Ha gayret, olacak !..

Bölgemizde yaşandığı için, Kent Gıda (Mondelez Şeker) Fabrikası'nda Tek Gıda-İş Sendikası’nın başlattığı greve öncelik vereceğim.

Sendika ile işveren arasında 6 aydır sürdürülen 21. dönem toplusözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamayınca, 800 işçi greve başladı. Grevin fitilini,

sendikanın yüzde 25 zam talebine karşılık yüzde 14 zam yapmayı öneren işveren ateşledi.

‘’Sen yanmasan, ben yanmasam, nasıl çıkar karanlıklar aydınlıklara’’ diyen bir geleneğin devamı olan işçi sınıfı da, bu ateşi "Yaşasın onurlu mücadelemiz", "iş ekmek yoksa barış da yok", "Direne direne kazanacağız" sloganlarıyla göğüsleyip, üstüne bir de halay çekerek grevi başlattı.

‘’Ha gayret, olacak’’ dedirten grev, gittikçe yayılıyor ve işçiler güç kazanıyor. Fabrika önünde başlayan grev ve direniş farklı zaman dilimlerinde İstanbul-Gebze yolunun yanına taşınıyor, yüzlerce işçi yol kenarında sloganlar atıyor, yoldan geçen araçlar da korna çalarak onlara destek veriyor. 

Grevin kısa sürmeyeceğini, Tek Gıda-İş Sendikası’nın İstanbul Şube Başkanı Yunus Durdu’nun sözlerinden de anlıyoruz. Diyor ki;

 “Biz hakkımızı alana kadar burada olacağımızı söylemiştik, Hakkımızı alamazsak eylemliliğimizi büyüteceğiz. İşçinin ve sendikasının ciddiyetini anlayacaklar………” Durdu, işçilerin ‘’yolu trafiğe kapatıp yürüyelim’’ talebine karşılık da,

“Her şeyin sırası var, gün gelecek yürüyeceğiz, gün gelecek yolları da kapatacağız. İşveren hakkımızı vermediği sürece eylemlerimiz ve direnişimizi büyütmek için elimizden geleni yapacağız” sözleriyle uzun bir süreci tarif ediyordu.

Grev ve direnişlerinde yalnız bırakılmayan Kent Gıda işçilerinin bu tavrı, umudu diri tutmamız gerektiğine işaret ediyor.

Bu yüzden de, ‘’ha gayret, olacak’’ sesleri yükseliyor…

Bu arada, olduran işçiler de var.

Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde faaliyet gösteren Şahinler Tekstil işçilerinin 3 aydır maaşlarını alamadıkları için üretimi durdurdukları yönündeki haber, ‘’işte oluyor’’ dedirten cinsten.

İşçiler, uzun bir süredir ilk defa üretimden gelen güçlerini kullanıp, hak arayışını bir basamak yukarıya taşımaya başlamış.

Az değil, 300 işçi ve 3 aydan beri maaş alamıyormuş. Daha ne olsun ki ?

Üretimi durduran o işçiler diyor ki;

“Üç aydır maaş almıyoruz. Ramazan ayında mağdur edildik. Her şeye para bulabilen patron, işçinin maaşına sıra geldiği zaman para vermiyor. Patron kokteyl veriyor ama işçiye para yok. Yeni gelen ve 2012 model otomobili beğenmeyen müdüre 2014 son model otomobil alınıyor. Bunlara para var, fakat işçiye yok. Bizler de üretimden gelen gücümüzü kullandık ve üretimi durdurduk.”

Tekstil işçileri, maaşlar ödenene kadar kesinlikle makineleri çalıştırmayacaklarını söylüyor.

Saygı duyuyorum,

Kararlılıkları önünde şapka çıkartıyorum.

Sınıf bilincinin ne olduğuna ilişkin seçkin bir örnek,

Benzer işyerlerinin işverenleri artık daha fazla düşünmelidir. Çünkü, işçiler kararlı, ‘’ekmek yoksa barış da yok’’ diyorlar.

Başka şeyler de söyleyecekler, ama o inanılmaz sabırlarıyla yolu tıkamayacak biçimdeki duruşlarını bozmak istemiyorlar. Ve bunun için çok çaba harcıyorlar.

Demedi demeyin…