını sürdürüyor. İş ve eğitim başvurularında ayrımcılık, ABD’de olduğu üzere polis şiddeti, nefret söylemleri ve göçmen karşıtı politikalar, ırkçılığın modern yüzleridir. Bu durumlar, bireylerin potansiyellerini gerçekleştirmelerini engeller, onlara psikolojik olarak zarar verir ve toplumda güvensizlik ve kutuplaşma yaratır.
Irkçılığın temelinde yatan en büyük yanılgı, insanları farklı kategorilere ayırarak, birini diğerinden daha değerli görmesidir. Oysa insanlık, farklılıklarıyla zenginleşen bir bütündür. Her birey, ten rengi, inancı veya kökeni ne olursa olsun, eşit hak ve saygıya layıktır. Bu gerçeği reddetmek, sadece başkalarına değil, tüm insanlığa zarar verir. Çünkü birimiz özgür değilse, hiçbirimiz tam anlamıyla özgür olamayız.
Irkçılık, bir toplumun ilerlemesini ve refahını baltalayan, dayanışma duygusunu yok eden ve barışı tehdit eden bir hastalıktır. Bu hastalığın tek tedavisi ise farkındalık, eğitim ve empatiyle mücadele etmektir. Kendi önyargılarımızla yüzleşmek, farklı kültürleri anlamaya çalışmak ve her türlü ayrımcılığa karşı durmak, ırkçılığın karanlık gölgesini yenebilmemiz için atılması gereken en önemli adımlardır.
Bugün ırkçılık terör devleti İsrail tarafından Filistin halkına dönük olarak sistematik şekilde uygulanıyor. Dünün Irkçılık kurbanı olanlar bugün daha beter şekilde insanları öldürüyor, yok ediyor.