HASTANEDE

Tuncer Altunbulak

Bir sorunum nedeneniyle hastaneye gitmiştim. Koca hastane insan doluydu herkes hasta çok üzücü bir şey. Büyük çoğunluğu kadınlarla doluydu bu çok daha üzücü...
 Sosyal bilimciler boşuna toplumun çoğunluğu hasta demiyorlar, bu durumun çok önemli nedenleri var tabi birincisi hayat pahalılığı, işsizlik. Bu sorunlar insanları doğal olarak hasta ediyor, hastalıklar coşkumuzu heyacanımızı bilincimizi hasta ediyor. Gerçekten hastalıklı bir toplum haline gelmiş haldeyiz, ne yazık ki doktorlardan ve hastalıklardan kaçtıkça onlara daha çok yaklaşıyoruz. Sanırım savaşlar gibi hastalıklar da hayatımızdan çıkmayacak. Bu iş insanoğlu yeryüzüne çıktıktan sonra böyledir. Şu sıralar dünyanın en önemli sorunu  hastalıklarla savaşmaktır. Sağlıklı doğuyoruz çoğumuz hastalıklı ölüyoruz. Uzun yıllar hastanelerde yatmış biri olarak gözlemim şudur; hastalıklar insanları değiştiriyor, içimizdeki bencillikleri, egoları, ırkçı hastalıkları, kibirlikleri ve önyargıları söküp alıyorlar. Çünkü hastalıklar insanın duygu ve duyarlılıklarını artırıyor. Bilinçlerimizin altındaki barışçıl  duyguları bilinçlerimizin üstüne çıkarıyorlar.
İlk işim doktor muayenesi kuyruğuna girmek oldu. Benden önce epey insan vardı, insanlar birbirlerine hastalıklarını ve ülkemizdeki sorunları anlatıyorlardı. Kiminin derdi tansiyon  kiminin nefes darlığı kiminin şeker... Kocaman hastane ve Türkiye'nin heryerinden insan var. Tam bir curcuna... En kötü şey de kimsenin gülmemesiydi, daha kötüsü de ağlayanların olmasıydı en çokta buna üzüldüm. 
Nasıl oldu bilmiyorum bir kavga çıktı, iki kadın saç saça baş başa dövüşmeye başladılar. Bir süre ayırt edemedik, çok kütü ama gerçek kadınların kavgaları birbirleriyledir. Erkeklerin dikkatlerini çekmek yerine kendi cinslerinin dikkatlarini çekmek isterler. Bu konuda kızlarıyla bile rakabet ederler. Çok ilginçtirler erkekleri temiz hava olarak içlerine alır kırli bir hava gibi dışarı atarlar. Bu mubarekler insanı hem yaşatırlar hem de boğarlar. Kadınların bu kavgası bana İsrail Kavmi'in efsane kadın kahramanı güzeller güeli ve dulların şahı savaşçı bir kadın olan Yuti Ti hatırlattı. Tevrat'ta anlatılır bu konu. Meydanda topladığı halkına elindeki çantadan kanlı bir erkek başı çıkarır, bu baş Asur ordusunun başkomutanı Holaran'ın  kafasıdır der. Neden kestiğini şu iki şifreli sözle açıklar; yüzüm ve gülüşüm onu baştan çıkardı, gerçek şu ki kadın ve erkek fark etmez insan yüzünden ve gülüşünden ibarettir. Suçluları ele veren yüzleridir. Güzel gülmek devrimci bir eylemdir. Hitler hiç gülmezmiş güzel gülenlerden de nefret edermiş. Dostoyevski güzel insanları anlamak istiyorsanız gülmelerine bakın güzel güzel gülenler güzel insanlardır der. Ukalalar ve reziller her yerde olduğu gibi hastanelerde de varlar.
Birsürü yaşlı kadın ve çocuk sıra beklerken bu reziller beklememek için aralardan sıraya giriyordular. Arkamdaki adam yanındakine böbreklerinin ağrısından on gündür uyuyamadığını söylüyordu. Bir başkası doğalgaza suya yağa peynire ve elektiriğe yapılan zamları anlatıyor. 
Sıradan insanların hayat öykülerini dinlemeyi çok severim. Piskolojik sorunlarımla baş etmeyi böyle insanlardan öğrendim. Başkalarının hayat öyküleri bize çok önemli şeyler kazandırır.  Çoğu öyküler bizi iyileştirir hastanedekilerin çoğu kırsaldan gelen insanlar, çoğu bakımsız ne köylü kalabildiler ne e burada kentli olabildiler ama bütün bu olumsuzluklara rağmen Türk halkı büyük bir halktır, bu halk kurtuluş savaşında nasıl o emperyalistleri yendiyse içinde bulunduğu yoksullukları hastalıkları ve tüm bu kötülükleri de yenecektir. Kim ne derse desin  
Türk halkı dünyanın en barışçıl halkıdır, en az kırk yıldır emperyalistler bu ülkenin halkını  birbirine düşürmek istiyor ama başaramıyorlar...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.