GUŞLU AYNA

Ayna hem guşlu hem de yeşil.Ayna guşlu olabilirdi ama, yeşil olması gerekmezdi.Biz de yazarken zorlanmazdık...Guşlu ayna der geçerdik. Ayna yeşil olmasaydı: ''Yeşil ayna takındın mı beline Gelin kurban olam tatlı diline.'' Bu saatte bu türküyü söylemek zorunda kalmazdık.Komşularımızı da rahatsız etmiş olmazdık... Çare yok.Ayna guşlu hem de yeşil... Ayna hem kazlı hemde kırmızı olsaydı; acaba yine yeşil ayna türküsünü söyler miydik.Ben söylerdim ama seni bilmem. ''Guşum guşum Vallahi ben guşum.'' diye tekerleme söyleyebilirdik.Bizi duyan biraz gülümser giderdi... ''Kazım kazım Vallahi Kazım.'' diye tekerleme söyleyemeyiz.Bizi duyan bizimle alay ederdi.Biz en iyisi guş olarak kalalım... Harika bir yazı! Aynı tornadan çıkmış yazılar senin hoşuna gider.Olsun be adamım olsun. Bu hafta da böyle guşlu yazılarla idare edelim.Çok da kötü değil.Çocukluk sevgilim Zehra'ya guşlu ayna vermiştim.Beni öpmüştü...Zehra daha sonraları kendisine etrafı sırlı ayna verene gitti. Biraz ağlamıştım. Geçti...Bugün hala düşünürüm... Zehra bana ihanet mi etti?Parası olan, bu ülkeyi sömüren hala sırlı aynalara sahip...Zehralar hala sırlı aynalara gidiyor. Ortada ihanet falan yok.Yoksula guşlu ayna neyine yetmezmiş...Yoksul guşlu aynaya baksın dursun...Türküler yaksın dursun.Sırlı ayna sahipleri de aynadaki sırları bildikleri halde çarkı döndürüp dursunlar... Guşlu ayna hem de yeşil...saygılar...