Hüznümüzü kutsadık

 

 

Sizlere, geçen Cumartesi günü yayımlanan yazımda, bir hüzünden bir de coşkudan söz etmiştim. Evet, o hüzün ve coşku duygusunu arka arkaya yaşadığım hafta sonunu geride bıraktım.

Önce, yüzlerce kişiyle birleştirdiğimiz hüzünden belleğime düşenleri paylaşacağım sizinle.

Hüzündü bizim için, çünkü değerli bir büyük, dost insan, gazeteci-şair-yazar Ruşen Hakkı Özpençe’nin aramızdan ayrılının 3. yılında düzenlenen anma törenine katıldım. Geçen yıllardaki anma törenlerinde olduğu gibi yine çok duygu yüklü hale geldik. Dahası, Afşar Timuçin ‘’Ruşen Hakkı şiirlerinde felsefi boyut ve estetik’’, Ruhan Odabaş ‘’Ruşen Hakkı’nın günlüklerinin önemi’’, Eray Canberk ‘’Ruşen Hakkı’ndan İstanbul’a şiir köprüsü’’, Cevat Çapan’ın ‘’Ruşen Hakkı ile tanışma’’, Hasan Hüseyin Yalvaç ‘’Ruşen Hakkı şiirinde emek ve emekçiler’’, Osman Bozkurt ‘’Ruşen Hakkı’nın hakkı’’, Murat Kurt ‘’Kocaeli kent kültürü ve Ruşen Hakkı etkisi’’, Necati Mert ‘’Öykücü yönüyle Ruşen Hakkı’’, Nejat Gacar ‘’Film şeridi gibi’’ başlıklı sunumlarıyla, salondaki katılımcılar bir duygu denizinin içine çekilmişti bile.

Bu sunumların arasına Aydili Grubu’nun üyeleri, Ruşen Hakkı şiirinden sunumlarla katıldı.Gruptan Oya Aksu ‘’Aylı gecede’’, Gül Anasal ‘’Ay doğuyor yüzüme’’, Ahmet Yaşar Tezulaş ‘’Kendine sürgün’’, Özlem Çakır ‘’Havalandırmaya inen türkü’’, Kamil Nurettin Gürses ‘’Bir sesin ardı sıra’’, Selma Gün ‘’Torunum soruyor’’ ve Mahir Dönmez de ‘’Bakıldığında kentlere’’, Mine Altıner ‘’Çakıl taşları’’ ve Suat Özdemir de ‘’Kızamık döküntüleri’’ adındaki şiirlerini okudu.

Bu sunumlarda, en çok dikkatimi çekenler sevgili dostum Hayrettin Geçkin’in ve değerli hocamız İhsan Topçu’nun ki oldu.

Hayrettin Geçkin, ‘’Ruşen Hakkı şiirinde aşk ve sevgi’’ derken, ’’Ruşen Hakkı şiirinde felsefe, aşk, sevgi ve özlem gibi pek çok öge ve kavramlar/temalar birlikte bir katman oluşturmakta, birbirinin içinde erimekte, birbirini beslemekte, birbiriyle eksilip tamamlanmakta, birbirinden hız alarak bir bütünselliğe kavuşup akışını sürdürmektedir’’ ifadesini kullandı.

Ne kadar duru bir anlatım değil mi ?

İhsan Topçu da, ‘’Üretimde sevda üzerine’’ adlı şiir kitabından okumalar yaptığı konuşmasında, ‘’Üretimde sevda da doğa şiirleşirken, şairin iç dünyasının zenginliğini yaşıyorsunuz. Dengeyi göz ardı etmeden dış dünya ile iç dünyayı bu denli güzel bütünleştirebilmek Ruşen Hakkı’nın en önemli ve olumlu özelliklerinden biridir’’ diyordu.

Bütün bu tanımlamalar, 2006 yılında Yunus Nadi Şiir Ödülü’ne değer görülen sevgili Ruşen Hakkı Özpençe için söylenecek olanların belki de yüzde biridir. Ama, her şeye rağmen, güzel anlatımlardı.

Ayrıca, Kübra Akan, Nilüfer Özdemir’e ait ‘’Şair hala bu kentte’’, İbrahim Ethem Bünül kendisine ait ‘’Park ettim gönlümü oraya’’ şiirlerini seslendirdi.

Ruşen Hakkı’nın kendi sesinden şiirlerinin de dinlendiği etkinlikte, bir kitap fuarında kendini anlattığı video kaydı sunumu da izlendi.

Tüm bunların yaşandığı KYÖD salonundaki duygunun tavan yaptığı dakikalar, kızı ve  torununun duygularını yansıttığı konuşmalar ve ona adadıkları dizelerin duyulduğu anlar oldu.

Ruşen Hakkı, herkeste bir anısıyla saklıydı. Ama, ön sırada sessizce ve zaman zaman hafif gözyaşı dökerek tüm sunumları vakur bir biçimde izleyen eşi Türkan hanımdaki saklı yanları, eminim ki daha başkaydı.

Aydili Sanat Derneği ve KYÖD’e bin teşekkür. O’nu özlüyoruz, özleyeceğiz…